Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Kalkınmayı engelleyen kültür

Najm Us-Saqib Khan, gelişmekte olan ülke ekonomileri alanında tanınmış bir isimdir. Kendisi, akademi ve iş sektöründe yaygın olan klasik kalkınma teorisinden farklı bir yaklaşım seçen küçük bir araştırmacı grubuna dahil.
Bu akım, başarı için gerekli ön koşullar olarak sınıflandırılan faktörlerin mevcudiyetine rağmen Üçüncü Dünya'daki gelişmeyi engelleyen faktörleri anlamaya odaklanıyor. Bu akım içindeki diğer isimler arasında, örneğin, Nobel Ödülü kazanan Hint filozof ve ekonomist Amartya Sen'i ve son yıllarda en etkili ekonomi yazarlarından biri haline gelen Perulu düşünür Hernando de Soto'yu tanıyoruz.
Üç bilim insanı, klasik kalkınma teorisinin odaklandığı maddi kaynakların hemen hemen her ülkede mevcut olduğu temel bir iddiayı paylaşıyor. Ama önemli olan değişken, bu kaynakları tanımlamak, sonra doğru yere yerleştirmek ve ayrıca -elbette- kalkınmanın aracını ve hedefini oluşturan insanlarla arasındaki ilişkiyi doğru kurmaktır. Bu değişkenin ister kalkınmayı teşvik eden ister engelleyen bir kültür olsun, toplumda hakim olan genel kültürle ilgili olduğunu düşünüyorlar.
Hernando De Soto, ünlü kitabı The Mystery of Capital: Why Capitalism Triumphs in the West and Fails Everywhere Else’da (Sermayenin Sırrı-Kapitalizm Batıda Zaferler Kazanırken Diğer Yerlerde Neden Başarısız?) gelişmekte olan ülkelerde kapitalist modelin başarısızlığını açıklayan ana nedenlerden bahsetti. Vizyonunun maddi dayanaklarını göstermek ve ana sonucunu kanıtlamak için Filipinler ve Peru da dahil olmak üzere beş ülkedeki şahıs şirketinin durumunu gözden geçirdi. Bu ve benzeri ülkelerdeki nüfusun büyük bir kısmının gayrimenkulleri var, ancak yasal olarak sahiplenmiyorlar. Bu nedenle, uzun vadeli yatırım yapmak güvenli değildir ve - çoğu durumda - miras alamazlar. Bunun sonucu olarak çocukları onlarla çalışmaz ve bu özelliği geliştirmeye çalışmaz.
De Soto, incelediği ülkelerde devletin kendisini kamu servetinin dağıtıcısı ve bu serveti ihya etmeyi denetleyen taraf olarak değil, özel bir mülk sahibi olarak gördüğüne dikkat çekti. Dolayısıyla, yasal olarak kanıtlanmayan bireysel mülkiyetler, uzun vadeli yatırım için bir temel oluşturmaz. Ayrıca bankalar da -De Soto'nun ifadesine göre- ölü sermaye olduğu için bunu yatırım için gerekli finansmanın garantisi olarak kabul etmiyor. Ölü sermaye, ekonomik bir kalkınmaya katkıda bulunmaz. Likit para bulunursa, tarıma, sanayiye veya el sanatlarına değil, hızlı kâr kanallarına gidecektir.
Najm Saqib Khan, De Soto'nun kitabının gözden geçirilmesi bağlamında, paranın önemsiz olmadığını, kültür onun mutlak alternatifi olamayacağını, bu hikâyenin bir yönü olduğunu söylüyor. Diğer yönünde ise paranın geri kalmışlık ve yoksulluk sorununa mutlak ve kesin bir çözüm olmadığına dikkat çekiyor. Khan’a göre maddi kaynakları, onları kullanan insanla ilişkilendirmeye ihtiyaç vardır. Bu bağlantı kültüreldir. Bireyleri temel ve güvenilir üretici güç olarak gören toplumlar, servet yaratmanın bir kaynağı olarak toprak mülkiyetini kolaylaştırma eğiliminde olacaktır.
Ardından, bizden önceki toplumların yaşadığı başarısız deneyimleri tekrarlamaya çalışmanın ya da bu deneyimlerin verdiği açık derslerini görmezden gelmenin yanlış olduğu sonucuna varıyor. Değişime direnmenin başarılı olacağı ya da bunun bize herhangi bir fayda sağlayacağını düşünmenin bir yanılsaması olduğunu düşünüyor. Khan’a göre tüm hastalıkları iyileştiren basit bir ilaç bulma yanılsamasına ek olarak kurban rolünü oynamaktan ve güçlülerin oyunlarını aramakla meşgul olmaktan da hiçbir zaman fayda görmeyeceğiz. Doğru olan, elimizdekilerle başlamak ve başarısız deneyimleri tekrarlamaktan kaçınmaktır. Dahası, mutlak bahis, geleceğe güvenen üretken ve iyimser bir kişi oluşturmak olmalıdır.