Başkan Biden, 6 Ekim'de 1962’deki Küba füze krizinden bu yana nükleer bir savaş riskine en yakın seviyede olduğumuzu söylediğinde beni şoke etti. Başkan Putin'e atıfta bulunan Biden, küçük taktik nükleer silahların kullanılması durumunda, gerilimin topyekün nükleer savaş düzeyine ulaşmadan durmasının zor olacağını söyledi.
Bir dakika! Bu mesele, petrol üretimini yüzde 5 oranında azaltmayı amaçlayan OPEC+ meselesinden ya da Georgia eyaletinin Cumhuriyetçi bir Senato adayının özel hayatından daha acil görünüyor. Ama Amerikan medyasının bir hafta boyunca odaklandığı konular bunlardı.
Benim gibi Amerikalılar, okulda yapılan ve nükleer bir saldırı durumunda sınıfta sıralarımızın altına saklanmamızın istendiği (her halükarda hepimiz zaten tamamen yanacaktık) tatbikatları hatırlarlar. Sovyetler Birliği ve ardından Rusya ile nükleer silahların azaltılması anlaşmalarını memnuniyetle karşıladık. Rusya ve Çin’in her zaman bizi nükleer silahlarla vurma ihtimali olsa da geçtiğimiz aylara kadar burada kimse nükleer bir savaş konusunda fazla endişeli değildi. Şimdi Biden bunu gerçek bir olasılık haline getiriyor. Aman Tanrım!
Biden'ın zaman zaman abarttığı veya yanlış kelimeler kullandığı biliniyor. Nitekim 7 Ekim'de Beyaz Saray ve Pentagon hemen, Rusya'nın nükleer silah kullanmaya hazırlandığını gösteren hiçbir istihbarat bulunmadığını vurguladılar. Ardından, teskin etme amacıyla, Rus ve Amerikan nükleer füze kuvvetlerinin belirli bir alarm durumunda olmadıklarının altını çizdiler. Çok sessiz ve oldukça dikkatli bir düşünür olan Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı, Jake Sullivan, Eylül ayı sonlarında Amerikalıların Putin'in nükleer silah kullanma tehditlerini ciddiye aldıklarını ve özel kanallar aracılığıyla Moskova'ya açık ve net uyarılar gönderdiklerini söyledi. Buna rağmen Biden'ın bahsettiği bir gerçek vardı.
Vladimir Putin, doğası gereği ketum bir kişi ve onun kırmızı çizgilerinin tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Bazen dış politikada aldatmacalar ile tehditler karıştırılır. Ukrayna'nın Rusya'nın 30 Eylül'de resmen ilhak ettiği tüm bölgeleri geri alıp alamayacağını bilmiyoruz. Putin'in kitle imha silahlarına başvurmadan aşağılayıcı bir yenilgiyi kabul edip etmeyeceğini bilmiyoruz. Tıpkı daha önce Rusya aşağılayıcı bir yenilgiye uğrarsa Kruşçev'in kovulacağını mı yoksa ölümle mi karşı karşıya kalacağını, bu kaderden kaçmak için kitle imha silahlarını kullanıp kullanmayacağını da bilemediğimiz gibi. Rusya'nın Beşşar Esed'in kimyasal silah kullanmasını zımnen savunduğunu ve ayrıca Putin'in sivil kayıpları umursamadığını da biliyoruz, bunu herhangi bir Suriyeli veya Çeçen'e sorabilirsiniz. Ancak Biden, Putin'e güvenmiyor, bu yüzden ABD Başkanı Rusya'nın nükleer silah kullanma olasılığı konusunda endişeli.
Biden yönetimi, kitle imha silahları kullanması durumunda Putin'e nasıl tepki vereceğini kamuoyuna açıklamadı. Jake Sullivan, Washington'ın sert davranacağını ve sonuçların Rusya için felaket olacağını belirtti. Washington’ın kamuoyunda gizemli ve özelde net olması akıllıca olur. Kamuoyu açıklamalarında çok ayrıntı vermek Rusya'nın 30 Eylül'de ilhak ettiği 4 bölge dahil olmak üzere Rus topraklarını korumak için mümkün olan her yolu kullanma tehditlerini geri çekmesini zorlaştırır. 2 Ekim'de General ve eski CIA Direktörü David Petraeus, Rusya'nın taktik nükleer silahlarını kullanması durumunda, karşılık olarak, ABD öncülüğünde NATO'nun Ukrayna'daki Rus kara kuvvetlerine saldırıp, onları yok edeceğini ve ardından Karadeniz'deki Rus filosunu batıracağını öngördü. Bu bana, Putin'in taktik nükleer silah kullanması durumunda Biden'ın verdiği nihai bir karar değil, bir ABD askeri eylem planı gibi geliyor.
Biden ve Beyaz Saray ekibi, Amerikan kamuoyunun Ukrayna'ya olan ilgisinin sınırlarının farkında. Avrasya Vakfı tarafından Eylül ayı başlarında 2 bin Amerikan vatandaşının katılımıyla yapılan bir kamuoyu yoklaması, Amerikalıların Ukrayna savaşında ulaşmak istedikleri en yüksek hedefin Rusya ile doğrudan savaştan kaçınmak olduğunu gösterdi. Demokratik ülkeleri savunmak veya Rusya'yı zayıflatmak, katılımcı Amerikalıların listesindeki en düşük öncelikler arasındaydı. Dolayısıyla, doğrudan savaştan kaçınmak için Biden yönetimi, Rus ekonomisine karşı daha sert yaptırımlar uygulayabilir ve Çin ile Hindistan'ı Rusya'dan daha fazla uzaklaştırmaya yönelik diplomatik çabaları sürdürebilir. Biden yönetiminin Ukrayna'ya Rusya içindeki hedefleri vurmasını sağlayacak daha gelişmiş silahlar sağlaması da mümkün. Bu durumda, bu silahları kullananlar Amerikalılar veya diğer NATO ülkeleri değil, Ukraynalılar olacak.
Sovyet Başkanı Kruşçev, Küba füze krizi sırasında Washington'u şöyle uyarmıştı: "Hepimizin cehennemde buluşmasını istiyorsanız, bu size kalmış." Şimdi, krizi inceleyen tarihçiler, her iki tarafın da istihbarat hatalarının bulunduğunu anlıyorlar. Örneğin, Amerikalılar o zamanlar Küba'da konuşlanmış olan Sovyet taktik nükleer silahlarından haberdar değillerdi. Ayrıca ne Washington ne de Moskova bu konudaki her küçük askeri hamleyi kontrol edemiyorlardı. Dünya, nükleer bir felakete o sırada gerçekten fark edildiğinden daha yakındı. Şimdi, 60 yıl sonra Putin, Kruşçev'in daha önce yaptığı gibi aşağılayıcı bir yenilgiyi kabul edecek mi, yoksa krizi her seferinde daha da şiddetlendirecek mi?
TT
Rusya ile nükleer savaş!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة