Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Sözcükleri özgürleştirmek

 “İktidar sözcükleri esir alır, onları köleler gibi kullanır, bu yüzden onları esaretlerinden kurtarmak, iktidarın köleliğinden kurtarmak gerekir” (Mustafa Hayati)
İlk özgürleştirilmesi ve esas anlamına irca edilmesi gereken kavram/sözcük “Allah” sözcüğüdür. Çünkü insanların inandığı ve başkalarına inansınlar diye anlattığı dinin temel kavramı “Allah”tır.
Allah lafzının herhangi bir kökten türemiş olmayıp sözlük manası taşımadığı ve gerçek mâbudun özel adını teşkil ettiği yahut sözlükte bir anlamı olsa bile gerçek mâbuda ad olunca bu anlamı kaybettiği genellikle benimsenmektedir. Allah kelimesi İslâmî naslarda özel bir kavram haline gelmiş, gerçek mâbudun ve tek yaratıcının özel ismi olmuştur.[1] Kelime O’ndan başka herhangi bir varlığa ad olarak verilmemiştir. Meryem Suresi 65. Ayette bu duruma dikkat çekilir: “Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabb’i O’dur; öyleyse yalnızca O’na kulluk et ve O’na kullukta devamlı ve kararlı ol! Hiç O’nun adıyla anılan ve O’nun gibi sınırsız ilim, kudret ve merhamet sahibi  başka bir varlık tanıyor musun?
Allah’ın ne olduğu konusunda dilde herhangi bir sözcük mevcut değildir, çünkü O insan algısının sınırları içinde yer almaz ve O bir nesne değildir. Bu yüzden de tanımlanamaz. İnsanlar onu ihata edemezler. Allah kendi zatının ihata edilip edilemeyeceği ile ilgili şöyle buyurur: “O Allah ki, hiçbir akıl O’nu tüm hakîkatiyle kavrayamaz, hiçbir tasavvur O’nu kuşatamaz, hiç bir göz O’nu idrâk edemez fakat O, bütün idrâkleri/akılları/gözleri çepeçevre kuşatır. Zira O latiftir, her şeyden haberdardır.”[2] Kur’ân-ı Kerîm aynı zamanda O’nun âlemin yaratıcısı ve devam ettiricisi olduğunu ifade ederken ilk-son (evvel-âhir) apaçık-gizli (zâhir-bâtın) olduğunu da söylemiştir.[3]
Allah’ı hayatın yegâne otoritesi haline getirmek olan “La İlahe İllallah” tarihin kaydettiği en devrimci cümledir. Allah dışında hiç bir otoriteyi tanımayan, ister birey ister hizip isterse devlet olsun azgınlaşan ve zulme yönelen herkese ve her şeye başkaldırmayı gerektiren bir çağrı. “La İlahe İllallah”ı hayat düsturu olarak kabul etmek; insanın kendi eliyle icat ettiği, kutsallık atfettiği ve karşısında esir düştüğü bütün kavramlar, kurumlar ve değerler karşısında kayıtsız kalıp, onlara redde dayalı bir başkaldırı gerçekleştirmektir. Belki bu sebepledir ki bütün peygamberlerin kavimlerine ilettikleri davetin ilk ilkesi hep şu olmuştur: “Senden önce gönderdiğimiz her elçiye mutlaka şunu bildirmişizdir: “Benden başka ilah yoktur, kulluğu bana yapın.”[4]
Allah sözcüğü/kavramı, Allah’ın bu kavrama yüklediği asli nitelikler ve tanımlamalara kavuşturulmadığı sürece Mihail Aleksandroviç Bakunin’in (ö. 1876) “Tanrı varsa da yok edilmelidir.” demesine yol açacak denli iğrenç, kötücül bir kimliğe sahip olunmasına neden olur. Doğru anlaşılmayan ve anlatılmayan Allah/Tanrı, evrensel kardeşliğin, adaletin ve özgürlüğün değil ezenlerin, sömürgenlerin, zalimlerin Tanrısına dönüşür/dönüştürülür. Böyle bir durumda da Friedrich Nietzche’nin (ö.1900) o meşhur çağrısı karşılık bulur ve bu çağrıya uyarak birçok kimse “Tanrıyı öldürme” zamanının geldiğine hükmeder. Ama Allah kavramı/sözcüğü asli nitelikleriyle diriltilir hayata hâkim kılınırsa o zaman anlaşılacaktır ki Tanrı öldürülmesi gereken değil kendisi ile hayat bulunulandır. Zira Allah başkalarının O’nu tanıttığı gibi değil O, kendisini nasıl tanıtmışsa öyledir. Allah’ın Kendisini nasıl tanıttığından birkaç örnek verecek olursak:
 Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. O Hayy’dır (diridir) Kayyûm’dur. (Varlığı kendisindendir) O’nu ne uyku tutar ne uyuklama. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O’nundur…"[5] Allah her şeyi yaratandır.[6] Allah, çocuk sahibi olmaktan yücedir[7] ve O doğurmamış ve doğurulmamıştır.[8]
Allah göklerin, yerin ve onların arasında bulunan her şeyin Rabbidir[9] ve rızık ile ilgili her türlü tasarruf onun elindedir.[10]  
Allah, rahman, rahim olan,[11] Kur’an’ı indiren, insanı yaratan ve ona beyanı öğretendir.[12] Allah dirilten ve öldürendir.[13] Allah her şeye şahid olan,[14] işiten ve bilendir.[15]Allah, her şeye güç yetiren,[16] göklerin ve yerin mülküne sahip olandır.[17]
Allah, kıyamet günü insanların anlaşmazlığa düştüğü şeyde aralarında hüküm verecek,[18] hüküm verenlerin en hayırlısı,[19] asla ahdinden[20] ve vaadinden cayıp-dönmeyendir.[21]
Dua edilmeye layık olan tek varlık Allah’tır. Çünkü dualara karşılık verebilecek O’dur. Ona dua edip yakarırken başkaları bu işe ortak edilemezler. Zira ilahi ferman budur: “Allah'a dua ederken devreye başka bir tanrı sokma. Çünkü ondan başka tanrı yoktur. Bir gün her şey yok olacak, sadece o kalacak. Yönetim onun elindedir. Eninde sonunda ona döneceksiniz.”[22]
Bu şekilde tanınıp iman edilmesi ve itaat edilmesi gereken Allah ile ilgili oluşturulan yanlış algı ve tasavvurlara bir sonraki yazımızda değineceğiz inşall

[1] Bekir Topaloğlu, https://islamansiklopedisi.org.tr/allah
[2] el-En’âm 6/103
[3] el-Hadîd 57/3
[4] el-Enbiyâ 21/25
[5] el-Bakara 2/255
[6] el-Mü’min 40/62
[7] en-Nisâ 4/171
[8] el-İhlâs 112/3
[9] el-En’âm 6/164
[10] el-Bakara 2/212, 245, 261; Âl-i İmrân 3/37
[11] el-Fâtiha 1/3.
[12] Rahman 55/1-4; el-Alak 96/2-4.
[13] Yûnus 10/56;
[14] en-Nisâ 4/33,79
[15] el-Bakara 2/137,181, 224.
[16] el-Bakara 2/20,106, 148
[17] el-Bakara 2/107
[18] el-Bakara 2/113
[19] el-A’râf /87
[20] el-Bakara 2/80
[21] Âl-i İmrân 3/9
[22] el-Kasas 28/88