Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Karmaşık bir sorunun basit bir çözümü var mı?

Ukrayna savaşının bizimle bir yıl daha ve belki de daha uzun yıllar devam edeceği, sanki bir tür kaçınılmaz kader ve etkin bir yargı gibi yaygın hale geldi. Savaşın sona eren 1 yılının sonuçları, savaşan taraflar için felaketti; işgaller, karşı saldırılar, ekonomik yaptırımlar ve Kovid-19 pandemisinin tedarik zincirlerinde yarattığı önceki kargaşayı daha da artıran bir küresel kargaşa. Savaşın devam etmesi, küresel ekonomi için feci sonuçlar doğuracak ki büyümesi zaten yavaşlamış durumda. Buna karşılık salgın hastalıklardan göçlere ve küresel ısınmaya kadar gezegenin başlıca sorunları liderlerin ofislerinde en üst raflara kaldırıldı. Kimse Bahmut'taki hararetli savaş ateşi ile Odessa'da patlayan Rus füzeleri arasında ve her iki taraf da tüm dünya sakinleri için gerçekten başlayan baharda yeni bir topyekün saldırıya hazırlanırken dünya meselelerini gerekli ciddiyetle ele almak istemiyor. Her halükarda kış sert değildi ve siyaset bilimci Joseph Nye'nin krizin diplomatik bir kış geçireceği yönündeki açıklaması doğruydu. Savaşın birinci yıldönümüne yaklaşılırken Çin krizi çözmeye yönelik girişimini açıkladı.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, bu girişimle Ukrayna hakkında üç gözlemde bulundu; çatışmaların ve savaşların kazananı yoktur, karmaşık bir sorunun basit bir çözümü yoktur, büyük ülkeler arasındaki çatışmalardan kaçınılmalıdır. Bu gözlemler, Çin'in Rusya-Ukrayna savaşını ele almak için önerdiği genel çerçeveyi oluşturuyor ve ardından “Çin Girişimi” başlığı altında özetlenebilecek pek çok detay geliyor. Savaşın iki tarafı, girişimi görüşmeye hazır olduklarını söyleyerek kendisini kabul etmiş görünürken – ki bu iyi bir haberdi- ABD, Çin'in iyi girişimlerde bulunmayacağından hareketle hızla ona karşı bir diplomatik saldırı başlattı. Oysa ABD'nin bu tür herhangi bir girişimi yok, onun için geçerli olan Rusya'yı tüketen, Ukrayna'yı yakan ve dünyanın üzerine enflasyon, yoksulluk ve kargaşa ateşi ve alevleri akıtan savaşın sürmesi. Arap dünyamızda, bir yanda savaşın devam etmesinden kaynaklanan zararı önlemek, diğer yanda daha huzurlu ve müreffeh bir dünya için çabalamak amacıyla Çin girişimine sarılmak ve ona sıkı sıkı tutunmaktan başka seçeneğimiz yok. Sabit olan şu ki, Çin bir süper güç haline geldi ve böyle bir girişime liderlik etme hakkına ve payına sahip.
