Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Ronaldo'yu kıskanan adam

Doktor çağırmak için bir sebep yok. Ruh yaraları onun uzmanlık alanı değil. Ama olup bitenler garip. Hüzün içini kemiriyor ve karınca sürüsü gibi damarlarında yayılıyor. Derin yorgunluk belirtileri. Benzeri görülmemiş bir umutsuzluğun kokusu. Bugün ofiste onu sağlıklı olmayan duygular ele geçirmişti. Kağıtlarını toplayıp geri dönmemecesine kapıyı çarpıp gitme fikri aklına gelmişti. Bomba yüklü bir tekneden kaçar gibi merkezden kaçmak, unvanı kendisine verenlere, ofisi sahiplerine, görevi daha yetenekli olduklarını düşünenlere iade etmek fikri onu ele geçirmişti.
Birbirine benzemeyen günler. Kapıyı ne zaman açsa, başarısızlığın kokusunu alıyordu. Ofisindeki çiçekler onu utandırıyor ve hayal kırıklığının çanlarını duyuyordu. Bir mahkûmun hücresine dönüşü gibi ofisinize gitmek ne kadar zor! Esirin duyguları. Rehinenin ağrıları. Ben görevime ihanet etmedim ama dünya ihanet etti. İstifa mektubunu yazmayacak. O zaman imajını kurtardığını ve batan bir dünyayı görmezden geldiğini söyleyecekler. "Mesleğim acı verici," dedi yarım bir gülümsemeyle. Onu kıskananlar, aylardır onu yiyip bitiren hayal kırıklığının boyutunu bilmiyorlar. Tam bir çaresizliğin neden olduğu korkunç duyguyu, çılgın bir dünyanın korkunç düşüşünü durduramamanın, karar alamamanın, tutumunu net bir şekilde açıklayamamanın, bir şeyi kesinleştirememenin yol açtığı zayıflık duygusunu bilmiyorlar. Bazen kadavralara estetik ameliyat yapma sırası sizdedir. Ölümün üzerine şeker serpme, sahte umudun alevini canlı tutma sırası sizdedir. Size güvenenleri, muktedir olduğunuzu sananları, kuruluşunuzun son çare ve sizin uluslararası hukukun kalecisi olduğuna inananları hayal kırıklığına uğratmak ne kadar zordur. Kaleci betimlemesini beğendi. Hâlâ Dünya Kupası'nın etkisi altında yaşıyordu. Ancak kaleci rolünün bir aldatmaca olduğunu biliyordu. ABD, Irak'ı işgal ettiğinde uluslararası hukuk kalesinin filelerini havalandırmıştı. Savaş ateşini yakıp kuvvetleri Ukrayna'yı işgal ettiğinde Putin, uluslararası hukuk kalesinin ağlarını yırttı. Kalecinin gözyaşları kaleyi korumaz. Putin'in şutu Ronaldo, Messi ve Mbappe'nin şutlarından daha güçlüydü. Başını salladı ve alçak sesle gerçek bir cümle kurdu: Büyük ülkeler zorlu milislerdir. "Veto" kılıcı uluslararası hukukun boynunu kesiyor. Acılarını yıkamaya karar verdi. Bozuk moralini düzeltmek için bir bardak doldurdu. Şehir geceye ve ayaza teslim olmuştu. Yurtlarından kovulanların veya yurtları içinde yerlerinden edilenlerin çadırlarının saldırısına maruz kaldı. Mültecilerin iniltileri üzerine geldi. Çadırdakilerin ağrıları üzerine biriken karları hayal etti. Hava açlık ile birleşip acılarını ikiye katlayınca çocukların titreyişlerin düşündü. Erzak beklemekten yorulan annelerin gözlerindeki kırgınlık bağlarını gördü. Ukrayna sahneleri içini burkuyor ve paniğe kapılmasına yol açıyordu. Savaştan kaçan ve kafası karışık milyonlar. Don, karanlık ve korkunun pençesinde yaşayan milyonlar. General Surovikin, başkalarının altyapısını, elektriği ve ışıklı evleri sevmiyor. Surovikin, Ukrayna veya ondan geriye kalanlar kupasında devam eden turun en çok gol atan oyuncusu.
