Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Türkiye ve Suriye’deki depremler: Bir dehşet anı

Suriyeli mülteciler için bu çetin kışta harap evlerinin damlarına inen bir bu bela eksik gibiydi. Amerikan basınında çıkan bir haberde denildiği gibi, Türkiye'nin güneyi ile Suriye'nin kuzeyinde insanların üzerine çöken korkunç depremin darbeleri altında ‘uykuda öldüler’. Pazar gecesi sınırın her iki tarafını da yıkıcı bir deprem vurdu, ardından Pazartesi sabahı bir başka şiddetli deprem gerçekleşti. Richter ölçeğine göre ilki 7,7, ikincisi 7,6 şiddetinde olan iki depremde binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaralandı, Türkler ve Suriyeliler arasında büyük bir korku ve paniğe yol açtı. Türkiye, iki depremde hayatını kaybedenlerin sayısının 6 bin 234’e yükseldiğini açıkladı.
Rejime bağlı Suriye Sağlık Bakanlığı ile muhaliflerin kontrolünde olan bölgelerdeki yardım ekipleri tarafından açıklanan (ama henüz nihai olmayan) bilançoya göre Suriye genelinde 2 binden fazla kişi hayatını kaybetti ve en az 4 bin kişi de yaralandı. İki depremin merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri ama yıkıcı güçleri ve etkileri 10 şehre, kuzey Suriye'nin Türkiye sınırlarına bitişik bölgelerine uzandı, Lübnan, Irak, Filistin ve Mısır, Yunanistan, Kıbrıs adası, Ermenistan ve Gürcistan gibi çevre ülkelerin bazı bölgelerinin sakinleri de depremi hissettiler. The Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Bel Trew'in haberinde, Suriye'nin kuzeyindeki İdlib kentinden İsmail Abdullah depremi ‘kıyamet günü’ diye tanımlıyor!
Türkiye'nin güneyinde ve Bilad-ı Şam’daki depremler yeni değiller, Müslüman ve diğer tarihçilerin bahsettiği eski ve yinelenen korkunç bir tarihi sicilleri var. Büyük Şam alimi (1348'de vefat etti) Şemseddin ez-Zehebi, Bilad-ı Şam’da binlerce insanın öldüğü deprem yıllarından veya kendi deyimiyle zelzeleden bahseder. Kaldı ki o zamanlar insanlar genellikle bir veya iki katlı evlerde yaşıyorlardı, bugünse 5 veya 10 kattan oluşan kötü inşa edilmiş binalarda yaşıyorlar.
Örneğin, 1170 yılında Suriye'de yaklaşık 200 bin kişinin ölümüne neden olan korkunç bir deprem meydana geldi. Ancak bugün acı veren, siyasetle ve Suriye topraklarındaki grupların, rejimlerin, küresel güçlerin mücadeleleriyle hiçbir ilgisi olmayan, aksine bu nedenle Suriye’nin kuzeyine veya Türkiye'nin içine kaçan basit ve masum Suriyelilerin ve Türklerin hayatlarını kaybetmesidir. Savaştan kaçan Suriyelileri bu ani felaketin buralarda yakalamasıdır.
Arapların, zamanın, siyasetin kötülüklerinin ve doğal afetlerin saldırısı ile karşı karşıya kalan mazlumlarla başkalarından önce dayanışması ve yardım eli uzatması, aynı şekilde, tüm iyi insanların yardım etmek için acele etmeleri doğaldır. Bu faciayla ilgili aktarılan sahneler insanın içini kanatıyor, ruhu acıtıyor, ey basit ve sade Türk ve Suriyeli ‘insan’ Allah yardımcın olsun.