Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

25 kişiyi öldürmüş ama utanmıyormuş

Prens Harry’nin kraliyet hayatı, bu hayattan vazgeçişi, babasıyla sorunlu ilişkileri, eşine olan aşkı, Nazi üniformasıyla “partilemesi” , psikolojik sorunları ve magazinsel olmayı sevmesi popüler gündemi meşgul etse de birçoğumuzun umurunda değil.  Hatta Crown dizisini izlemeyenlerin sayısının, izleyenlerden fazla olduğunu düşünüyorum. Elbette bunlarla birlikte Prens Harry’nin üfürmelerinin yer aldığı, herhangi bir değeri olup olmadığı tartışmalı olan, yakında çıkacak kitabının da.
Zannediyorum, gereksiz bir figür olan Prens Harry ile Müslümanlar arasındaki tek ilişki, kendisinin ucuz kahramanlık örneği olarak sunduğu: Afganistan’da 25 kişiyi öldürdüm, pişman değilim. Şeklindeki sözleri…
Şahsın magazin ve popülerlik merakı ortadayken, henüz çıkmamış olan kitabı dikkat çeksin diye böyle bilinçli bir sızdırma yapılmış olabilir ya da bu açıklamanın gerçek olmadığı iddia edilebilir. Bu ihtimallerin gerçek olup olmadığına şimdilik vakıf değiliz. Ancak bu kadarı bile oldukça berbat.
11 Eylül’ü yaşamış, terörün ne denli acı bir şey olduğunu tecrübe etmiş insanlar, Prens Harry’yi bir “kahraman” olarak görüyor mu emin değilim. Ancak terörü sadece Batı’da değil dünyanın herhangi bir yerinde, daha özelinde Afganistan ve Irak’ta tecrübe eden insanlar için, suçlu olup olmadığını bilmediği insanları öldürmekten dolayı utanç duymayan birinin bunu “göğsünü gererek” açıklaması gerçekten kahramanlık değil ancak teröristliktir.
Bir Müslüman olarak, ne El-Kaide’nin ne Taliban’ın yaptıklarını, politikalarını, “savaş tekniklerini” tasvip etmiyorum. Tasvip etmiyorken buna İslam’ın emirlerinden yola çıkarak karşı çıkıyorum. Batı’nın Müslümanların tümüne yapıştırdığı terörist damgasına kanıp, bundan gocunduğum için değil. Savaş hukuku ve savaş ahlakından bihaber biçimde, herhangi bir bölgeyi, uluslararası hukuka uygun olup olmadığı halen tartışmalı olan bir şekilde işgal edip, kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeksizin sivilleri, düğün konvoylarını hedef alabilenlerin de “savaş açtıkları” El-Kaide’den ya da Taliban’dan bir farkları olmadığını düşünüyorum.
Prens Harry’nin Afganistan’da işlediği savaş suçu mudur? Savaş suçu kavramı insani nedenlerle oluşturulmuş ancak politik amaçla kullanılan bir kavram olması hasebiyle bu cevabı belli soruya cevap vermeyeceğim. “Bir hayat kurtarmak için bir hayat al” cümlesini kurabilen birinin, El-Kaide ve Taliban arasındaki farkı dahi bilmeyen, savaş ahlakı, haklı savaş, savunma gibi kavramların ne anlama geldiğini bildiğinden ya da bu kavramlara göre hakaret ettiğinden şüphem var.
Kraliyet ailesi ile ilgili ilk anlatı kraliyet terbiyesi gördükleriyle alakalıdır. Akabinde prenslerin, prenseslerin, düklerin, düşeslerin aldıkları iyi eğitimlerinden bahsedilir. Nihayetinde ağzında gümüş kaşıkla doğan bir zümreden bahsediyoruz. Bu gümüş kaşıklıgillerle ilgili olarak hikayenin son satırında, kraliyet içi çalkantıların kendilerini aşırı üzdüğünden bahsedilir. Yani önce “imrendirilen” sonra da kendileriyle “empati” kurulması sağlanan bir imtiyazlılar sınıfı oldukları geri kalanlara öğretilir. Şimdi bu imtiyazlılar içinden biri çıkıyor ve işgal ettiği ülkede öldürdüğü insanlarla ilgili rezilce ifadeler kullanmaktan çekinmiyor. Tabi ileri teknoloji ürünü helikopterlerle ve çok fazla korunarak savaştığı gözden kaçıyor, dolayısıyla buradan kahramanlık değil ancak eziklik çıkıyor.
Başta da belirttiğim gibi halen Prens Harry’nin mevcut saçmalıklarının ya da saçmalayacaklarının birçoğumuzun umurunda olmadığını düşünüyorum. Beni düşündüren, bu vahşice, küstahça ve rezilce yapılmış açıklamalardan sonra terör örgütlerinin bu açıklamaları propaganda amacı ile kullanma ihtimalleri. Terörü bitirmek isteyen Müslümanlar da var Batılılar da var ancak Batılı olsun, Müslüman olsun şiddet temelli bir ilişki tercih edenler de maalesef var. Şimdi, Prens Harry’nin şiddet içerikli bilgisayar oyunu oyarken aldığına benzer bir keyif alarak, ısıtmalı deri koltuğunda oturup rahatsız edici bir şekilde sırıtırken, öldürdüğü insanları neredeyse satır satır sayarken, onun bu küstahlığını gören yetim Afganlar, dul Afganlar, bugün Taliban’ın insafına bırakılan Afgan kadınlar, “yanlışlıkla” öldürülen çocuklarının arkasından yas tutan anneler ne hissediyordur acaba? 11 Eylül’ün acısını yaşamış ve Afganistan işgalini meşru görecek kadar öfkeli olabilen insanlardan bir farkları var mıdır? Öfkeleri onlarınki kadar haklı bir öfke midir? Abisinden dayak yediği için kraliyet içinde kazan kaldıran Harry efendiden, annesini yıllarca acı içinde gördüğü için olumsuz etkilenen Harry efendiden daha öfkeli olduklarına eminim ayrıca Harry gibi gibi onlarca terapistten yardım almadıklarına eminim. O halde; e hani terörü bitirecektiniz, hani bir hayat kurtarmak için bir can alıyordunuz, kurtulan hayat mı var, bu teröre en ciddi şekilde verilen moral desteklerden biri değil de nedir?
Unutmadan, Taliban Prens’e mesaj gönderdi; “Gel, Afganistan’da bekliyoruz.” diyor. Taliban ve Harry efendi, dışarı çıkıp kendi aralarında meseleyi çözecek olsa, daha önceki bahislerde geçtiği gibi kimselerin umurunda olmayacaklar ama bunların kavgası, bu kavgayla hiç alakası olmayanları/sivilleri hedef aldığı için endişeleniyoruz. Çünkü Afganistan’daki savaşın sonuçlarına baktığımızda şunu görüyoruz: Savaşta en fazla kayıp veren kesim siviller oldu, 48 bine yakın sivil hayatını kaybetti. Hala “25 kişi öldürdüm, onları insan olarak görmüyorum, bundan utanmıyorum” diyebilmeyi normal ve haklı kabul edebiliyorsanız, Harry son kitabını size imzalı gönderebilir.