BP'nin yıllık raporu, şirketin baş ekonomistlerinin enerji sektöründeki ana gelişmelere dair sunumlarıyla enerji araştırmalarında en önemli yıllık küresel kaynaklardan biridir. "BP Enerji Görünümü Raporu 2023", önümüzdeki 30 yılda küresel enerji sisteminin dönüşümünün sonuçlarını inceleyen üç senaryoyu ele aldı. Önümüzdeki 30 yıla dair olan raporun amacı, halihazırda benimsenen stratejilerin, enerji sektörünün bu dönüşüm aşamasında izleyebileceği hız ve yollar üzerindeki etkilerini anlamak.
İçinde bulunduğumuz dönem, yüzyılın ortalarına kadar karbon dioksit salınımını azaltmanın ve net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın önemine ilişkin tartışmanın merkezi olmasıyla karakterize ediliyor. BP ekonomistlerinden Spencer Dale, bu aşamayla ilgili olarak şunları söylüyor:
“Geçen yıl yaşanan olaylar, aynı zamanda güvenlik faktörleri ile tüketicilerin enerji faturasını da dikkate almanın önemine dikkatimizi çekiyor. Enerjinin herhangi bir aşamasında, enerji sisteminin üç temel faktörünü her zaman dikkate almak gerekir: Arz güvenliği, tüketicinin enerji faturası ve karbon dioksit salınımını azaltma.”
2022 yılı boyunca, bu enerji sisteminin yukarıdaki üç temel faktörü arasındaki organik ve zor ilişki açıktı. Zira Ukrayna savaşı, Rus petrolüne uygulanan yaptırım sonucunda enerji güvenliğine odaklanılmasına yol açtı. Bu da bazı ülkelerin sürdürülebilir enerjilere geçişi hızlandırma girişimlerine yönelmesiyle sonuçlanırken, bazılarını da çoğunlukla fosil yakıtlardan ve çok azı diğer kaynaklardan oluşan yerel enerji kaynaklarına daha fazla güvenmeye sevk etti.
Ancak aynı zamanda, küresel enerji sektörünün büyüklüğüne oranla Ukrayna savaşı kaynaklı enerji değişkenleri gerek küresel enerji sistemi üzerindeki etki, gerekse bu değişikliklerin ekonomik ve sosyal maliyetlere sonuçları açısından nispeten sınırlı bir boyut gösterdi. Bu durum, hidrokarbon yakıtlara bağımlılığın düzenli ve ölçülü bir şekilde azaltılmasının önemine dikkat çekti. Dolayısıyla hidrokarbon yakıtları hesaba katmak ve enerji arzının bir parçası saymak gerekiyor.
Aynı zamanda, hükümetlerin karbonu azaltma konusundaki artan gayretlerine rağmen, 2020'de pandemi kaynaklı kapanma haricinde, 2015 Paris İklim Değişikliğiyle Mücadele Anlaşması'ndan bu yana karbon dioksit emisyonlarının arttığı dikkat çekiyor. Bilindiği gibi; küresel ısınma ne kadar uzun süre devam ederse sosyal ve ekonomik maliyetler de o kadar yüksek olur.
Bazı ülkelerde bu enerji dönüşüm aşamasını desteklemeye yönelik girişimler arttı. Örneğin ABD’de Enflasyon Düşürme Yasası onaylandı. Ama bu enerji dönüşümü meydan okumasının, sözgelimi karbon dioksit salınımı yüksek enerjilerin dönüşümünü ve altyapılarının rehabilitasyonunu teşvik etmek için yasa ve yönetmelikler çıkarmak gibi daha fazla başarı gerektirdiğini de not etmeliyiz.
Ukrayna savaşının sonuçları, istikrarlı ve başarılı bir enerji sistemini sürdürmek için üç faktöre; enerji güvenliği, ölçülü tüketici faturaları ve karbon dioksit salınımını azaltmaya yönelik ortak ilgiyi sürdürme gerekliliğini gölgeledi.
Enerji sistemindeki dönüşüm, enerji talebi türlerini de değiştirir. Karbon dioksit salınımını azaltma, sürdürülebilir enerjilere dönüşümü artırır. Ancak bu da düşük emisyonlu hidrojenin daha fazla kullanılmasının yanı sıra önemli enerji kaynaklarının ılımlı bir şekilde kullanılması, karbon endüstrisinin ve ekonomisinin gelişmesini gerektirir.
Elektrikli araçlara olan daha geniş bağımlılık göz önüne alındığında, gelecekte kara ulaşım araçlarının değişmesine rağmen, petrolün önümüzdeki 15 ila 20 yıl boyunca önemli bir rol oynamaya devam etmesi bekleniyor. Buna ilaveten enerji dönüşümü hızına bağlı olarak, doğal gaz da gelişmekte olan ekonomilerde endüstrilerin genişlemesiyle orada önemli bir rol oynayacak. Sanayileşmiş ülkelerdeki (düşük emisyonlu bir yakıt olan) doğal gaza olan talepten bahsetmiyoruz bile.
BP raporu, dönüşümün mevcut aşamasında enerji sisteminde bir kaos ve karışıklığa karşı uyarıda bulunan bir başka çağrı sayılıyor. Rapordaki açık uyarı, çok kutuplu dünyanın çatışmalarında enerji güvenliğinin sağlanması, şimdi olduğu gibi yüksek ve hızlı fiyat artışlarını tüketiciye yüklemek yerine faturaları makul seviyede tutmak, düşük emisyonlu enerjilerin yanı sıra sürdürülebilir enerjileri içeren geniş bir enerji sepetini benimseyerek karbon emisyonlarını azaltmak arasındaki organik bağ nedeniyle dinamik bir gereklilik olduğu yönünde.
TT
30 yıl içindeki enerji dönüşümüne yönelik 3 senaryo
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة