Bugün Arapların muzdarip oldukları tüm parçalanmışlığa, bu uçsuz bucaksız dünyadaki milletler ve uluslar arasında uygarlık durumlarına dair karamsar bakış açısına, İran'ın ve diğerlerinin onları kemirmelerine ve işlerine burunlarını sokmalarına izin veren zayıflık durumuna rağmen, resim bir bütün olarak ve dikkatlice incelendiğinde, bu ulusun gerçekten büyük olduğunu kanıtlıyor. Eski günlerde büyük bir bilim ve medeniyet feneriydi ve halen de dört bir yanı ile dünyayı evlatlarının bilim ve medeniyet armağanlarıyla destekleyecek kadar büyük.
Bütün milletler ve halklar tarihlerinde ve yaşam evrelerinde aksiliklere, zayıf ve belki de güçsüz düştükleri anlara tanık olurlar. Gerçekten büyük Arap milletimizin durumu da bu bağlamın ve çizginin dışına çıkmıyor. Ama o, canlı ve dünyadaki tüm halklar ve medeniyetler için fener olan bir millet olarak kalmaya devam etti ve Allah'ın izniyle, gerçekten ve şüphesiz böyle olmaya devam edecek. Düşmanları ne kadar çabalarsa çabalasın direnecek, ilerleyecek ve bu büyük evrendeki öncü ve gerçek rolünü yeniden kazanacak.
Tüm ülkeleriyle birlikte artık bu büyük, aktif ve etkili küresel konuma gelen büyük ve heybetli Arap vatanı geçmişin tüm ihtişamını geri kazanacak ve hatta fiilen geri kazandı. Bütün ağırlıklarıyla Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük ülkeler ve Avrupa ülkeleri, bugün Araplara muktedir ve etkili bir ulus olarak davranmaya başladılar ve bu diğer tüm aktif yabancı ülkeler için de geçerli. Tüm bunlar yeryüzünün sanki dünyanın dört bir yanına uzanan tek bir ülke gibi, çıkarları iç içe geçmiş küçük bir köy haline gelmesine rağmen yaşanıyor.
Birkaç yıl ve on yıllar öncesine kadar, Arapların durumu şimdi olduğu gibi değildi ve başlıca batılı ve doğulu, güneyli ve kuzeyli ülkeler Arap dünyasını sömürgeleştirip kaynaklarını yağmalayarak Arap dünyasından parçalar koparıyorlardı. O, yani Arap milleti ise, ülkeler tarafından paylaşıldığı hastalıklı bir tarihi ana yakalanmıştı. Büyük Britanya bu sömürgecilikten bir pay almıştı ve tabii ki Fransa ve Almanya da. Rus yoldaşların bile bir payı olmuştu ve aynı şekilde bu büyük kıtalarda gizlenmiş küçük devletlerin de.
Kesinlikle böyle oldu ve iş öyle bir kerteye vardı ki, tüm yerkürenin nimetlerini barındıran Arap dünyasının her bir parçası, güçle silahlanmış açgözlü sömürgeciler tarafından yutuldu. Bu sömürgecilerin başında, doğuda Japonya'dan batıda daha sonra Amerika Birleşik Devletleri olan topraklara kadar dünyanın tamamına yayıldıktan sonra ancak büyük olan "dost" ülke Büyük Britanya geliyordu.
Bilinen ve aslında kesin olan husus, bu büyük Arap ulusunun, Osmanlı ve İran dönemlerinden önceki tarihsel dönemde ister Asya, ister Afrika, ister Avrupa ve dünyanın dört bir yanında olsun tüm dünyadaki en büyük güç olduğudur. Yine bilinmektedir ki Avrupa büyük tarihi süreçte, tüm dünyanın en önemli ülkesi ve tarihi bir yükselişe tanık olan büyük Arap İslam ülkesinin komşusu olmuştu. Burada kastedilen askeri güçle yükseliş değil, dünyaya verilen tarihi armağanlardır. O zamanlar Arap olarak nitelendirilen ve Batı’ya açılan kapı olan İspanya'da uygarlığın tanık olduğu ileri aşamada o tarihsel dönüşüme, dünyadaki hiçbir ülke tanık olmadı. İspanya buna sadece medeni Araplar kendisine girip ilim ve medeniyeti yaydıkları için tanık oldu. Demek ki medeni ilerleme silahlar ve fetihlerle sınırlı değil, esas olarak okullara ve üniversitelere, Mısırlı çocukların, Bağdatlı çocukların, tüm Arap ülkelerinin çocuklarının ve daha sonra Endülüslü çocukların ellerindeki defter ve kalemlere dayanıyor.
Burada tarihsel Arap uyanışından, dahası Arap uygarlık devriminden bahsediyoruz. Bu devrimin, geçmiş tarihî devirde yerkürenin dört bir yanına ulaşmış ilmî ve edebî eserler ve armağanlar vermekten vazgeçmediğini söylüyoruz. Burada, bizim yetişen nesillerimizin idrak etmesi gereken husus, bilimde, edebiyatta, çeviride ve sanatta geçmişteki bu büyük Arap başarılarının bugün de var oldukları ve küresel medeniyetin önemli bir parçası haline geldikleridir. En önemli Batı üniversitelerinde binlerce Arap mucidin bulunduğudur. Arap dilinin, çoğu ülkenin bilimsel enstitüsünde ana dil haline geldiğidir.
Dahası Arap ülkelerimiz, birçoğundaki umutsuz yaşam koşullarına rağmen, kesinlikle en önemli bilimsel enstitüler ve üniversiteler ile en önemli beyinler, bilim adamları, yazarlar ve düşünürlerle dolu. Bilhassa Allah kendilerine hak ettikleri uygarlık rolünü üstlenmelerini sağlayacak önemli imkânlar ve kaynaklar bahşettiği için bilim ve sanayide dünyanın önde gelen ülkelerini yakalamanın peşindeler.
Araplar dünyanın dört bir yanında tüm bu noktalara ulaştıklarında, şüphesiz bu, Arap ulusumuzun gerçekten birleşik ve ebedi bir mesaj sahibi, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm dünyanın üniversitelerinin, büyük ve muazzam Arap yeteneklerle işlenmiş olduğu anlamına geliyor. Bu ise yerkürenin tamamındaki medeniyet başarılarının birçoğunun, gerçek ve orijinal Arap katkıları içerdiğini teyit ediyor. Bu nedenle o ebedi mesaj sahibi bir millettir.
TT
Arap medeniyeti yolculuğu ve Arapların tarihi armağanları!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة