Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Güzel huyları çalmak

İnsanlar fıtraten hayra ve güzele meyillidir. Bozulmamış her fıtrat, başkasına yardım etme, onun elinden tutma, acısını dindirme ve paylaşma hislerine sahiptir ve bunları pratikte uygular. Ancak zamanla gördüğü muamele, karşılaştığı davranışlar kısacası yaşadığı tecrübeler onun bu iyi ve güzel hislerinin zayıflamasına bazen de tamamen kaybolmasına neden olur.
Bu nedenlere örnek olabilecek şöyle bir hikâye anlatılır:
Bir gün bir genç yolda atının üzerinde ilerlerken yaşlı bir adam yanına gelir ve “Oğlum ben yaşlıyım bineğim de yok, izin ver de atına ben bineyim sen yaya yürü der.”
Genç: “Tamam amca, gel bin.” diyerek attan iner ve yaşlı adam ata biner. Genç adam, amcanın yüzüne tebessüm ederek yanında yürür.
Yaşlı adam bir iki adımdan sonra atı hızlandırır ve kaçmaya başlar. Maksadı atı çalmaktır. Atının çalındığını gören genç adam ise arkasından şöyle seslenir:
“Amca, sen benim atımı değil huyumu çaldın. Benim evde bir tane daha atım var, ben ona da binerim. Ama bundan sonra her kim benden atımı isterse asla vermem.” der.
Bu hikâyenin başka bir versiyonunda çölde birine yardım eden kişinin aynı durumla karşılaştığı anlatılır. Atı çalınan adam, hırsıza der ki; “Sakın bu olayı anlatma yoksa yarın zor durumda kalana hiç kimse yardım etmez!”
Bizim düşene el uzatmak, yolda kalanı arabamıza almak gibi güzel huylarımız vardı. Ancak şu yollarda oluşan bazı haddini bilmez çeteler ve organize olmuş kişilerin bu durumu kötüye kullanmaları sebebiyle hiç kimse yolda kalan birini arabasına almak için durmaya cesaret edemiyor. Dursa bile kafasında bir sürü acabalarla durmaktadır. Bu ve benzeri güveni sarsmaya ve yok etmeye yönelik faaliyetler;
*İnsanın güzel bir huyunu çalmakta,
*İyi niyetini yok etmekte,
*Kalbini bozmakta,
*Vicdanını fesada uğratmakta,
*Başkalarına olan güvenini zedelemekte,
*Güzel hasletlerle donatılmış kalbini alıp pisliğe bulamaktadır.
Ama her şeye ve tüm olumsuzluklara rağmen bu güzelliklerin çalınmasına yok edilmesine müsaade etmemeli; inadına iyilik, inadına hayır, inadına yardım yapmaya devam etmeliyiz. Çünkü İlahi İrade bunu tavsiye etmektedir.
İfk hadisesinde Hz. Âişe’ye iftira edenler arasında, Hz. Ebubekir’in, himayesini ve bakımını üzerine aldığı Mıstah adlı bir kişi vardı. Bu hadise üzerine Hz. Ebubekir, bir daha bu adama maddi yardımda bulunmayacağına dair yemin edince Allah Teâlâ şu ayetle bu tutumun yanlış olduğunu ve böyle bir durumda nasıl hareket edilmesi gerektiğini bildirdi:
“İçinizdeki erdemli ve varlıklı kimseler, kendilerine karşı nankörce davranmış olsalar bile, akrabalarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret etmiş olanlara yardım etmeme ve onlara bir daha hiçbir şey vermeme konusunda yemin etmesinler; bilakis, işledikleri günahtan dolayı tövbe eden bu insanlara karşı affedici ve bağışlayıcı olsunlar; öyle ya, Allah’ın da sizi bağışlamasını istemez misiniz? Unutmayın ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.”[1]
Bu ayeti kerime indirildikten sonra Ebu Bekir (r.a.): "Vallahi ben Allah`ın beni bağışlamasını arzularım" dediği ve Mistah`a önceden verdiğini aynen vermeğe devam ettiği rivayet edilir.
 Kişisel ilişkilerde ortaya çıkan ve daha çok davranış bozukluğu olarak tanımlanabilecek türden kötülük ve yanlışlıklara karşı intikam alma tavrıyla değil ona karşı iyilikle muamele etmeyi başarabilirsek şu hakikatin de tecelli etmesine zemin hazırlamış oluruz: “İyilik ile kötülük asla bir olmaz. O hâlde, ey Müslüman! Sana kin besleyen insanlara sen kin duyma; aksine, onlara şefkat ve merhametle yaklaş; sana kötülük yapana iyilikle karşılık ver; gönül incitmeden, rencide etmeden, tatlı dille ve yapıcı bir üslupla, yani en güzel şekilde kötülükleri bertaraf et; işte o zaman, aranızda kin ve düşmanlık bulunan kişinin sanki birdenbire sımsıcak bir dosta dönüştüğünü göreceksin.”[2]
Kötülüğe kötülükle karşılık vermek en kolay ve en basit olan şeydir. Aksine kötülüğü iyilikle gideren kimselerden olabilmek asıl hünerdir. Zira âhiret yurdunda mutlu son böyle davranabilenlerin olacaktır![3] Hz. Muhammed’in şu sözü de kötülüğe ve kötülük yapanlara karşı nasıl bir tavır sergilenmesi gerektiği hususunda güzel bir mesaj içermektedir: “Kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki onu silsin, mahvetsin.”[4]
O halde bizler güzel huylarımızı çalmak ve yok etmek isteyenlere inat olarak iyilik yapmaya ve şunu haykırmaya devam edeceğiz:
“Allah’ın bizi bağışlamasına vesile olacak işleri seviyor, istiyor ve onları yapmaya devam ediyoruz!”

[1] en-Nur 24/22
[2] Fussilet 41/34
[3] er-Ra’d 13/22
[4] Tirmizî, Birr, 55; Dârimî, Rikâk, 74; Ahmed b. Hanbel, V, 153, 158