Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

UFO savaşı

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'nın geçtiğimiz günlerde 4 "gizemli" uçan cisim düşürmesinin ciddiyeti ve tehlikesi olmasaydı, onlara eşlik eden heyecan atmosferi Hollywood stüdyolarının ürettiği bilim kurgu filmlerine benzetilebilirdi. Geçen ayın sonunda ABD’nin hava sahasında devasa bir balon tespit etmesi ve ardından 4 Şubat'ta bir Amerikan savaş uçağından atılan bir füze ile düşürülmesi, akabinde ABD ve Kanada hava sahasında tespit edilen 3 ‘Tanımlanamayan Hava Cisminin’ (UFO) tespit edilip vurulduğu duyurusunun oluşturduğu olaylar dizisi, bilhassa yaşanan gelişmelerin medyada yoğun bir şekilde yer almasıyla insanlar arasında bir heyecan ve bekleyiş ortamı yarattı.
Ancak aynı zamanda yaşananlar, artan bir gerilime sahne olan ABD-Çin ilişkilerine ilişkin birçok soru işareti doğurdu ve bu durumun kontrolden çıkması, soğuk bir savaştan iki rakip kutup arasındaki açık cephelerden herhangi birinde tehlikeli bir çatışmaya dönüşmesi endişesi uyandırmaya başladı.
ABD, casusluk amaçlı olduğunu varsaydığı balon için doğrudan Çin'i suçladı, ancak diğer üç cisim meselesini birçok belirsizlik ve soruyla çevrili bıraktı. Bu da, insanlar arasında bu cisimlerin ne olabileceği hakkındaki spekülasyonları ateşledi, öyle ki Amerikan medyasında pek çok kişi "uzaydan gelen varlıklar" tezini tartışmaya başladı.
ABD Hava Savunma Kuvvetleri'nden bir generalin açıklamaları, sosyal medyada, hatta birçok medya kuruluşunda samanlıktaki bir ateş gibi yayılarak, bu uçan cisimlerin ne olduğu konusundaki gizemi artırdı. ABD ve Kanada'yı içeren Kuzey Amerika Havacılık ve Uzay Savunma Komutanlığı (NORAD) Komutanı General Glenn Vanherck, bu uçan cisimlerin uzaydan, yani başka bir gezegenden geldiği varsayımı kendisine sorulduğunda bunu kesin bir dille reddetmedi, aksine "tüm olasılıklara" açık kapı bıraktı.
General Vanherck, gizemi daha da artırırcasına, bu nesnelerin ne olduğunu, kaynaklarını veya nasıl uçtuklarını belirleyemediklerini, bu nedenle, onlardan bahsederken balon değil, “Fly Object” (uçan cisim) terimini kullandıklarını söyledi. Beyaz Saray, vurulan son üç cismin herhangi bir dünya dışı faaliyetle ilgili olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığını veya uzaylıların varlığına dair herhangi bir belirti bulunmadığını açıklayarak bu spekülasyonların alevlerini söndürmeye çalıştı. Yine Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby önceki gün, ABD istihbarat servislerinin bu objelerin "kötü niyetli" amaçları olmadığına, bunların ticari veya bilimsel araştırma amaçlı bir tür balon olabileceklerine inandığını belirtti. En önemlisi de bu nesnelerin Çin ile bağlantılı olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını vurguladı.
Kirby'nin sözleri, Senato’da Demokratların Çoğunluk Lideri Chuck Schumer'ın ifadeleriyle çelişiyor göründü. Schumer, 4 Şubat'ta düşürülen balon ile geçtiğimiz günlerde ABD ve Kanada toprakları üzerinde düşürülen diğer üç uçan cismin tamamının "casus balonlar" olduğunu söyledi?
Kafa karıştıran soru ise şu; şimdi koparılan tüm bu yaygara niye?
Tıpkı ABD'nin Çin, Rusya ve diğer birçok ülke hakkında kendi casusluk programlarına sahip olması gibi, Çin'in de ABD ve müttefiklerine karşı casusluk programları olduğu bir sır değil. Ülkeler arasında casusluk yaygın bir husus ve düzenli olarak yapılıyor, hatta bazen müttefiklerin de birbirlerine karşı casuslukta bulunduklarını öğrenmek bizi şaşırtabilir. Barack Obama'nın başkanlığı sırasında ABD istihbaratının, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel dahil olmak üzere Avrupalı ​​liderlerin telefonlarını dinlediğinin ortaya çıkmasıyla kopan gürültü buna bir örnek. Hiç şüphe yok ki ABD ve Çin birbirlerine karşı casusluk için sahadaki ajanlardan, bilgi toplamak için uyduların kullanımı, bilgisayar ağlarına ve iletişim sistemlerine sızmak dahil her türlü son teknoloji yöntemlerini kullanmaya kadar çeşitli geleneksel ve geleneksel olmayan yöntemler kullanıyorlar.
