Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Washington'u memnun etmek zor bir iş

Bazı Amerikalıların, petrol üretimini azaltma oylamasına katıldığı için Suudi Arabistan'ı cezalandırma hevesinin sesi, Ukrayna'yı işgal ettiğinde Rusya'yı cezalandırma hevesinden daha yüksek çıkıyor.
Petrol fiyatı konusundaki anlaşmazlık, tüketici ve üretici arasındaki sonsuz bir sorunu yansıtıyor ve tekrarlanıp duracak. Gelgelelim Riyad'ı eleştirenlerin çabaladığı gibi, anlaşmazlığın siyasileştirilmesi, iki tarafa ve çeşitli başka amaçları olan yüksek çıkarlara zarar veriyor.
Sadece Suudi Arabistan ve BAE değil, OPEC ülkelerinin tamamı petrol fiyatlarının düşmesini ve çökmesini önleyeceği umuduyla üretimi azaltma kararını destekledi. Zira sadece iki yıl önce bir varil 40 dolardan satılıyordu ki bu onlar için bir felaket demek. Tıpkı yüksek fiyatın tüketici ülkeler için bir felaket olması gibi.
Petrol fiyatı konusundaki anlaşmazlığın dışında, Suudi Arabistan ve ABD'nin daha az önemli olmayan bir dizi hayati ortak çıkarları var ve onlara karşı sabotaj çabalarının başarılı olmasını uzak bir olasılık görüyorum.
Suudi Arabistan'ın Yemen'deki İranlı darbecilerle mücadelesi, Tahran ve Hizbullah'ın Kızıldeniz'deki su yollarını, Babu’l Mendeb ve Doğu Afrika'ya erişimi kontrol etmesini engellemek yönünden ABD'nin de çıkarına. Körfez'de İran'a karşı mücadelede iş birliği de ortak bir ilgi alanı. ABD, İran'ı sadece Suudi Arabistan'ın değil, kendi çıkarları ve diğer müttefiklerinin güvenliği için bir tehdit olarak görüyor. İran daha önce Hürmüz Boğazı'nı kapatmakla tehdit etmişti, Suudi Arabistan petrol tesislerini hedef almıştı ve denizdeki eylemlerini petrol tankerlerini tehdit edecek şekilde genişletmişti. Bu faaliyetler tek başına petrol fiyatlarını Viyana'daki bir toplantıdan daha fazla etkiliyor ve askeri iş birliği olmasaydı bunlar nedeniyle varil başına 90 değil 200 doları görebilirdik.
Washington'daki yetkililerin defalarca yalanladıkları askeri iş birliğinin sona erdirilmesi, Riyad'ı ve geri kalan ülkeleri Çin ve Rusya'ya doğru itecektir. Soğuk Savaş'ın yeni aşaması için düzenlemeler yapmakta olan ABD'nin, üretilecek petrol varil sayısı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle değerli müttefiklerini düşmanlarının kollarına atmayı kabul edeceğini tahayyül etmiyoruz. Üretim kotalarının belirlenmesi onlarca yıldır tekrarlanıyor ve Biden yönetimine yönelik olarak açıklanmamalı. Bu, her bir tarafın kendisi için en iyi olarak gördüğü varil fiyatı ile ilgili bir konu ve ABD'nin kendisi dünyanın en büyük petrol üreten ülkesi ve daha fazlasını üretme kapasitesine sahip.
Washington'daki abartılı tepkiler, kısmen seçim kaynaklı bir birbirini suçlama oyunu. Cumhuriyetçiler, OPEC ülkelerini caydıramadığı için Biden yönetimiyle alay ediyor, Demokrat rakipleri de, Suudi Arabistan'a karşı intikam çağrısı yaparak karşılık veriyor. Bobby Ghosh'un Bloomberg’de yayınlanan makalesinde belirttiği gibi, stratejik çıkarlar bundan daha büyük ve Tüyleri kabaran şahinler ve güvercinler sakinleşmeli. Washington’a Viyana'da bir sürpriz yapılmadı ve Riyad daha önce varil başına 85 dolara ulaşan fiyat düşüşünü durduracağını söylemişti. Geçen yıl varil fiyatının 123 dolara ulaştığını hatırlayalım. Üretim azaltılmazsa bu düşüş söz konusu ülkelerin ekonomilerini tehdit edene kadar devam edecek.
Rusya'nın bu kesintiden kazanacağı suçlamasına ne diyebiliriz? Doğrusu çok karmaşık bir durumdayız. Suudi Arabistan bundan önce üretimini arttırdığında da Moskova'daki medya bunu kendilerine karşı bir hareket olarak değerlendirmişti, çünkü Suudi Arabistan’ın üretimindeki artış Batı'nın dünyadan Rus petrolünü satın almaktan kaçınması talebiyle aynı zamana denk gelmişti.
Ancak nasıl ki dün üretimi artırma kararı Rusya'ya karşı değilse, bugün üretimi azaltma kararı da ABD'ye karşı değil. Fiyatın ne 100 doların üzerinde olması kabul edilebilir ne de 70 dolara düşmesi makul değil.
Ayrıca, OPEC+’ın maksimum olan 2 milyon varillik kesinti kararı gerçekleşmeyebilir. Örgüte üye ülkelerden çok azı sözlerini yerine getiriyorlar. Dolayısıyla, örgüt üyelerinin üretimi azaltma kararı değil, bu karara verilen aşırı tepkinin tek yaptığı, panik yaymak ve fiyatları yükseltmek.
Kötü Suudilerin kurbanı olduğunu iddia eden Biden yönetimi ise sert bir oyuncu. Fiyatı düşürmek için yerinden oynatmadığı taş bırakmıyor. İşte Venezuela'ya yönelik yaptırımları gevşetiyor, üretimini artırmasına yardımcı oluyor, Amerikan şirketlerinin daha fazla kaya petrolü üretmesine yeşil sinyaller yakıyor ve doğru anda piyasaya arz edebileceği stratejik bir petrol stoğuna sahip. Biden yönetimi, piyasayı fiyatı düşürmeye zorlamakta başarılı olarak belki de seçimden önce kahraman olmak istiyor.
Peki, “NOPEC Yasası” tehdidi ne olacak? İki parti arasındaki kutuplaşmanın gölgesinde Suudi Arabistan'ın Washington ile ilişkisi zor. Daha fazla petrol üretirse yarın fosil yakıtların çevreyi kirlettiği bahanesiyle, üretimini azaltırsa da tekel bahanesiyle cezalandırılabilir. NOPEC Yasasını yeniden canlandırmak, tam aksine petrol piyasalarını daha fazla kargaşaya sürükleyecek. Biden, yasanın ayrıntılarını en iyi bilen kişi, çünkü 2007'de yasayı sunan kendisi ve uygun gördüğü anda Riyad ile ilişkileri onarabilecek kişi de o.