Cuma Bukleyb
TT

İngiltere: Bahis oyunu

Uzman İngiliz bahis şirketleri, dünyanın çeşitli başkentlerindeki muadilleri gibi, nerede olursa olsun paranın kokusunu alan burunlara sahip olmalarıyla ve nadiren hedefi şaşırmakla karakterize edilirler. Sadece bu nedenle gelip geçen her şeye ağırlıklarını koyarlar. Spor müsabakaları kadar önemli siyasi olaylar da ilgi alanları arasında yer alır ve parlamento seçimi dönemleri bu siyasi olayların başında gelirler.
Kamuoyunun seçimlerdeki eğilimlerini bilmek için yapılan tahminler nasıl önemliyse ve uzman kurumlar, itibarları için kaygı duyarak doğruluğa yakın tahminler yapmak için nasıl gayretle çabalarlarsa, bahis şirketlerinin seçim dönemlerinde ortaya koyduğu bahisler de en az o kadar önemli. Bu şirketleri herhangi bir potansiyel kaybı önlemek için altıncı hisle hareket etmeye iten şey, kaybetme korkusudur ve bu amaçla, kamuoyu yoklamalarını takip etmeye odaklanırlar, aynı zamanda, seçimle ilgili istişarelerini ve okumalarını sunmak için uzmanlar, yorumcular ve analistleri işe alırlar.
Medya, bu şirketlerin ofislerinde neler olup bittiğine çok fazla ışık tutuyor ve bir şirket ile diğeri arasında hangi yeni fikir ayrılıklarının ortaya çıktığını ve nedenlerini öğrenmek için bunları ilk elden çok dikkatli bir şekilde takip ediyor.
Başta parlamentodaki milletvekilleri olmak üzere Muhafazakar Parti'nin teknesindeki yolcuların sakin kalmaları, Başbakan Rishi Sunak'ın dümeni elinde tutmasına ve söz verdiği gibi geminin güvenli limana ulaşmasını garanti edecek şekilde rotaya odaklanmasına izin vermeleri halinde, İngiltere'de parlamento seçimleri önümüzdeki yılın sonunda yapılacak.
Mevcut göstergeler, Muhafazakar milletvekillerinin, seçimleri ve pozisyonlarını kaybetmeye yönelik açıklanmış korkularına rağmen, mantığın ağır bastığını, geminin içindekilerle erkenden batmasına neden olmamak için geçici olarak sakin kalmaya karar verdiklerini gösteriyor. Bilinen ve bir emare haline gelen liderlerine karşı isyan eğilimlerini dizginlemek zorunda kaldıklarına işaret ediyor.
Son birkaç ayda, özellikle de Sayın Sunak'ın parti ve hükümet başkanlığına seçilmesinden bu yana ortaya çıkan gerçek, iki önemli hususu açığa çıkardı. Birincisi, Sayın Sunak’ın bariz muhasebe becerilerine rağmen, Muhafazakar Parti kadar iyi bilinen bir geçmişe sahip ve köklü bir parti ve liderliğini kontrol etmek için, vasıflı banka muhasebecilerine gereksinim yok. Aksine deniz ve havanın dalgalanmalarını deneyimlemiş, rüzgarların yönünü tahmin etme yeteneğine sahip kaptanlar gibi politik olarak tecrübeli liderlere ihtiyaç var. İkincisi, ekonomik olarak zor bir dönemde, alevleri dünyanın kıtalarına uzanan ve küresel olarak tutuşmuş bir tarihi kavşakta devlet kurumlarını yönetme meselesi, devlet kurumlarının krizin ve etkilerinin ağırlığı altında çökmemesini bir dereceye kadar garanti edecek olağanüstü yetenekler gerektiriyor. Sayın Sunak çok çalışmasına rağmen, bu tür deneyimlere sahip değil ve bu da, parti içindeki çeşitli blokların tutsağı olmasına neden oluyor ve onu parlamento seçimlerinden önce bile devrilme tehdidi altında tutuyor.
Buna en az birincisi kadar tehlikeli ve tehdit edici bir başka faktör daha ekleniyor; İşçi Partisi'nin Muhafazakarları 13 yıl sonra Downing Sokağı 10 Numara’dan uzaklaştıracağına dair son zamanlarda artan güveni. Partinin kamuoyu yoklamalarında artan popülaritesinin desteğiyle İşçi Partisi lideri Keir Starmer, seçimleri kazanması durumunda kuracağı yeni hükümetinde çok sayıda bakanın daha önce hiçbir bakanlık görevini üstlenmediğini, gerekli deneyime sahip olmadığını keşfetmesi üzerine, gölge kabine üyelerini devlet kurumlarının çalışma mekanizmaları konusunda eğitmek için bu alanda uzmanları işe aldı. Gerçek şu ki, İşçilerin yaklaşan seçimlerde Muhafazakarları yenebileceklerine dair bu artan güvenlerine ters orantılı olarak, Muhafazakar çevrelerde güven azalıyor ve endişe her geçen gün daha da artıyor. Bu durum Muhafazakar saflar arasında bariz bir kafa karışıklığı yarattı ve bu da hükümetin performansına olumsuz bir şekilde yansıdı.
Bu da bizi başladığımız noktaya geri götürüyor. Medyada yayınlananları takip ederek, kamuoyu yoklama kuruluşlarının İngiliz seçmenlerin tutumları hakkındaki raporlarının neler söylediklerini biliyoruz. Şu ana kadar Muhafazakarlar, İşçi Partisi ile aralarındaki puan farkını kapatabilmiş değiller ve iyi şans onlardan yana olup durumu tersine çevirmedikçe de, gidişat farkı kapatamayacaklarını gösteriyor. Bu farkın küçük olmadığını da unutmayalım. Ancak, bahis şirketlerinde yaklaşan seçimle ilgili perde arkasında neler olup bittiğini henüz bilmiyoruz. Genellikle bu şirketlerin seçimlere dair okumaları birbirine çok benzerler ve yayınlanan kamuoyu yoklamalarının tahminleriyle çelişmezler. Fark genellikle ayrıntılarda kendini gösterir. Tahminler, şu anda olduğu gibi Muhafazakarların seçimleri kaybedeceklerinden yanaysa, bahis şirketleri müşterilerinin karşısına kumarcı doğalarıyla uyumlu daha karmaşık bir tahmin oyunuyla çıkarlar ve her durumda kazançlı çıkarlar.