Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Nobel İllüzyonlar Ödülü

Bölgemizin Nobel Barış Ödülü'ne benzer ama adı Nobel İllüzyonlar Ödülü olacak ve yıllık, hatta bölgemizde ödül verileceklerin sayısı buna yettiği için aylık verilecek bir ödüle ihtiyacı var. Yarı sürpriz bir testle başlayarak size bir örnek vereceğim.
Örneğimiz şöyle diyor: “Deniz sınırları, petrol ve gaz hakları konusunda, aylarca süren çaba ve siyasi, saha ve medya mücadelesinden sonra, bugün arabulucu tarafın başkanlara yazılı metni teslim ettiğini gördük.” Ekliyor: “Her zaman devletin Lübnan'ın çıkarına gördüğü uygun kararı alacağını söyledim. Bu dosyada çok önemli günlerle karşı karşıyayız.” Ve “Lübnan devletinin pozisyonunun ne olduğu önümüzdeki günlerde netleşecek. Umuyoruz ki her şey Lübnan ve tüm Lübnanlılar için iyi ve güzel olacaktır” diye devam ediyor.
Sonra diyor ki: "Sonuç iyi olursa, bu Allah'ın izniyle, Lübnanlılara yeni ve güzel ufuklar açacaktır. İş birliği ve milli dayanışmanın sonucu olacaktır.” Bunları kim söylüyor? Hangi konuda söylüyor? Arabulucu kim? Merhum Refik Hariri mi, Velid Canbolat mı yoksa Hizbullah tarafından öldürülen ve İsrail ajanı oldukları söylenenlerden biri mi?
Cevap: Hayır. Bu sözler Hasan Nasrallah'a ait, bahsettiği konu Lübnan-İsrail deniz sınırlarının çizilmesi, bahsettiği arabulucu ise ABD. Nobel İllüzyonlar Ödülünü gerçekten hak etmiyor mu? Cesur barışı, İbrahim barışını duyduk ve şimdi de önümüzde bunun için eleştirildiğimiz ve ayıplandığımız ‘petrol barışı’ duruyor. Suudi Arabistan'ı hedef aldığı, İran ve suçlarını savunduğu aynı konuşmada Nasrallah, şimdi bu barışı tasvip ediyor.
Gaz dosyasında arabulucu olan ‘ABD'ye Ölüm’, Lübnan'ın petrol ortağı ‘İsrail'e Ölüm’, teorisyeni İsrail ile yapılan anlaşmayı onaylayan sahte ‘direniş ve karşı durma’ ekseni sloganları dahil olmak üzere bölgeyi tüketen eskimiş İran sloganlarından yararlanmasaydı bunları söylemezdi. Anlaşmayla hiçbir ilgisi olmadığını iddia eden Nasrallah, seçimleri, cumhurbaşkanının seçilmesini ve bir başbakanın aday gösterilmesini önleyen üçte bir engelinin de sahibi. İsrailli mevkidaşı Şimon Peres'e ‘sevgili ve büyük dostum’ şeklinde hitap eden Muhammed Mursi döneminde Müslüman Kardeşler de böyle yapmıştı.
İsrail ile yapılan bu deniz anlaşmasının kara sınırlarıyla ilgisi olmadığını, İsrail'i tanımadığını söyleyenler var. Artık ilişkiler kara, deniz, hava olmak üzere ayrılıyor da biz mi bilmiyoruz?! Aziz bir Lübnanlı arkadaşım bana: "Dostum, insanlar Lübnan'da günlük yiyecek bir şey bulamıyorlar" diyor.
Bu doğrudur ve Hasan Nasrallah ile onu destekleyenlerin kurcalamalarının ve kötülüklerinin sonucudur. Ancak Filistinliler de bir vatan ya da sığınak bulamıyorlar, öyleyse neden Nasrallah ve onun arkasındaki İran gibileri Lübnan’da ‘petrol barışını’ onaylarken Filistinlilerin bir barış anlaşması imzalamalarını reddediyor?
Bu nedenle, gerçekten cesur bir barışa ulaşmayı başaran ve ülkesini aşırılık saçmalığından kurtaran, topraklarını geri alan, bu barış anlaşmasına varmamış olsaydı Mısır’ı sadece Allah’ın bildiği bir kaderden kurtaran dahi Mısır devlet başkanı Muhammed Enver Sedat'a Allah rahmet eylesin.
Barışın geciktiğine ve kaçınılmaz olduğuna, savaş ve dava tüccarlarına kulak asılmaması gerektiğine inanıyorum. Barış, on yıllardır bölgemizin yeteneklerinin ve gençlerinin ticaretini yapanları ortadan kaldırmanın temeli ve en iyi yoludur. Gerçek savaşımız barışı sağlamak değil, kalkınmadır ve yolumuz uzundur.