Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Suudi Arabistan dünyaya ne yaptı?

Geçtiğimiz Salı 22.11.2022, artık dünyada sadece sıradan bir tarih değildi. İçinde Suudiler, Doğu'dan önce Batı ve yakın çevreden önce uzak çevrenin, yani herkesin hafızasına kazınmış bir şekilde kalacak bir hikâye dokudu. Suudi milli takımının dünyanın en önemli spor etkinliğinde Arjantin'e karşı kazandığı zafer, futboldan ve spordan daha büyük anlamlar taşıyor. Bu, başarmaya istekli bir ruhun, güven aşılayabilen ve şevk uyandırabilen olağanüstü bir kişilik bulmuş bir ruhun zaferidir. Haliyle başarısı da zirveye oturuyor.
Suudi milli takımının salı günkü tarihi maçta yaptığı şey, Suudi rüyasını sorgulamaya çalışan herkese şu mesajı veriyor: Bu dünyada güçlü ve zayıf, büyük ve küçük, gelişmiş ve geride kalmış ve açık ve kapalı yoktur. İmkanlarını kullanan, hedeflerini belirleyen ve vizyonlarına ulaşmak için çalışanlar vardır. Suudilerin Arjantin'e karşı kazandığı zafer ve ardından Japonya'nın Almanlara karşı kazandığı zafer, üstünlük denklemini kökten değiştirdi. Bu iki takımın zaferi, rekabeti daha iyi ve daha net bir şekilde yeniden tanımladı. Sonunda kazanan, başından beri planlı giden taraftır.
Suudi Arabistan'ın Arjantin'e karşı kazandığı zafer bir futbol topundan daha büyük olup, ‘olumlu bir Suudi tsunamisi’ şeklinde tanımlanabilecek duruma daha yakındı. Sert İran modelinin bölgeye hâkim olduğu ve hatta dünyanın buna alışıp bir arada yaşadığı bir dönemde, Prens Muhammed bin Selman çıkageldi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi, sadece krallık için değil, aynı zamanda bölge için de vizyonunu sundu. Hedefinin modeli kalkınma, uygarlık, ilerleme ve rekabetten oluşuyordu. İşin şaşırtıcı yanı, kalkınma projelerinin etkilerini göstermesi onlarca yıl alırken, Suudi Arabistan'ın yeni modeliyle dünyanın gözünü kamaştırması bir elin parmakları kadar yıl aldı. Hakikaten de Suudi Arabistan'ın futboldaki zaferi, Suudi Arabistan’ın tüm reformlarının üstünlüğünün ve başarısının güncel bir örneğidir. Buna rağmen, bundan sonra hala şüphe eden olur mu?
Suudi modeli, bölgedeki yıkım odaklı başarısız projelere karşı koyabileceğini fiilen kanıtlamıştır. Dünya Kupası'nın açılışında gördüğümüz gibi Suudi Arabistan sadece bölgede bir model olma potansiyeline sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda diplomatik, ekonomik, askeri, sosyal ve hatta sportif olarak uluslararası haritaya damgasını vuracak potansiyele sahiptir. Bu arada, Suudi Arabistan 1994 yılında Dünya Kupası'na katılmaya başladığından beri açılış maçını ilk kez kazanıyor. Peki, kimi yenerek? Şampiyonluğun önde gelen adaylarından birini.
Suudi Arabistan'ın Arjantin'e karşı kazandığı zaferin tüm şüphecilere, engelleyicilere, pusuda bekleyenlere, küçümseyenlere ve kaypaklara karşı bir zafer olduğunu söylesek abartmış olmayız. Bu tarihi zafer, tüm Arap ve İslam halklarını tek bir anda birleştirdi. Sanki Suudi Arabistan'ın o ülke halklarının kalbindeki seçkin ve sağlam konumunu somutlaştıran bir referandum anı gibiydi. Suudi Arabistan’ın sahip olduğu bu büyük prestij, Krallık sakinlerini rastgele dışarı çıkıp, sanki kendi kişisel başarılarıymış gibi bu tarihi başarıdan duydukları sevinci ifade etmeye itti.
Arap ve Müslüman halkların Suudi Arabistan Krallığı için gösterdiği sevinç ifadeleri, yıllarca tüm bölge tarihinin en önemli, en güçlü, en belirgin ve en spontane mesajı olmaya devam edecek. Bu mesaj, vatan sevgisindeki büyük anlamları taşıdığı ve Suudi Arabistan vizyonunun manevi babası Muhammed bin Selman’ın yaptığı ve yapmaya devam ettiği üzere bilinçli, reform yanlısı ve tarihi şekillendirebilecek güçte liderlere duyulan açık ihtiyacı gösterdiği kadar, gurur ve kıvanç duygusunu da barındırıyor.