Robert Ford
ABD'nin Eski Şam Büyükelçisi
TT

Amerikan başarısızlığı ve Irak krizi

Bağdat'taki mevcut siyasi kriz, 2003-2011 döneminde Amerikan şemsiyesi altında kurulan Irak siyasi sisteminin sonunun başlangıcı gibi görünüyor.
2004- 2009 yılları arasında çoğu zaman ABD Büyükelçiliği'nde Siyasi İşler Departmanı müdürlüğü yaptım ve kişisel bir pişmanlık, başarısızlık hissettiğimi itiraf etmeliyim. Irak anayasasını Amerikalıların yazmadığı, Iraklıların kendilerinin hazırladığı doğru. Ancak Amerikalılar, Iraklıların anayasayı Paul Bremer liderliğindeki işgal otoritesi tarafından belirlenen bir Amerikan takvimine göre tamamlamaları konusunda ısrarcıydılar.
Büyükelçiliğimiz 2005 yılında bu takvimin gerçekçi olmadığını biliyordu, ancak Washington takvimi değiştirme tavsiyemizi reddetti. Amerikalılar, Iraklı siyasi partilere bakanlıklar üzerindeki denetimlerini para ve memuriyetler için kullanmalarına olanak tanıyan "kota" sisteminin formülasyonuna izin vermedi. Bu sistemi Iraklı siyasi partiler kurdular. Ancak Amerikalılar, bu siyasi partilere kota sisteminin kurulmasını teşvik eden koalisyon hükümetleri kurmaları için baskı yaptılar. Amerikalılar ayrıca 2006’da ve ardından 2010’da Nuri el-Maliki'nin başbakanlık görevini üstlenmesi için de baskı yaptılar.
En önemlisi, Amerikalılar yeni Irak cumhuriyetinin ilk yıllarında iki büyük stratejik hata yaptılar. Birincisi, milis sorunu konusunda ben dahil Amerikalılar iyi niyetliydi. Eylül 2003'te Necef'te Paul Bremer'i temsil ettiğim sırada, Bedir Tugayı silah zoruyla beni tutuklamış ve 4 saat sonra serbest bırakmıştı. ABD Büyükelçiliği'nde çalışmaya başladığım 2004 yılından itibaren, milislerin Irak'ta güvenlik ve istikrara yönelik bir tehdit olduklarını biliyordum. Bununla birlikte, Amerikalılar çabalarını çeşitli Irak milislerini tamamen ortadan kaldırmak yerine el-Kaide'yi Irak'tan tamamen söküp atmaya odakladılar. Dolayısıyla Mukteda es-Sadr liderliğindeki Mehdi Ordusu gibi milislerle savaşırken, Anbar, Selahaddin, Hille, Sadr Şehri veya Basra'dan milisleri de siyasi sürece katılmaya davet ettik. Onları siyasi partilere katılmaya veya parti kurmaya ve seçimlerde yarışmaya teşvik ettik.
Milis liderlerinin silahlarını bırakacakları ve sadece parlamento, kabine ile birlikte çalışarak toplulukları için projeler sağlayacakları şeklinde safça bir düşünceye sahiptik. Ancak milisler silahlarını muhafaza ettiler ve Irak hükümeti onları silahsızlandırmak için anlamlı bir çaba göstermedi. Amerikalılar bu durumu kabullendiler, çünkü daha büyük ölçekte veya daha uzun bir zaman alacak bir savaşla yüzleşmek istemiyorduk. Amerikan güçlerinin 2014'te Irak'a dönmesinden sonra Amerikalılar sadece DEAŞ’ı yok etmeye çalıştılar. DEAŞ’ın yok edilmesi konusunda İran yanlısı milislerle taktik ittifaklara girmeyi kabul ettik.
İran'ın o yıllarda kirli bir oyun oynadığına şüphe yok. Ancak şu anda Irak'taki istikrarı baltalamaya ve siyasi süreci çökertmeye çalışan milislerin çoğalmasında Amerikalıların da bir miktar sorumluluğu bulunuyor.
İkinci stratejik hata, milislere ve onların müttefiki siyasi partilere daha fazla kaynak sağladığı için birincisiyle bağlantılı. Yeni Irak cumhuriyetinde yüzeysel bir yolsuzluk anlayışımız vardı. Amerikalılar, Dürüstlük Komisyonu gibi yolsuzlukla mücadele için kurulan kurumları güçlendirmeye ve çeşitli bakanlıklarda genel müfettişler bulundurmaya bile çalıştılar.
Hatta ABD işgal makamları, Baas hükümeti dönemine ait "Irak Yüksek Mali Denetim Otoritesi"nin çalışmaya devam etmesine izin verdi. Amerikalıların bu kurumlar için küçük bir teknik yardım programı vardı, ancak kendisi asla bir öncelik değildi. Örneğin başında olduğum Siyasi İşler Departmanı’nda, birbirleri ile çekişen Iraklı taraflar arasında gerektiğinde arabulucu rolü oynamamız için Bağdat'taki her siyasi anlaşmazlığı en ince ayrıntısına kadar analiz eden 20 diplomat vardı. ABD büyükelçisi ve siyasi ekibi, yeni cumhuriyetin ilk yıllarında Irak'ta birçok krizin kontrol altına alınmasına yardımcı oldu. Buna karşılık, Yolsuzlukla Mücadele Yardım Ofisi'nin Arapça bilmeyen sadece iki çalışanı vardı ve Büyükelçilik ile Siyasi İşler Departmanı’ndan uzakta başka bir binada çalışıyorlardı.
Dolayısıyla ABD Büyükelçiliği, 2007 yılında Maliki’nin Başbakanlık Ofisinin, memurların atanmasıyla ilgili olarak "Dürüstlük Komisyonu"nun çalışmalarına ve yolsuzluk soruşturmalarına müdahale ettiğini biliyordu. Yine Büyükelçilik, başbakanlık ofisi ve milislerin  "Dürüstlük Komisyonu"nun ilk iki direktörünü 2007 yılında istifa etmeye sevk eden baskılarda bulunduklarını da öğrenmişti. Bununla birlikte, büyüyen uzun vadeli yolsuzluk sorununa değil, tamamen acil siyasi krizlere odaklandığımız için müdahale etmek istemedik.
Yeterince uzun yaşarsanız, o uzun vadeye bizzat ulaştığınızı görürsünüz. Şimdi, 2022'de Irak devletindeki yaygın yolsuzluk ve bunun sonucu olan elektrik ve su şebekeleri gibi altyapının yeniden inşa edilememesi, Irak cumhuriyetinin bizzat varlığını tehdit ediyor.10 veya 15 yıl önce Irak'ta milisler ve yolsuzlukla ilgili bu dar görüşlü başarısızlıklar, ABD'nin potansiyelini abartanlar için bir uyarı olmalı. Umarım Iraklılar mevcut krizden barışçıl bir çıkış yolu bulurlar. Amerikalıların bu krize bir cevapları olmadığını biliyorum.