Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Her an değişen dünya!

Suriye ile ilgili Arap varlığı her daim mevcuttu ve halen de varlığını sürdürüyor. Şam, Arap ulusu için önemlidir. Şam, daima var olan ve var olmaya da devam edecek olan “Ebedi mesaj sahibi, birleşik Arap ümmeti” sloganını başlatan şehirdir. Ebedi mesaj, bu büyük ulusun mesajıdır. Bu, daha erken dönemde ve henüz Suriye'yi ve Bağdat'ı kontrolü altına almasından önce “Arap Sosyalist Baas Partisi’nin” sloganıydı. Bu slogan daha sonra ‘gürüldeyen Körfez’den devrimci okyanusa’ dek bir dizi Arap ülkesine yayıldı.
Bu güzel sloganın bu şekilde ‘sönmesi’, hatta tamamen ortadan kalkması beklenmiyordu. Ebedi mesaj sahibi birleşik Arap ümmetinin yerini bazılarının kendi içine kapandığını söylediği tüm bu oluşumlar aldı. Elbette tarihin hareketi genişten dar olana doğru seyretti. Araplığı savunan milliyetçi devletlerin çoğu kendi içlerinde küçüldüler ve kendilerine has şartlarda boğuldular. Bu, ‘bilinen ardışık küresel dönüşümlere öncülük eden büyük ülkelerin çoğunda ve uluslararası ile ulusal olanın önünde bölgesel olanın yer bulamadığı bir zeminde’ gerçekleşti. Aksi takdirde Mao Zedung'un Çin'inin uzun yıllar boyunca tüm “sol” dünyaya liderlik etmesi ne anlama gelir?
Büyük ülkelerin çıkarlarının küçük ülkeler pahasına genişlediğine şüphe yok. Bu iyi bilinen bir konudur. Halklar ve oluşumlar da aynı şekilde kendi çıkarlarına yönelir ve kendi içinde büzülüp küçülmemeye çalışırlar. Büzülme cücelik, cücelik ise yokluk anlamına gelir. Diğer taraftan ne genel ne de özel olarak küresel çıkarlara ve bölgesel emellere sahip olduğu düşünülen ülkelerin artık var olmadığı bilinmektedir. İngiltere gerçekten büyüktü; doğudan batıya ve kuzeyden güneye her şeyi kontrol ediyordu. Fakat kısa bir süre sonra siyasi olarak -dilerseniz aynı şekilde ekonomik olarak da diyebilirsiniz- büzüldü ve küçüldü. Devletler de milletler gibidir. Belli bir tarihsel aşamada kanatlarını uzunlamasına ve genişlemesine açar, fakat çok geçmeden küçülme hastalığına yakalanır. Bir zamanlar kanatlarını tüm dünyaya geren Hindistan nerede? Denizler ve göller, uzak mesafeler ve kıtalar üzerinden tüm dünyaya hakim olan Araplık nerede?
Fransa, tarihin belirli bir noktasında, dünyanın dört bir yanındaki büyük oluşumların üzerine el koymadı mı? Fakat kısa süre sonra mevcut gerçekliğin mantosunu giydi ve küresel rekabet onu arka saflara itti. Arap ulusu artık tek bir varlık değil, rekabet halinde olan varlıklardır. Bunların her biri diğer ülkelerin pahasına kendi genişleme çabasına gömülmüş durumdadır. Devletlerin genişlemesinin ve daralmasının en büyük kanıtına gelince; İngiltere artık eskisi gibi büyük görünmemektedir. Dünyanın büyük bir kısmına kanatlarını geren Fransa, o eski Fransa değildir. İspanya da elbisesinden sıyrıldı ve bazılarının dediği gibi, kardeşi Fransa’yı kaldırımlarda açık ve örtüsüz bir şekilde uyumaya bıraktı. Şüphesiz bir Afrika ülkesinin dünyaya liderlik edeceği gün gelebilir. Çünkü tarihin hareketi büyük kabul edilen bir dönüm noktasında durmuyor. Bu da yerkürenin tüm halkları için geçerlidir. İranlılar gibi Perslerin de rolleri vardı. Arapların uzun yıllar boyunca tarihi istedikleri yöne sürdükleri biliniyor. Ancak hızla gerilediler ve şu an tarihsel süreçte devam etmesini ve büyümesini dilediğimiz önemli bir yer işgal ettiler.
Bir ülkenin beşikten mezara merkezi konumu işgal etmesi mümkün değildir. Milletler müreffeh tarihsel anlardan geçiyor ancak tarihin hareketi çok geçmeden onları merkezden uzaklaştırıyor. Bunu söylüyoruz çünkü ebedi mesaj sahibi birleşik Arap ümmeti şarkısını mırıldanmaya devam edemiyoruz. Yükselen Arap kuşakları artık dünyaya bu açıdan bakmıyorlar. Oysa yaratıcı Arap varlığı “Endülüs” aşamasıyla sınırlı değildir. Nitekim dünya, tüm halklar ve tüm uluslar için hayati bir alan haline gelmiştir!
Ancak burada kesin olan bir şey var ki o da öncü ve muktedir bir Arap devletinin gerekliliğidir. Mısır bu rolü üstlendi ve üstlenmeye devam edebilir. Aynı zamanda etkin Arap merkezinin bir dizi faktörden dolayı Arap Yarımadası'na taşındığı ve Suudi Arabistan'ın diğer ülkelerin takdir ve saygısıyla birlikte bu tarihi sürece önderlik ettiği açıktır. Suudi Arabistan etkin ve muktedir büyük kardeştir. Tarihin hareketinin bir noktada durmadığı, büyük ülkelerin tökezlediği ve buna karşılık küçük ülkelerin birçok nedenden dolayı devleştiği bilinmektedir. Arap Körfezi ülkeleri bu sinyali vermektedir. Nitekim BAE’nin bayrağı yükseklerde dalgalanırken, Arap dünyasının ön safına geçen Suudi Arabistan Krallığı birçok yönden artık tüm dünyada önemli rol oynayan büyük ülkeler düzeyine ulaştı.