Hasan Ebu Talib
TT

Silahlar… Ukrayna’ya bedava destek yok

Ukrayna’nın doğusundaki Rus ordusuna karşı Kiev yönetimine, ABD ve Avrupa tarafından yapılan silah tedariki tam bir yıldır devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı’nın Ocak ayının 6’sında yaptığı açıklama, Ukrayna’ya hemen sunulmak üzere ABD Savunma Bakanlığı hazinesinden 2.85 milyar dolar tutarında yapılan yeni askeri yardımlar ile Ukrayna için uzun vadeli bir askeri güç inşa etmek ve modernizasyonunu desteklemek için 225 milyon dolarlık dış askeri finansmanı açığa çıkarıyor. Bu yeni yardımlara ayrıca, Avrupalı ortak ve müttefiklerin Ukrayna’ya askeri teçhizat yardımı sağlamak için ayırdığı 682 milyon dolarlık dış askeri fon da dahil. Böylece ABD Dışişleri’nin açıklamasına göre Başkan Biden yönetimi devraldığından bu yana ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımı toplamda emsalsiz şekilde 24.9 milyar doları buluyor. Çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen yaklaşık 12 milyar dolarlık askeri yardım da cabası.
İlan edilen hedef, Ukrayna’daki askeri operasyonun başlamasından önceki itibarına sahip olmayan ve insansız hava aracı, uzaydan takip, siber ve asimetrik savaşlardan bihaber eski zamanlardan kalma askeri yöntemleri takip ettiği sürece büyük askeri görevleri yerine getirmede sınırları olduğu ortaya çıkan Rus savaş makinesine karşı koymak. Bununla beraber bu özel değerlendirme biraz temkin gerektirmektedir. Şöyle ki Rus askeri operasyonları, yalnızca 180 bin Rus askerinin omzunda başladı ki amaç, Ukrayna gibi geniş bir ülkeyi işgal etmekse bu, olması gerekenden çok çok az. Bu temkin, bir şeyin onu değerlendirmek isteyenlerin temennilerine göre değil, yaşananların gerçekliğine göre değerlendirilmesi ilkesiyle bağlantılıdır. Bunun delili de Rus ordusunun Ukrayna’daki operasyonlarında tüm insani imkânlarını, teçhizatını ve silahlarını kullanmadığıdır; bu, daha sonra olabileceklerin analizinde önemli biri konudur.
Önümüzdeki günlerde Ukrayna topraklarında neler olabileceğini belirlemede önemli ve bir ölçüde belirleyici bir etken olarak ABD ve Batı’nın silah yardımına dönelim. Bu konuda zihinde beliren birçok soru var ki bunların belki de en önemlisi ABD ve Batı’nın tedarik ettiği tüm bu modern askeri yardımların nereye gittiği, sahada bazı geriliklere rağmen hâlâ karada ve havada üstün konumda olan Rus ordusunu gerçekten ezici bir yenilgiye uğratıp uğratmayacağı ve Batı’nın Ukrayna üzerinden elde etmeye çabaladığı bu zaferin sınırlarının ne olduğudur.
Bu sorular, savaşın patlak verdiği ilk günden beri gündemde. Bunlara ilişkin çelişkili cevaplar ve analizler de söz konusu. İlgili sorgulamalar askeri taktikler ve nükleer tehditlerin yanı sıra bir yandan Ukrayna’daki savaşın akıbetini öbür yandan Avrupa’daki güvenlik sistemini diğer yandan da NATO’da beklenen değişimleri belirlemede önemli bir unsur haline gelmiş olan, tüm türleri ve görevleriyle insansız hava araçları başta olmak üzere bazıları daha önce görülmemiş bir etkinlik gösteren yeni silah türlerine kadar geniş bir yelpazede seyrediyor. O kadar ki İsrail ordusu adına faaliyet yürüten İsrailli araştırma merkezleri, İran’ın Şahid 131 ve 136 model kamikaze İHA’larının oynadığı rolü de hesaba katar oldu. En tehlikeli saldırgan model de genelde Batı, özeldeyse ABD istihbaratıyla bilgi alışverişi, gözlem ve analiz gerektiren ‘Muhacir’dir.
