Emel Musa
Tunuslu şair ve yazar
TT

Araplarda yaşlılığın durumu nasıl?

Bugün dünya birçok kültürüyle, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990'da kabul edilen Dünya Yaşlılar Günü'nü kutluyor. Bu karar ile her yıl 1 Ekim günü yaşlılık sorunlarına ışık tutan, siyasi seçkinler ve sivil toplumun yanı sıra diğer yaş gruplarına yaşlılara karşı sorumluluklarını hatırlatan küresel bir etkinlik haline geldi.
Bildiğimiz gibi Arap bölgesinde çocukların, kadınların ve gençlerin durumunda, tüm kazanımlara ve başarılara rağmen bir takım sorunlar yaşanıyor. Bunların başında işsizlik, yaşam pahalılığı, şiddet ve fırsat eşitsizliği, halen çaba, gayret, cesaret ve güvenirlik gerektiren diğer sorunlar geliyor. 
Çocuklar ve kadınlar için geçerli olan, yaşlı kesim için de geçerli.  Hatta bu yaş grubunun kırılganlığı göz önüne alındığında sorunlar daha da ciddi olabilir.
Tüm toplumsal kesimler için insan onuruna yakışır bir yaşam beklentisiyle dolu. Bu bağlamda, kültürel ve dini değerlerin yaşlılara, aile ve toplumdaki konumlarına büyük önem verdiği bir kültür dünyasına ait olduğumuz için yaşlılarımızın ne durumda olduğunu sorguluyoruz.
Yaşlılar için böylesine özel bir günde, açık konuşmak önemli. Toplumlarımızın değerlerde yaşadığı değişimler, aile kurumunda meydana gelen değişimle geniş aileden çekirdek aile aşamasına geçiş, maddi değerlerin yükselişinden, değerlerin değişiminden ve bireyselci değerlerin yükselişinden bahsetmeyi de unutmayalım. Tüm bunlar tutum ve davranışların belirlenmesinde ekonomik boyutun önemini ikiye katladı. Kabul edilmelidir ki Arap ailesi bir değişim sürecinden geçiyor ve destek ile dayanışmaya dayalı bazı değerleri bir nevi kayıtsızlık önüne katıp götürmeye başladı.
Arap bölgesi ülkelerinin nüfuslarının yaş yapısında - değişen derecelerde - tanık oldukları değişiklikler, dikkati ve Arap medyasının bir dereceye kadar ilgisini hak eden ikinci noktayı temsil ediyor. Genç yapısını korumasına rağmen istatistiksel tahminler, bölgedeki birçok ülkenin önümüzdeki 30 yıl içinde kademeli olarak yaşlanmaya geçiş aşamasına doğru ilerlediğini gösteriyor.
İstatistikler, yaşlıların (65 yaş ve üstü) sayısının 2020'de yaklaşık 21 milyona, yani toplam nüfusun yaklaşık yüzde 5'ine ulaştığına işaret ediyor.
Bu oranın yüzde 11'e yükselmesi ve 2050 yılına kadar Arap bölgesindeki yaşlı insan sayısının yaklaşık 71,5 milyona ulaşması bekleniyor. Bu sonuç, 2015 yılında doğurganlık çağındaki kadın başına düşen canlı doğan çocuk oranını 4,3 çocuğa düşecek kadar üreme davranışının kontrol edilmesinin, buna paralel olarak bölgede doğumda beklenen yaşam süresinin uzamasının bir sonucu.
Elbette bu istatistikler ve göstergeler, Arap bölgesindeki sağlık sistemlerinde yaşanan gelişmenin ve bunun sonucunda ölüm oranlarının düşmesinin ve doğan bebeklerin yaşama umudunun artmasının da bir yansıması. Ama bu aynı zamanda zorlukları da büyütüyor ve bize sosyal, ekonomik ve sağlık politikalarımızın yaşlanan nüfus olgusuna uygun hale getirilmesini dikte ediyor. Yaşlılar için bir Arap stratejisi taslağının hazırlanmasına ve sürdürülebilir kalkınma planı uygulamalarına bağlanmasına bu konudaki parlak noktalardan biri olarak işaret edilmeli. Bu stratejinin çoklu yaklaşımlarına dayanarak, yaşlıların sorunlarına değinmek ve sürdürülebilir kalkınma planının amaç ve hedefleri bağlamına indirmek için hakları geliştirme yaklaşımı tesis edildi. Arap stratejisi, “Yaşlılar: Sürekli bir iyilik ve garanti edilen haklar” sloganını benimsedi. Strateji, beş ekseni ve uygulama planı ile bu sosyal sınıfın toplum içinde refah ve kapsayıcı bir ortamda yaşamasını sağlamayı, kaliteli hizmet haklarından yararlanmasını, dışlama veya ayrım gözetmeksizin tam katılımlarını desteklemeyi hedefliyor.
Buna ilaveten stratejinin altı prosedürel hedefi sosyal refah ve sosyal güvenlik sistemlerinin geliştirilmesi etrafında odaklanıyor. (Bugün ülkelerimizde çok sayıda kişi sektörde kayıt dışı bir şekilde çalışıyor. Bu da sosyal ve sağlık kapsamını genelleştiremezsek gelecekte gerçek bir sorun teşkil edecek.)
Aslında Arap Yaşlılık Stratejisi bugün, yaşlılık alanındaki çeşitli aktörler arasında stratejinin uygulanan hedeflerini değerlendirmek için diyalog, deneyim alışverişi ve başarıların ölçülmesi için bir çerçeve oluşturuyor. Zira strateji başta iklim değişikliğinin etkileri, salgın hastalık tehditlerinin yansımaları ve “Kovid-19” pandemisi sırasında izlediğimiz şiddetli dalgalar olmak üzere yaşlılar için ortaya çıkan ve onları tehdit eden riskler bağlamında, sosyal ve kalkınma boyutları belirliyor, programlar geliştiriyor, yeni yaklaşımlar sunuyor.
Ekonomik sıkıntılar yaşlıların durumunu etkiledi çünkü esas olarak toplumun çekirdeğini, hem çocuklar hem de yaşlılara güven ve koruma sağlayan özel alanı temsil eden aileyi etkiledi. Dayanağını kaybetmiş çocuklar ve dayanağını kaybetmiş yaşlılar olgularının günümüzde her zamankinden daha da büyümesi ve tehlikeli hale gelmesi tesadüf değil. Bunun nedeni, krizlerin savunmasız grupları diğerlerine oranla daha fazla etkilemesidir.
Bir Arap stratejisinin geliştirilmesi yoluyla, önemli ve büyüyen demografik yaşlı rezervuarından dikkat ve ilgisini esirgemeyen resmi Arap farkındalığı çok ciddi olduğu için bu konuyu da takip etme ve değerlendirme gücüne sahiptir.
Sosyal ve sağlık koruma sistemlerinin sorunlarına iyi hazırlanmazsak, bu gruba karşı rolünü oynamakta ailenin rolünü savunmazsak bizi ufukta bekleyen sorunlar var. Bunları yapmazsak toplumlarımızın kırılgan gruplarından olan yaşlıları koruyamayacağız.