Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Eğitim yoksulluğu ve milletlerin yoksulluğu

Yoksulluk sadece paranın olmaması değildir. Eğitim yoksulluğu da vardır. Dahası, ikisi arasında güçlü bir bağlantı vardır. Eğitimde yoksulluğun olduğu her yerde toplumda da yoksulluk olur.
Eğitim temel bir insan hakkı olmanın yanı sıra, ulusların kalkınması için gerçek bir kaldıraçtır. Geleceğin garantisidir ve hiç şüphesiz yoksulluğu ortadan kaldırmada önemli bir faktördür. Dünya Bankası'nın çalışmalarını ve verilerini ele alırsak, bireyin aldığı her ek ders yılı için saatlik ücretlerde yüzde 9 oranında bir artış var. Toplumlara gelince, eğitim uzun vadeli ekonomik büyümeyi teşvik eder, yeniliğe yöneltir ve sosyal barışı geliştirir.
Geçen hafta, Dubai'de düzenlenen Dünya Hükümet Zirvesi’nde, Sierra Leone İlk ve Orta Okul Eğitimi Bakanı Dr. David Moinina Sengeh’in Dünya’nın En İyi Bakanı Ödülü’ne layık görüldüğü duyuruldu. Neden? Çünkü Bakan, ülkesinin hükümetinin desteğiyle, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında özel ihtiyaçları olanlar da dahil olmak üzere çeşitli gruplardan erkek ve kız öğrencilere eğitim ve psikolojik destek sağlamak için bir acil durum planı geliştirdi ve bunu başarıyla uyguladı. Uzaktan eğitimi desteklemek için ücra bölgelerde yaşayan 6 binden fazla öğrenciye gerekli teknolojik cihazları tedarik etmeyi başardı. Aynı zamanda Sengeh, önümüzdeki üç yıl boyunca 325 okulda 134 bin kız ve erkek öğrenciye ulaşmak için 18 milyon dolarlık bir fon başlattı.
Bakanın çabası ve hükümeti ödüllendirilmeyi hak etti. Çünkü bu adımlar, uzun ölümcül bir iç savaş ve ardından Ebola virüsünün patlak vermesiyle uzunca bir müddet acı çektikten sonra kalkınma stratejileri, yoksullukla mücadele ve sosyal barışı destekleme stratejileri dahilinde eğitimi öncelikleri arasına koymaya kararlı fakir bir ülkeden geliyor. Sınırlı imkanlarına rağmen bu Afrika ülkesinin hükümeti, Kovid-19 salgınının kapanma kararları ve tedbirleri sonucunda eğitim sektöründe neden olduğu pürüzleri aşmaya odaklandı.
Salgının dünyadaki eğitim sektörünün karşılaştığı en kötü krizlerden biri olduğunu göz önünde bulundurursak yoksul bir ülkede böyle bir girişimde bulunulması önemli. 2020'de dünyanın dört bir yanındaki 1,5 milyar öğrenci okullarının kapanmasından mustaripti. Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Bankası ile işbirliği içinde Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yaptığı değerlendirmelere göre bu, öğrencilerin eğitimlerinde büyük bir kargaşaya yol açtı.
Aslında salgından önce bile çalışmalar ve istatistikler, başta yoksul ülkelerde olmak üzere genel olarak eğitimde ciddi bir kriz olduğunu gösteriyordu. Dünyada hala temel okuma-yazma becerilerinden yoksun yaklaşık 750 milyon okuma-yazma bilmeyen insan var. Bunların çoğu kadın. Bir kısmının yaşlarının 15 ila 24 arasında değiştiği tahmin ediliyor. Bu sorun, özellikle Güney Asya, Afrika ve Ortadoğu'da görülmektedir. Okuma-yazma bilmeyen nüfusun neredeyse yarısı (yüzde 49) Güney Asya’da yaşıyor. Bunu yüzde 27 ile Sahra Altı Afrika, yüzde 9 ile Kuzey Afrika ve Batı Asya izliyor.
Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü’ne (ALECSO) göre, elbette bu trajediden beri değiliz. Bugün Arap dünyasında okuma-yazma bilmeyen 54 milyon insan olduğu tahmin ediliyor. Bunların 9 milyondan fazlası 15 ila 24 yaş arasında. Zor ekonomik koşullar, eğitim sorunları ve bazı ülkelerdeki silahlı çatışmalar nedeniyle bu oran daha da artmaya aday görünüyor.
Bundan daha tehlikeli olan ise, sadece Arap dünyasında değil, tüm dünyada okula gitmeyen çocuk sayısının artmasıdır. UNESCO tahminlerine göre, dünyanın farklı yerlerinde 2021 yılında okula gitmeyen 6 ila 18 yaş arası 244 milyon çocuk ve genç vardı. Bunların üçte biri silahlı çatışmalar, yerinden olma ve doğal afetler nedeniyle okula gitmezken, geri kalanı, dünyadaki eğitimin önündeki en büyük engel olan yoksulluk sebebiyle gitmiyordu. Okula gitmeyen çocukların ve gençlerin yüzdesinin en yüksek olduğu 10 ülke listesinde Hindistan (25 milyondan fazla eğitim almayan çocuk ve genç var) başı çekiyor. Ardından Pakistan, Nijerya ve Etiyopya geliyor. Sudan da 5 milyon eğitim almayan çocuk ve gençle bu listede yer alıyor. Bunu Suriye, Irak ve Cibuti takip ediyor.
Eğitim krizi burada bitmiyor. Aksine, eğitim düzeyindeki bozulmanın yanı sıra okulu bırakanların sayısındaki kesintisiz artış göz önüne alındığında krizin tehlikesi daha belirgin hale geliyor. Yoksul ülkelerde ve hatta orta gelirli ülkelerde 10 yaşındaki çocukların yüzde 70'i, yaşlarına uygun basit bir yazılı metni anlayamıyor. Bu, eğitim yoksulluğunun bir göstergesidir. BM raporlarına ve uzmanların beklentilerine göre, eğer dünya eğitim konusunda bu tempoda devam ederse, 2030'a kadar dünya çocuklarının yarısından fazlası temel nitelikler kazanamadan okul yıllarını bitirecek. Çocukların, rekabetin ve iş için gerekli niteliklerin arttığı çalışma hayatında iş bulmak için bu temel niteliklere ihtiyaçları var.
Birçok gözlemci, pek çok ülkedeki günümüz eğitim sistemlerinin nesiller boyu gençleri ve çocukları hayal kırıklığına uğrattığını ve onları geleceğin zorluklarına ve yeni küresel bilgi ekonomisine hazırlamadığını savunuyor. Bu sadece fakir ülkelerle sınırlı değil. Küresel bilgi ekonomisi, tüm ülkelerin her aşamada eğitime daha fazla kaynak ve enerji sarf etmesini ve teknik değişikliklere ve ekonomik gereksinimlere ayak uyduracak şekilde gelişimini desteklemesini gerektirir. Ancak sorun, küresel yardımların finansal ve ekonomik baskılar ve krizler nedeniyle azaldığı bir zamanda eğitimi nicelik ve nitelik açısından geliştirmek için kaynaklara ihtiyaç duyan yoksul ve orta ölçekli ülkelerde daha büyük ve daha tehlikelidir. Eğitim krizini çözme, eğitim yoksulluğu ile mücadele etme ve gençlerin günümüz dünyasında ihtiyaç duydukları bilişsel ve teknik becerileri sağlamanın; dünyadaki yoksullukla mücadele etmenin ve zengin ve fakir ülkeler arasındaki büyüyen uçurumu azaltmanın en iyi yolu olduğunu düşünen pek çok uluslararası kuruluş arasında bir görüş birliği hakim.