"Korona" kasırgası dünyayı vurduğunda, onu felaketlerin anası saymıştı. Aşıların adil dağılımını sağlamak için sesini yükseltmişti. Misyonu, zayıfların yanında olmak veya onların varlığını hatırlatmaktı. Salgın bulutları dağıldığında, dünyaya salgından önceki sancıları ve yaklaşan küresel ısınma felaketini hatırlatmaya başlamıştı. Avrupa kıtasına ölüm mevsimlerini İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en tehlikeli çatışma biçiminde geri getiren "tüm savaşların anası" ile perişan olmayı beklemiyordu. Bir bardak daha doldurdu. ABD, Ukrayna'ya Patriot sistemi göndereceğini açıkladığında korkmuştu. Putin çıkıp, cephaneliğinde gönderilen Amerikan silahının yeteneklerine karşı bir ilacı olduğunu vurguladığında dehşete kapılmıştı. Kendi kendine büyük ülkelerin büyük milisler olduğunu söyledi. Bir Rus kadının oğlu savaşa gidip bir daha geri dönmediği için artık bayramları kutlamayacağını hatırladı. Ukraynalı bir kadının ciğerparesini evinin bahçesine gömdüğü için bayramları kutlamayacağını hatırladı. “Mesleğim acı verici” dedi. Bardaktaki kırmızı sıvıya baktı ve yaralayıcı görüntülerin akınına uğradı. Rengi Ukraynalıların, Filistinlilerin, Kürtlerin, Yemenlilerin, Libyalıların, Suriyelilerin ve Somalililerin kanına benziyordu. Yırtılan haritaların evlatlarını, kanlarını, milislerin masalarında ve başkalarının savaşlarında satmayı bırakmaya kim ikna edecek? Onları uluslararası hukuku ve sargılarını beklememeye kim ikna edecek? Dünya değişti. Ukrayna Duvarı, Berlin Duvarı'ndan daha tehlikeli. Dünya jandarmasız bir orman.
Son nefeslerini vermekte olan yılı düşününce canı yandı. Cenazeleri, mülteci kafilelerini, çaresizce kaçanlarla dolu batan “ölüm botlarını” gizlice saymıştı.
Ancak yaklaşan yıldan korkunç bir korku duyuyordu. Ya Putin savaşı bitirmenin tek yolunun bir Atlantik devletini provoke ederek savaşı genişletmek olduğu sonucuna varırsa? Ya Şi Cinping, uluslararası iştahlar sofrasının açık olduğu, Tayvan'a boyun eğdirme ve anavatana geri döndürme zamanının geldiği sonucuna varırsa? Peki ya Ukrayna savaşı genişler ve Çardan izin vermesini rica etme müzakerelerine katıldığı tahıl sevkiyatı durursa?
Anıları hücum etti. Başarılı okul günlerini, parti hayatına atıldığı, başbakanlık ofisinde ikamet ettiği dönemleri hatırladı. Ama ülkesinin adamı o değildi. Ülkesi bir başkasını seviyordu. Mültecilerin gözyaşını toplamayan, ateşkes için mücadele etmeyen, dünyanın acımasızlarıyla müzakere etmeyen bir adamı. Büyüleyici topla dans eden, ışıklar içinde yüzen, ödüller ve astronomik rakamlar içeren sözleşmeler kazanan adamı. İçinde bir kıskançlık baş gösterdi. Yarın bir gazeteci "Uluslararası Orman" Genel Sekreterinin Cristiano Ronaldo'nun ülkesinden gelen kibar, aciz bir adam olduğunu yazabilir.
Korkunç bir dünya. Dünya, bilimsel ve teknolojik fetihlerini, gezegenlere boyun eğdirmeyi sürdürdü, ancak silahlarını, oburluğunu ve vahşetini de muhafaza etti. Haritalar dehşet içinde, içeriden ve dışarıdan korkuyorlar. Zaman, milislerin ve İHA’ların zamanı. Bir umut mesajı yazmayı ne kadar isterdi. Bunu yapmayacaktı, çünkü saflığına güleceklerdi. Dünyaya kısa bir sesli mesaj vermekle yetinecekti: “Ben Antonio Guterres. Ölmekte olan yıl için özür dilerim ve yaklaşan yıl için de”. “Mesleğim acı verici” diye tekrarladı ve derin bir uykuya daldı.