Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Kovid-19 ve Ukrayna savaşları arasında Johnson’un düşüşü

Onlarca kişi Boris Johnson hala sapasağlam ayaktayken mirasına üşüştü. Hala hayatta olsa da Johnson’un siyasi kariyeri bitme noktasına geldi. İstifa eden İngiltere Başbakanı Johnson'ın sonu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ve Ukrayna savaşları arasında geliyor.
Kovid-19 döneminde karantina önlemlerinin ihlal edildiği ‘partygate’ skandalı bardağı taşıran son damla oldu. Johnson gerek içeride gerekse dışarıda başarısız politikalar yürüttü. Ukrayna savaşını silah, teçhizat ve Rusya’nın Ukrayna muharebe güçleri olarak nitelendirdiği ‘eğitmen’ güçler tedarik ederek desteklemesi de cabası. Hatta Johnson, kendisini Ukrayna’yı Rusya’ya karşı destekleme konusunda Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bir kahramanı olarak lanse etti. Tabi ki bunu vergi ödeyenlerin ve İngiltere hazinesinin aleyhine olacak şekilde yaptı.
Johnson'ın kendi partisi içinde tahtını sallayan fırtınalardan biri cinsel taciz skandallarıyla ilgili bir dizi dava olabilir. Johnson'ın muhalifleri, bu skandallarla ilgili ayrıntılar yayınlandıktan sonra bunları kullandı. Bunun öncesinde de Downing Caddesi'ndeki konutunda ve ofisinde Kovid-19 yüzünden dayatılan katı tedbirlerin ihlal edildiği partiler düzenlediğine ilişkin resmi bir rapor yayınlandı. Johnson tüm sorumluluklarını yerine getireceğini söylemesine rağmen bu konuda adım atmadı. Halbuki kendisi başbakan olarak bu tedbirleri uygulaması gereken ilk kişiydi.
Kovid-19 salgını sırasında kapanma ve sosyal mesafeyi koruma kurallarını çiğneyen ‘partygate’ yani ‘Downing Caddesi’ partileri, Boris Johnson'u deviren tek sebep değildi. Bilakis ekonomik resesyon durumu, fiyatların yükselmesi ve hayatın pahalılaşması sadece partisinin içinde ve dışında onun için pusuya yatanların değil aynı zamanda toplumun da ellerini boğazına sarmasına iten sebeplerdendi.
Ayrıca Johnson hükümetinin üyeleri arasındaki istifa fırtınası da sonunu hızlandırdı. Güvenoyu sınavını geçtikten sonra dayanmaya çalışsa da bu istifalar ve üstüne skandal haberlerin çıkması karşısında, her zamanki gibi geç de olsa Johnson’un dilediği özürler fayda etmedi.
Maliye Bakanı Rishi Sunak'ın istifa etmesi ve Boris Johnson'ın benimsediği mali politikalarıyla aleni ve kapalı anlaşmazlıklar yaşamasının ardından, Boris Johnson hükümetinin Sağlık Bakanı Sacid Cavid şöyle söyledi:
"Birçok milletvekili ve vatandaş, Johnson'ın ulusal çıkarlar doğrultusunda ülkeyi yönetebileceğine olan inancını kaybetti."
Milletvekillerinin, bakanların ve hatta Muhafazakar Parti’nin başkan yardımcısının güvenini kaybetmesi… Tüm bunlar Johnson'un Muhafazakar Parti liderliğinden istifasını sunması için baskıları artıran faktörlerdir. Belki de istifa etmesi bu utanç verici gidişi ve İngiltere hükümetinin tarihindeki en büyük başarısızlık olması sonucunda lekelenen imajını biraz olsun kurtarabilir.
Medya bile Johnson'a karşı bir saldırı başlattı. İşte Guardian gazetesinin manşeti:
"Brexit de dahil olmak üzere Johnson'ın yalanlarıyla lekelenen her şey geri alınmalı."
Johnson’un üzerindeki baskı, yakın bir zamanda güven oylamasından geçse de istifa mektubunu hızlandırmak için yeterli oldu.
Johnson, koltuğunda oturmaya devam ederek istifasını erteleyebilirdi. Ancak görünen o ki, baskılar sadece parti dışından değil, içeriden de daha güçlü bir şekilde geliyordu. Nitekim onlarca Muhafazakar Parti üyesi, Boris Johnson'un parti liderliği mirasını devralmak için hummalı bir yarışa girdi.
Peki, Johnson, yakında 10 Downing Caddesi’nden ayrılacak mı yoksa İngiliz tarihinde bir emsal olarak istifasını iki bölüme ayıran yeni bir hamle mi yapacak? Ya da baskılar, onu iktidar partisi liderliğinden uzaklaştırdığı gibi, başbakanlıktan uzaklaştırılmasını hızlandırmaya da katkıda bulunacak mı?!