En üst düzey siyasi liderlerden biri olan Eski Sudan Başbakanı Dr. Muhammed Ahmed Mahcub, şair, düşünür, diplomat yönüyle dikkat çeken bir siyasetçiydi. 1973 yılında Dar en-Nehar Yayınları’ndan çıkan üçüncü kez basılan ‘Demokratiyye Fî’l Mizan’ (Dengeli Demokrasi) kitabı yayımlandı.
Rahmetlinin bir diğer özelliği de en tehlikeli zamanlardaki tutumuydu. Sudan ne zaman siyasi bir kargaşa içinde değildi ki? Zaman zaman siyasetçiler kendi aralarında, zaman zaman siyasetçilerle ordu mensupları kimi zaman da partiler çatışır. Muhammed Ahmed Mahcub partilerin ve çatışmaların üzerindeydi ve özellikle ülkenin yıkımının en büyük nedeni olarak suçladığı orduya karşıydı.
Ancak anlaşmazlık belasından muzdarip olan Sudanlılar aynı zamanda fevkalade bir uzlaşma yeteneğine de sahipler. Mahcub'un öncülük ettiği modelden bahsedelim. 1965 yılında Kraliçe II. Elizabeth Sudan'ı ziyaret etmeye karar verdi. Ancak İngiliz Büyükelçisi, istikrarsızlık koşullarından dolayı ziyaretin ertelenmesini tavsiye etti. Mahcub, Londra'ya giderek ziyaretin gerçekleşmesi konusunda ısrar etti. Ziyaretin sorumluluğunu üstlendiğini söyledi. Kraliçe ve kocası Prens Philip’e, yüzde 100 güvence verdi. Ziyaret en iyi şekilde gerçekleşti ve hatta Hartum hükümetinin Komünist Bakanı Ahmed Süleyman resmi bir tören sırasında Kraliçe ile tokalaşırken ona “Majestelerine sadık Komünist Partisini temsil ediyorum” dedi. Kraliçe, belki de hayatında ilk kez yüksek sesle gülmekten kendini alamadı.
Siyasiler arasındaki ateşkes ne kadar sürdü? Kraliyet uçağı pistten kalkar kalkmaz çatışmalar yeniden başladı: “Enformasyon Bakanı, Profesyoneller Cephesi temsilcisi Halefullah Babiker, Birleşik Cephe'yi devrim karşıtı olarak nitelendiren bir radyo saldırısı başlattı. Cephe, istifasını isteyen bir bildiriyle yanıt verdi. Kısa süre sonra tüm hükümet istifa etti ve ülke krize girdi. Kesin olan bir şey vardı: Hartum siyasetçileri arasında yeni bir ateşkes sağlamak için Kraliçe Elizabeth'i tekrar davet etmek imkansızdı.
Mahcub, bunları bir tarihçinin aklı ve şairin kalbiyle yazar ve anlatıyor. Onun tek kaygısı yükselen Sudan değil, bağımsızlıktan sonra oluşum mücadelesine saplanan Afrika kıtasıydı. İsmail el-Ezheri ve el-Sadık el-Mehdi ile birlikte siyasi eylemi bir koalisyon aşamasına taşımaya çalıştı. Ancak bu üç bilge adam, askerlerin gücü ele geçirilmesiyle karşı karşıya kaldı. Üçü demokrasinin, özgürlüğün ve ulusal duruşun sembolleriydi. Demagoglara karşı savaşlarını kaybettiler.
TT
Saygınlığı hatrına
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة