Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Son kaleyi korumak

Uzun bir zamandan beri inkârcı-kapitalist akıl, aileyi zayıflatmak ve onu yok etmek adına planlı ve programlı faaliyetler yürütmektedir. Çünkü aile kurumu sağlam olduğu müddetçe toplumu ifsad etmek ve onu istenilen noktaya getirmek pek mümkün görünmemektedir. Bunu bilen ve gören inkârcı-kapitalist akıl sahipleri, harekete geçerek aile mefhumunu yok etmeye karar vermişlerdir.
Aile bağları genel itibariyle güçlü olduğu için öncelikle bu bağları zayıflatmaya yönelik adımlar atıldı. Büyük aile anlayışı yerine çekirdek aile anlayışının yaygınlaştırılmasına karar verildi. Çünkü parçalara ayırmak hem yok etmek için daha kolaylık sağlarken hem de kapitalizmin pazar alanını daha da genişletmektedir. Dede-nine anne-baba ve çocukların birlikte yaşadığı bir aileye bir ev yeterken bunları üçe ayırdığınızda en az üç ev gerekir. Ayrıca evde kullanılan diğer tüm eşyaları en az üçle çarpmalısınız. Bu ayırma işlemi sadece maddi eşya sektör sahiplerinin değil aileye yönelik hizmet sektörünün de iştahını kabartmaktadır. Büyüklerin deneyiminden ve tecrübelerinden yoksun olan gençler karşılaştıkları yeni durumlarla ilgili rehberlik için psikologlara, yaşam koçlarına, (bu her ne ise ?) çocukların bakımı için bakıcılara ve kreşlere mahkûm edildiler.
Öncelikli olarak bütün bunların bir ihtiyaç ve modern yaşamın bir gereği olduğuna inandırılmaları gerekiyordu. Bütün çeşitleriyle medya, sinema, tiyatro bu konuda fedakârca çalıştı! Aile büyüklerini evden uzaklaştırmak ve onlarla birlikte bir hayatın imkânsızlığını göstermek için gelin ile kaynana, elti ile elti, baba ile oğul ve kardeş ile kardeş arasındaki anlaşmazlık sahneleri bolca ekranlara taşındı. Aile bireyleri birbirinin düşmanı ilan edildi. Evin erkeği annesi ve eşi arasında hep bir seçime mahkûmmuş gibi gösterildi. Tabii ki bu seçimde kazananın kim olduğunu sormaya gerek yok! Tabi bu arada mimarlarımız ve mühendislerimiz evleri sadece küçük bir ailenin yaşam alanına dönüştürmekte gecikmediler. Evdeki oda sayısı ve evin metre karesinin fazla olması bunu değiştirmeyecek şekilde planlandı. 4+1, 5+1 hatta 7+1’lerimiz bile bu gerçeği değiştirmeye yetmedi. Mekânlarımızın büyümesi kalbimizin de aynı oranda genişlemesini sağlamadı. 
Aslında aile üzerinde oynanan bu oyundaki büyük amaç insanlığı atomize etmektir. Çekirdek aile bunun araçlarından biriydi sadece. Toplumun en küçük yapı taşı ailedir. Maddenin en küçük yapı taşının atom olması gibi. Ailenin çekirdeğini erkek ve kadın oluştururken atomun çekirdeğini de proton ve nötron oluşturur. Teknik anlamda ifade edecek olursak; atom, bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük yapı taşıdır. Atom, temel olarak bir çekirdek ve onun etrafında bulunan elektron bulutundan oluşur. Atom çekirdeği, elektrondan kütlece büyük iki temel parçacıktan; proton ve nötrondan oluşmaktadır. Aile de tıpkı atom gibi çekirdekten (anne-baba) ve onun etrafında bulunan elektronlardan (dede-nine, çocuklar ve amca-hala) oluşmaktadır.
Atom parçacıklarının nükleer reaksiyon (fisyon-ayrışma) yoluyla parçalanması sonucunda devasa bir enerjinin kontrolsüz olarak açığa çıkması sağlanmaktadır.[1] Bu enerji kontrol edilemediği veya bilerek kontrolsüz bir şekilde bomba olarak açığa çıkarıldığında ne tür bir felakete neden olabileceği -Nagasaki’de olduğu gibi- herkes tarafından bilinmektedir. İnkârcı-kapitalist akıl, sosyal anlamda çekirdek aileyi de parçalayarak ve onu patlama sınırına getirerek aile mefhumunu bütünüyle yok etme gayretini hızlandırmıştır. Bu ise toplumsal bir felaket olarak bütün insanlığı tehdit etmektedir. Bu nedenle erkek kadın cinsiyet farklılığını yok ederek aileyi de yok etmeye yöneldiler. Aileye gerek yok. Fıtri cinsel ihtiyaçları karşılamak için karşı cinse bile gerek yok. Hem cinslerle bunu pekâlâ yapabilirsin! “Bu senin kişisel tercihin ve en doğal hakkındır.” safsatası ile bunu meşrulaştırmaya var güçleri ile çalışmaktadırlar.
İnsanları erkek, kadın, aile gibi onları birbirlerine bağlayan kavramlardan uzaklaştırarak sadece tüketen ve inkârcı-kapitalist aklın iştahını kabartan birer “X” olarak hayatlarını sürdürmelerini istemektedirler. Yarın inkârcı-kapitalist akıl sahiplerinin, yalnızca X olarak gördükleri insanlar için, “X”lerden hangisinin hayatta kalmaya değer, hangisinin yok edilebilir olduğuna karar verdiklerini gördüğümüzde şaşırmayalım. Zira üçüncü dünya diye niteledikleri ülkelerin insanlarına yapılan muameleler bunun ayak sesleridir.
Aileye ve onu var eden değerlere yönelik yapılanları görüp düşündükten sonra Allah Teâlâ’nın neden; “Ey iman edenler! Hem kendinizi, hem de ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun!..”[2] tavsiyesinde bulunduğu herhalde daha iyi anlaşılacaktır.    
[1] http://nukleerakademi.org/atomun-tarihcesi/ (Erişim Tarihi: 01.01.2023)
[2] et-Tahrim 66/6