Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Riyad Sezonu ve Nasrallah!

Hasan Nasrallah, takipçilerini ve Lübnanlıları Suudi Arabistan'a karşı kışkırtmaya çalıştığı bir televizyon konuşması gerçekleştirdi. Konuşmada, Riyad'ın Suudi Arabistan Futbol Ligi'ne ya da Cristiano Ronaldo'yu Al Nassr Kulübü'ne transfer etmek için harcadığı kadar bile olsa Lübnan'ı içinde bulunduğu krizden çıkarmak için bir miktar para ödeyebileceğini söyledi.
Nasrallah'ın sözleri, çevresindeki değişimi kavrayamadığını ve bölgenin, özellikle de Suudi Arabistan'ın hala müzakere aşamasında olduğuna inandığını gösteriyor.
Lübnanlılar dahil herkes bölgesel değişimi hissetmeye başlıyor ve bunu İran halkı ve bölge halkları gibi kendi gözleriyle görüyorlar.
Nasrallah ve onun gibilerin anlamadığı şey, evet, futbolun daha önemli olduğudur. Çünkü bu, ekonomik, siyasi ve sosyal olarak bireyin ve tüm ülkenin çıkarına çalışan bütünsel bir sistemin olduğu anlamına gelir. Bu bir yaşam, çalışma, yatırım ve refah sistemidir, Nasrallah ve İran rejim yandaşlarının yaptığı gibi geri kalmış bir sistem değil.
Örneğin futbol, ​​Irak'ta düzenlenen Arap Körfez Kupası aracılığıyla genç nesillere Iraklıların Körfez ile olan kardeşlik ilişkilerine hasret kaldıklarını hatırlattı ve tanıttı.
Iraklıların cömert ve misafirperver insanlar olduğunu ve Basra'dan kamuoyuna yansıyan görüntüleri takip eden herkesin ancak Irak'a ve Iraklılara olan sevgisini ifade edeceğini gösterdi.
Özellikle Basra'da Iraklılardan gördüklerimiz, İran medyasının, milislerin ve mezhepçi krizin tüm savunucularının yirmi yıllık radikalizm yanlısı söylemlerine rağmen Arap dünyasında kalplere ve zihinlere dokundu.
Aslında Nasrallah'ın konuşması Lübnanlılara ve diğerlerine doğru yolda olduğumuzu hatırlatıyor. Ve bunu dosttan önce düşman görüyor. Çünkü Suudi Arabistan içeride reform yapmak için çalışarak zihinleri ve kalpleri kazandı.
Suudi Arabistan, çalışma, azim, sosyal ve ekonomik reformlar ve dikkate değer siyasi akılcılık yoluyla dünyanın ilgi odağı haline gelmeyi başardı. Tüm bu başarı tek bir sektörden değil, temelinde ve özünde ülkesini kalkındırmak için çalışmak, yurtdışı ile gereksiz meşgul olmamak olan entegre bir sistemden geliyor.
Bu nedenle örneğin Al Hilal ve Al Nassr'ın yıldızları ile Paris Saint-Germain (PSG) takımının maçının oynanacağı gün tüm dünya gençlerinin gözü Riyad'daydı. Bu, futbol aracılığıyla olmuştu, siyasi haberler aracılığıyla vs. değil. Bu başarı, Suudi Arabistan yöneticilerinin ülkeyi geliştirmeye olan ilgisinin sonucudur.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın Davos Dünya Ekonomik Forumu'nda söylediği gibi: “Suudi Arabistan’da yaptıklarımızı ve diğer ülkelerin bölgede yaptıklarını çok güçlü bir şekilde hissediyoruz. Özellikle Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin ekonomik zorluklarla yüzleşerek ve kalkınmaya odaklanarak ülkelerine yatırım yapması, İran ve bölgedeki diğer ülkeler için ortak refaha yönelik geleneksel çatışmaların üstesinden gelmenin güçlü bir göstergesidir.”
Suudi Arabistan'ın bu akılcı ve tamamen doğru beyanından hareketle, işte Hasan Nasrallah'a tavsiyeler:
İlk olarak, Riyad Sezonu’nun ve Suudi Arabistan Futbol Ligi'nin keyfini çıkarmaya devam edin.
İkincisi, tek bir dolar ödemeden veya yüz milyon dolar dilenmeden Lübnan'a yardım edebilirsiniz.
Nasrallah'ın ve dolayısıyla Hizbullah'ın yapması gereken tek şey Hizbullah’ın veya İran'ın değil Lübnan'ın çıkarına olan Cumhurbaşkanı seçimi konusunu geçmek ve Başbakan seçim sürecini kolaylaştırmak. O zaman istikrarın Lübnan'a nasıl para getirdiğini ve ondan önce de devletin prestijinin yeniden nasıl kazanıldığını göreceksiniz!