Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Tarihi zirveler geleceği inşa ediyor

Riyad zirveleri, Çin ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin geleceğine dair iyimser bir vizyonla Riyad ile Pekin arasında çeşitli sektörlerde 30'dan fazla anlaşmanın duyurulması ile sona erdi. Bu iyimser vizyon, Suudi Arabistan ile Çin arasında son 30 yılda görülen başarıların bir sonucudur. Aralarındaki iş ortaklığı doksanların başından günümüze kadar yüzde 200 arttı. Bu iyimserlik aynı zamanda Çin ve Arap ülkelerinin yönelimlerini destekleyen ortak çıkarların netliğinden ve bu ülkeler arasındaki farklılıklara karşılıklı saygıdan kaynaklanmaktadır.
Suudi Arabistan ile Çin arasındaki ilişkilerin büyümesi, ekonomik bağları güçlendirmeye yönelik siyasi arzunun doğrudan bir sonucudur. İki ülke arasındaki üst düzey ziyaretlerin etkisi birkaç yıl içinde ticaret ilişkilerinde görülebilir. Nitekim Kral Abdullah’ın 2006 yılında Çin'i ziyareti öncesinde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 15 milyar doları geçmiyordu. Ancak takip eden yıllarda iki ülke arasındaki ticari büyümenin hız kazanmasıyla Kral Selman’ın 2017'de gerçekleştirdiği Çin ziyaretinde ticaret hacmi yaklaşık 48 milyar dolara ulaşmıştı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi 2019'daki Asya gezisinde Çin'i ziyaret etmişti. Bu ziyaret, değeri 28 milyar doları aşan çok sayıda anlaşmanın imzalanmasına tanık olmuştu. Son yıllarda (2017-2021) yapılan çalışmaların sonucunda ticaret borsası dört yılda yüzde 85 artarak 87 milyar dolara ulaştı. Bu sayıları bilmek önemli. Zira bunlar, önümüzdeki yıllarda iki ülkenin ilişkilerinin nasıl olacağını gösteren bir haritadır. Bu yüzde oranı ile ticaret alışverişinin artmasının sonucu, önceki ziyaretlerin başarısının kanıtıdır ve yeni yapılan ziyaretin de ne kadar başarılı olabileceğinin göstergesidir.
Bu ziyaret ile 2016 yılında Çin Devlet Başkanı'nın Suudi Arabistan'ı ziyareti sırasında imzalanan ortaklığın kapsamının genişletilerek, ortaklıklarının önemine ve stratejik ortaklığın ticaret alışverişinin ötesine geçtiğine inanan iki ülke arasında stratejik bir ortaklığa dönüştürülmesi amaçlanıyor. Genel olarak, bu ortaklığın kapsamı her türlü yenilenebilir enerji, bilgi teknolojisi, bulut hizmetleri, lojistik, medikal endüstriler ve konutla ilgili endüstriler gibi birçok sektörü içerecek şekilde büyüyecek. Bu ortaklıklar, değeri 30 milyar doları aşan anlaşmalarla belgelendi. Başka bir deyişle, 100 milyarlık bir ortaklık uzak değil ve önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekleştirilebilir.
Stratejik ortaklığın vizyonunu güçlendiren şeylerden biri, 'Krallığın Vizyon 2030' projesinin yeni İpek Yolu (Bir Kuşak Bir Yol Girişimi) ile entegre edildiğinin açıklanmasıdır. Bu entegrasyon tam zamanında geldi. Zira Krallık birkaç ay önce, Krallığın dünyadaki tedarik zincirlerindeki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan Küresel Tedarik Zincirleri Girişimi'ni başlattı. İki ülkenin de bu sektöre katacağı çok şey var. Krallığın coğrafi konumu, Bir Kuşak Bir Yol Girişimi için oldukça uygun ve bu girişime katılımı, girişimin başarısını artıracaktır. Krallık ayrıca, bu sektördeki konumunu güçlendirmek için gerekli ve önemli araçları sağlamak da dahil olmak üzere tedarik zinciri stratejisini açıklayarak bu sektöre yatırım yapmayı planlıyor. Çin'e gelecek olursak, birçok ülke ile birlikte İpek Yolu'na yatırım yapma konusunda geçmiş yılların tecrübesine sahip. Varlığı, lojistik hizmetlerinin iyileştirilmesinin daha kısa sürede yapılması demek. Ayrıca bilgi teknolojisi, lojistik ve dijital altyapılar gibi yeni nesil lojistik hizmetlerde birçok temel teknolojiye sahip. Bu ortaklıkta yüksek teknoloji veri merkezleri ve kompleksleri inşa etmek için Huawei ile imza atılması önemli olabilir. Ayrıca, Çin'in Krallık ile bu alandaki ortaklığındaki en önemli faktörlerden biri, birçok ülkenin tedarik zincirlerini Çin'den komşu ülkelere kaydırmak için Çin'i hedef aldığı bir dönemde, Pekin'in önemli bir coğrafi konuma sahip bir müttefik edinmesidir.
Çin liderinin ziyareti sırasında yapılan zirvelere tarihi zirveler desek abartmış olmayız. Bu olaylar bölgenin geleceğini şekillendirecek şeylerdir. Ülkeler arasında karşılıklı saygı ve tüm tarafların kazanç sağladığı ortak çıkarlar üzerine kurulu ortaklıklar, değer farklılıkları nedeniyle çatışmaların arttığı bir dönemde yaslanılabilecek şeylerdir. Bu ekonomik çıkarların varlığı istikrar için önemli bir destektir. Devletlerin entegrasyonuna ve halkların refahını ve kalkınmasını sağlayan bir sistemin oluşturulmasına giden en ideal yoldur. Suudi Arabistan ve Çin'in gelecek vizyonlarında amaçladıkları şey de budur. Bu zirvenin, herkesin çıkarları gözetilecek ve ülkelerin egemenliğine ve değerlerine saygı gösterilecek şekilde önümüzdeki yıllarda Çin ve Arap ülkeleri arasındaki ilişkilere bir yol haritası çizmeyi başardığı söylenebilir.