En muğlak yönlerden biri, Ukrayna’daki savaş meydanına gönderilen tüm bu Batılı silahların nereye gittiğini belirlemedeki zorluğa ilişkindir. Şurası kesin ki bunların bir kısmı Rus askeri ve mevzi hedeflerine karşı kullanılıyor ve gerçekten de etkisini gösteriyor; bir kısmının nerede olduğuysa meçhul. Bu diğer kısım ya Rus ordusu tarafından başka yerde kullanıldı ancak Ukrayna halkının moralini bozmamak adına duyurulmadı ya da dünyanın sınırlarını aşıp sıcak bölgelere kaçırıldı. Bunun ne kadar isabetli olduğu, ne kadar ve nereye kaçırıldığı, kimlerin satıp kimlerin satın aldığı er ya da geç illa ki bir gün ortaya çıkacak.
Pek çok ABD ve Rus raporu, bazı modern Batılı silahların, resmi olarak kararlaştırılan hedefinin dışına sızdırıldığı konusunu ele aldı. Bunlardan en önemlisi, geçtiğimiz Ağustos ayında Amerikan CBS kanalı tarafından yayımlanan uzun bir saha raporudur. Rapora göre Batı’nın Ukrayna ordusuna gönderdiği silahların sadece yüzde 30’u işin sonunda ‘belirlenen hedefine’ ulaştı. Nitekim görüntülü raporda adı geçen askerlerden birinin ifadesine göre ‘tüm bu malzemeler Polonya-Ukrayna sınırı üzerinden Ukrayna tarafına teslim ediliyor, sonra ne oluyorsa oluyor’. Bunların yaklaşık yüzde 30’u nihai hedefine, yani savaş sahasına ulaşıyor, geri kalanıysa sır perdesinin ardında. Öte yanda Ukrayna ordusuna destek olarak büyük ABD-Avrupa silahlandırmasını savunanlar mevcut ve bu savunma, stratejik ve operasyonel değerlendirmelere kadar uzanıyor.
ABD’nin Ukrayna’yı silahlandırmasına ilişkin savunmaların en önemlilerinden biri, Hudson Enstitüsü’nde milli güvenlik ve dış politika analisti olan Luke Coffey’nin Foreign Affairs’te yayınlanan makalesiydi. Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlar karşısında ABD Kongresi’nde yükselen Cumhuriyetçi itirazların birçoğunu çürüten Coffey’nin savunması, stratejik değerlendirmeler de içeriyor. Sözgelimi zayıf bir Rusya, daha zayıf bir Çin demek, Eylül 2022’ye kadar 65 milyar doları aşan yardımlar da Ukrayna’da galip gelmesi durumunda daha sonra Rusya’ya karşı gerekebilecek meblağın çok çok altında.
Coffey’nin savunması ayrıca, Ukrayna tarafından sunulan silahların denetlenmesi meselesini de ele alıyor. Nitekim Ukrayna’ya yardım edilmesini onayan yasalar; ABD Kongresi, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve Hazine Bakanlığı’na raporlamak için 16 ayrı şartta da görüldüğü üzere şeffaflığa ilişkin uzun maddeler içeriyor. Keza denetimi artırmak adına Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’ndaki genel müfettişlere de 14 milyon dolarlık bir fon ayrıldı. Bu detaylı savunmada ilgi çeken nokta, tüm bu paraların, Ukrayna hakkında bilinen yüksek yolsuzluk düzeyine dair değerlendirmeler dolayısıyla Ukrayna hükümetine gitmediği iddiasıdır. Zaten ABD askeri stoklarının yenilenmesi, Ukrayna dışında Doğu Avrupa’daki kalkan uygulamaları ve enerjiye ilişkin meseleler vb. kalemler için de milyar dolarlar tahsis edildi. Kesin olan şu ki ‘askeri desteğe tahsis edilen paralar Ukrayna hükümetinin banka hesaplarına aktarılmıyor’ ve ‘Ukrayna’ya askeri destek için ayrılan milyar dolarlar ABD’yi asla terk etmiyor.’
Bu kesinlik ABD’nin diğerlerine yardımlarını nasıl sunduğunu, hepsi olmasa da çoğunun ABD’nin kendisine döndüğünü açıkça ortaya koyuyor. Bu, görülmemiş yardımların arkasındaki, yalnızca Rusya’yı bitirmek ve olası herhangi bir müzakereyi ertelemek değil, silahları sahada denemek, eski silah stoklarından kurtulup yenilerini üretmek gibi gerçek niyetin ne olduğu konusunda derin bir sorgulama uyandırıyor.
Ne derler: Hiçbir şey bedava değil.