Çin balonu nedeniyle kopan son gürültü sırasında Pekin, ABD'yi Mayıs 2022'den bu yana yüksek irtifalarda uçan 10'dan fazla balon fırlatmakla suçladı ve bazılarının Çin ve diğer ülkelerin hava sahasını ihlal ettiğini söyledi. Bu suçlama ABD’li yetkilileri tarafından reddedildi.
Washington'un kendisi de bu hafta, Çin'in istihbarat toplamak amaçlı yüksek irtifa balonları programı olduğunu bir süredir bildiğini doğruladı. Bu, ABD istihbarat servislerinin balonunun Çin'in Hainan adasından havalandığı andan ABD hava sahasına girdiği ana kadar uçuşunu bir hafta boyunca takip ettiğine dair ABD'li yetkililerin bu hafta Washington Post'ta yer alan açıklamalarını açıklığa kavuşturuyor. Bunun da ötesinde, ABD daha önce Çin balonlarının Guam ve Hawaii üzerindeki birkaç uçuşunu da takip etmiş ve Washington’daki hakim görüş, balonların Çin ordusuna ait olduğu ve ABD askeri bölgeleri ve tesisleri hakkında istihbarat bilgisi toplamayı amaçladığı yönünde.
Bu açıdan bakıldığında, ABD, son balonu Pekin'in açıkladığı gibi, meteorolojide kullanılan bir araç olarak değil, daha ziyade iki kutup arasındaki yoğun gerilim gölgesinde Çin'in son yıllarda yoğunlaştırdığı balon operasyonlarının bir parçası olarak ele aldı. Açık olmayan şey, balonun Montana'daki nükleer tesisler dahil olmak üzere ABD hinterlandındaki hassas askeri bölgelerin üzerinde uçmak için kasıtlı olarak mı gönderildiği yoksa Pekin'in dediği gibi rüzgar nedeniyle rotasından sapması sonucu mu Amerikan hava sahasına girdiğidir. Her halükarda, ABD makamları balonu düşürme kararını, söylendiği gibi kendisini hava seyrüseferine bir tehdit olarak değil, aksine bir güvenlik tehdidi olarak sınıflandırdığı için aldı. İlk kez görüldüğü geçen ayın 28'inden, düşürüldüğü 4 Şubat'a kadar hava sahası üzerinde günlerce uçmasına izin verilmesi bunun kanıtı. Düşürülmesinin bir diğer nedeni de, Biden yönetiminin Pekin'e güçlü bir mesaj göndermeye karar vermesi ve aynı zamanda, özellikle Başkan 2024 seçimlerine aday olmak için hazırlıklarına başladığından, Amerikalıların gözünde zayıf veya tereddütlü görünmek istememesi.
Tespit edildiği andan başlayıp düşürülmeden önce Amerikan hava sahası üzerindeki uçuşu boyunca balon operasyonuna eşlik eden medyadaki abartılı takip, ABD yönetimini, Çin'e ve ABD içine hükümetin tespit etme ve kararlı bir şekilde yanıt verme gücüne sahip olduğu mesajını gönderecek bir adım atmaya motive etmekte bir rol oynamış olabilir. Yanıt, hem balon düşürülerek askeri, hem de Dışişleri Bakanı Anthony Blinken tarafından Pekin'e yapılması planlanan ziyaret iptal edilerek diplomatik oldu.
Uçan cisimler konusu kesinlikle yangını daha da körükledi ve Çin ile ABD arasındaki sıcaklığı ve gerilimi yükseltti. Aynı zamanda birçok ülkeyi casusluk yöntemleri ve araçlarındaki gelişmelere ayak uydurmak için bazı güvenlik önlemlerini gözden geçirmeye teşvik etti. Önemli olan şu; ABD-Çin ilişkileri bu noktadan sonra nereye doğru gidecek? Son birkaç gündür devam eden gürültü abartılı, büyütülmüş gibi görünüyor. Buna kıyasla, uluslararası arenadaki liderlik savaşında, hegemonyasının devamı için mücadele eden ABD ile ekonomik ve askeri gücünün büyümesiyle giderek daha fazla “gücünü sergilemeye” başlayan Çin arasında artık sessiz olmayan çatışmanın başka fasıllarını bekleyebiliriz.