Memun Fendi
TT

Arap siyaseti ve doğal afetler

Son dönemde hem Türkiye'yi hem de Suriye'yi vuran deprem felaketine bölge ülkelerinin yaptığı yardımlara rağmen; felaket, bölge ülkelerinin benzer krizlere daha hızlı ve etkin bir şekilde yanıt vermeleri için kapatmaları gereken eksikliklerini ortaya çıkardı.
Bunun için ülkeler ve bölgesel ve uluslararası kuruluşlar içinde ciddi çalıştaylar yapılması gerekiyor. Bu tür çalışmalarda sadece insani konular ele alınmayıp uluslararası ilişkiler düzeyinde bölge ülkeleri arasındaki koordinasyon mekanizmaları da geliştirilmelidir.
Afet veya uluslararası ilişkilerdeki daha önemsiz konulara karşı izlenen politika, şiddetli sarsıntılara maruz kalsalar bile mevcut siyasi varlıkları koruma gücüne sahiptir. Örneğin, Körfez İş Birliği Konseyi (KİK) devletleri Katar'ı boykot ettiğinde, tüm KİK varlığı çökme tehdidi ile karşı karşıya kalmıştı.
Sırasıyla Suudi Arabistan'nda ve Birleşmiş Milletler'de (BM) büyükelçi olarak görev yapmış ve ardından uzun bir süre ülkesinde Dışişleri Bakanlığı'nı üstlenmiş kıdemli bir diplomat olan eski Kuveyt Başbakanı Şeyh Sabah el-Halid ile yaptığım röportajda kendisi bana bu aşamadaki görevinin KİK’in varlığını korumak olduğunu söylemişti.
Çevre, iklim ve bunun gibi hararetli olmayan konularda büyükelçiler, dışişleri bakanları veya daha az düzeyde toplantılar devam etmelidir. Bu toplantılar mevcut farklılıklara rağmen oluşumun devamlılığını sağlar. Gerçekten de KİK, neredeyse kendisini bitirecek bu krizin üstesinden gelmeyi başarmıştı.
Buradaki temel nokta şu ki, afetlerin de içinde yer aldığı insani konularda koordinasyon sağlamak, sadece mevcut bir krizi ele almayı amaçlamaz. Aynı zamanda Arap Birliği, İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT) veya KİK gibi mevcut siyasi yapıları da korur.
Burada şu soru ortaya çıkıyor: Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi aracılığıyla Suudi Arabistan Krallığı’nın ve aynı şekilde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Kuveyt'in yaptıklarına rağmen bölgemiz ülkeleri arasındaki koordinasyon seviyesinin istenilen düzeye gelmesi için ciddi bir tartışmaya ihtiyaç var mı? Örneğin, Arap Birliği'nin Suriye'ye yardım etmede bir rolünün olmadığı aşikârdı. Bu durum ışığında, şu anda Martin Griffiths tarafından üstlenilen BM Genel Sekreteri’ne bağlı Acil Yardım Koordinatörlüğü gibi bir kolun Arap Birliği’ne eklenmesi gerekir mi? Arap ülkelerimiz, bölgemizdeki afetlerle başa çıkmada BM’nin kollarının performansından daha iyi performans göstermeyi hedefine koyabilir mi? Bu sorular cevaplanmadan önce bir çaba gerektiriyor.
2006-2007'de Uluslararası Afetle Mücadele Birliği, yerel, uluslararası ve bölgesel düzeylerde insani afetlerle başa çıkmak için yönlendirici kılavuzlar hazırlayan bir konferans yapılması çağrısında bulunmuştu. Kızılay'ın yanı sıra Kızılhaç ve Oxfam gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları da konferansa katılmıştı. Bu, 2004 yılında Asya'yı vuran ve uluslararası kuruluşların istatistiklerine göre yaklaşık çeyrek milyon insanın (224 bin) ölümüne yol açan tsunami felaketinden sonraki performansın değerlendirilmesi kapsamında yapılmıştı. Daha sonra bu kurumlar, Suriye ve Türkiye'deki depremlere benzer afetlerle mücadele konusunda rehberlik ettiler.
Yine de çeşitli ülkelerin ayrı ayrı takdire şayan çabalarına rağmen kurtarma operasyonlarındaki başarısızlık boyutunu gördük.
Burada amacımız, bu ülkenin yardım edip şu ülkenin yardım etmediğini söylemek değil. Esas amacımız koordinasyon çalışmalarını mümkün kılan bölgesel bir yapının varlığının önemini vurgulamaktır. Zira doğal afetlerde bir insanın hayatı için her dakika veya saat altın değerindedir.
Örneğin, özellikle bugün Suudi Arabistan Krallığı'nın bölgesel liderlik rolünü arzuladığı ve bu rolü üstlenecek imkanları olduğu düşünüldüğünde Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi gibi bir kurumun daha geniş bir bölgesel koordinasyon için bir çekirdek olabileceğini bir düşünelim. Neden biz de böyle bir şey yapmıyoruz? Buna değer. Deprem bölgemizdeki son kriz olmayacak.
Birçok kurumumuz var. Ancak ne yazık ki dağılmış tespih taneleri gibi etrafa saçılmış durumdalar. Tek yapılması gereken bölge liderlerinden birinin bu boncukları tek bir iplikte dizmesi ve sadece dağılmış boncuklar olmak yerine işe yarar sağlam bir tespih ortaya çıkarılmasıdır.
Bölgede çok para da var. Zengin ülkeler, zengin insanlar ve tüccar aileler var. Ancak, afetlere karşı organize bir şekilde müdahalemiz yetersiz kalıyor.
Yazımın başında da belirttiğim gibi, insani konuların konuşulması mevcut farklılıklara rağmen Arap Birliği ve aynı şekilde İİT vb. çatı kuruluşlarının varlığının korunması için bir fırsattır.
‘Issue areas’ veya yan konular olarak bilinen mevzular hakkındaki siyasi konuşmalar, ülkeler arasında çözülmeyi bekleyen temel sorunları ele almamıza yardımcı olur.
Deprem felaketi, ülkelerimiz ve ulusötesi kurumlarımız arasındaki koordinasyon noktasında çok fazla şeye ihtiyacımız olduğunu ortaya çıkardı. Herhangi bir tehlikeye veya felakete hazır olmak için sizlerden bu sefer meseleyi ciddiye almanızı rica ediyorum.