Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Sudan ve kırmızı Nil!

Mavi Nil Nehri (Abay Nehri), barış güçlerinin ayrılmasının ardından güvenlik boşluğu oluşur oluşmaz tekrar patlak veren kabile çatışmalarıyla kırmızıya boyandı. Sudan'daki Beyaz Nil ile buluşmadan önce Etiyopya'daki Tana Gölü'nden doğan Mavi Nil’de bir şiddet olayı diner dinmez aynı sebep altında yeni bir tanesi baş gösteriyor.
Mavi Nil'deki yerel makamlar, Hausa Kabilesi üyelerinin kabile örfü nedeniyle kendilerine karşı ayrımcılık yapıldığını söyleyerek durumu protesto etmeleri sonucu çıkan kabile çatışmalarında yaklaşık 200 kişinin öldüğünü duyurdu. Kabile örfüne göre bölgeye yerleşen son kabile oldukları için Hausa Kabilesi’nin Mavi Nil'de toprak sahibi olmaları yasak. Diğer yandan bazıları, Mavi Nil'deki şiddetin patlak vermesinin nedenini, silahlı gruplar arasında bir barış anlaşmasının imzalanmasından sonra bölgedeki Birleşmiş Milletler (BM) barış gücü misyonunun görev süresinin erken sona ermesine bağlıyor.
Ancak aslında tarım arazilerinin kullanılması genel olarak Sudan'da ve özel olarak da kabile örflerinin hüküm sürdüğü Mavi Nil bölgesinde çok hassas bir konu olarak görülüyor. Kabile örflerine göre bazı kabilelerin toprağı herhangi bir şekilde kullanması yasak. Arazilerin kullanımı bölgeye ilk yerleşen kabilelerle sınırlıdır ve yeni gelenleri kapsamaz.
Sudan'daki çatışmalar ve kabile şiddeti, toplumsal barışın karşı karşıya olduğu büyük bir felaket. Mavi Nil katliamı ve şiddetli çatışmaların devam etmesiyle, yıllar önce güney ve kuzey olarak bölünen Sudan'ın istikrarını istemeyen partiler tarafından beslenen şiddet içerikli kabile eylemlerinde onlarca kişinin ölmesi sonucunda Mavi Nil'in suları kırmızıya boyandı.
Sudan, su ve tarım açısından verimli bir coğrafi alana sahip olmasına rağmen yoksulluk içinde. BM raporlarına göre ülkenin yüzde 46’sı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Aynı zamanda tarihinin en büyük ekonomik başarısızlığına tanık olan Sudan, ekonomik sorunlardan ve yerel para biriminin sert düşüşünden de muzdarip. Ekmek unu ve likidite kıtlığı ile birlikte bir somun ekmeğin fiyatı üç katına ulaşmışken krizin ekonomik kökenleri olabilir. Petrol içinde yüzen ve halkı yoksullukla boğuşan Libya'da bile buna benzer durumlar tekrar ederken, petrol üretiminin dörtte üçünü kaybetmesine neden olan bölünme sonrası Sudan gibi petrol ve gazdan yoksun bir ülkenin hali nasıl olur? Su bakımından zengin ve tarım açısından verimli topraklara sahip olmasına rağmen Mavi Nil'de ve tarımsal kalkınma açısından verimli olan diğer bölgelerde olduğu gibi tarım arazileri ve meralar üzerinde devam eden çatışmalar nedeniyle ülke yoksulluk çekiyor. ‘Yerli’ olarak tanımlananlar, yani daha önce topraklara gelmiş olanlar ile geç gelip toprak sahibi olma veya buraları ekip biçme hakkını kaybedenler arasında çıkan yerel çatışmalar yüzünden topraklar ekilmiyor ve kalkınma yapılamıyor.
Sudan’da şiddet getirse de komşu ülkelerdeki diğer örflere benzeyen toprak işleme konusundaki ‘dışlayıcı’ geleneklere rağmen Sudan, kapılarını Arap dünyasına açan ilk tıp fakültesine sahip olması ve kültür ve bilim alanındaki rekabetiyle gurur duyan bir Arap ülkesi olmaya devam ediyor. Tabii bugün bazı siyasi ve hizipsel kavgalar bunları sekteye uğrattı. Sudan’ın İhvan müttefiki diktatör Ömer el-Beşir’i devirdiği doğru ancak dışlamadan her Sudanlıyı kabul edecek siyasi bir sistem kurmayı başarmış değil.
Şiddetin devam etmesi, askeri Egemenlik Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) arasında daha önce yapılan siyasi anlaşmadan kaynaklanıyor olabilir. Bu iki oluşum tek ulusal güç veya tek taraf değildi. Dolayısıyla bu anlaşma dayanamadı ve çok geçmeden anlaşmanın buzları eriyerek kan nehirleri oluşturdu. Siyasi anlaşma, adaletsizliğe, ötekileştirmeye ve dışlamaya son vererek toplumsal barışı sağlamayı göz ardı ettiği sürece Mavi Nil Nehri’nden akan kanlar son bulmaz.
Yine de Nil'in kollarından biri kırmızı renkte aksa da Nil mavi ve beyaz olarak kalacaktır.