Uluslararası ilişkilerdeki yeni normal, Çin'in 1 milyar yoksul insanı modern dünyanın ışığına çıkarmayı başarmış bir ekonomik modelin güçlerine sahip kelimenin tam anlamıyla bir süper güç olduğudur. Çin artık süper güç olma yolunda ilerleyen bir ülke değil, gerçekten bir süper güç ve onun için bunun dışında hiçbir şeyin önemi yok. Çin, dünyada demokrasinin ne kadar yaygın olduğuyla ilgilenmiyor, o dünyaya her şeyi ihraç eden ve dünya ile birlikte uzaya ulaşan bir ülke olma yolunda iç inşa sürecinin devam etmesiyle ilgilendi ve ilgileniyor. Amerikalılar, sık sık söylendiği gibi, halen Çin'in Apple veya Amazon gibi şirketler veya elektrikli otomobiller üretemeyeceğine inanıyorlarsa, Çin artık Alibaba’ya ve 5G teknolojisine, elektrikli otomobillere, uydulara, dev şirketlere ve küresel bir Kuşak ve Yol projesine sahip. Büyük Çin yükselişini bu kadar etkileyici kılan şey, ABD’nin karadan denize çıkışının, eski normale göre yaşayan dünyanın geleneksel yöntemiyle nükleer denizaltıları inşa etmesinin bu yükselişine eşlik etmesidir. Bu dünya geçmişte, Yıldız Savaşları programı döneminde Sovyetler Birliği'ni tüketen silahlanma yarışına dayanıyor. Ama yeni normal farklı ve yeni formlarının keşfedilmesinde tembellik gösterilmesini, kendisi yepyeni iken tarihin tekerrür ettiği kuralına uyulmasını reddediyor.
Öte yandan Çin, Rusya'ya yakın ve artık Moskova ile istikrarlı ilişkilerden kazanacağı çok şey var. Basitçe söylemek gerekirse, Rusya, Çin’in kendisine karşı olmasına tahammül edemez. Bunun yanı sıra Pekin'in kendisini ve pozisyonunu anladığına da inanıyor. Askeri operasyonların başlamasının ertesi gününden itibaren Çin Devlet Başkanı, Başkan Putin'i arayarak Rusya ve Ukrayna'yı "en kısa zamanda" barış görüşmelerinde görmek istediğini ifade etti. Genel olarak, Çin’in savaşın ilk günlerinden itibaren iki kanada dayalı bir girişimi oldu; egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygı tüm ülkelerin hakkıdır. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin amaç ve ilkelerine dikkat edilmelidir. Herhangi bir tarafın meşru güvenlik endişeleri ciddiye alınmalıdır. Krizin barışçıl çözümüne yönelik tüm çabalar desteklenmelidir. Çin'in bu konudaki tutumu, Çin devletinin daha önce Hong Kong ve Makao ve şimdi de Tayvan ile ilgili olarak yaşadığı bölgesel meselelere ilişkin davranışıyla tutarlıydı; tarihsel sorunları çözmekte askeri güce başvurmamak. Aynı biçimde Çin’in tutumu, ister Gürcistan'da (2008) ister Ukrayna'da Kırım (2014) ile ilgili ilk kriz veya mevcut kriz/savaş olsun Rusya'nın davranışlarına ilişkin tutumuyla da tutarlı. Çin’e göre burada egemen bir devlete saldırmak ve egemen bir devletin topraklarının zorla alınması kabul edilemez. Öte yandan Çin, ülkelerin meşru güvenlik kaygılarının dikkate alınması gerektiğini de çok iyi biliyor. Zira Atlantik İttifakının Avrupa'daki kalıcı genişlemesi, Hint-Pasifik bölgesinde kurulan Amerikan askeri ittifaklarından çok da farklı değil.
Çin bu tutumunu, Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda sürekli yapılan oylamalarda, savaşın taraflarından birinin lehine oy kullanmaktan sürekli kaçınarak ifade etti. Savaşın birinci yıldönümü yaklaştığında da bu vesilesiyle girişimini açıkladı. Çin, girişiminde daha önce bahsettiğimiz metodolojik noktalara ek olarak 6 madde belirledi ve bunlar şu çağrıda bulunuyorlar; insani yardım operasyonlarının tarafsızlık ve dürüstlük ilkelerine bağlı kalmasını sağlamak. Ukrayna'da yerinden edilmiş kişilere büyük önem vermek ve sivillerin korunmasını sağlamak. Ukrayna'daki yabancı vatandaşların güvenliğini temin etmek. İnsani yardımların yönlendirilmesinde BM’nin koordinatörlük rolünü desteklemek. BM koordinatörlüğü çalışmalarının aynı zamanda Ukrayna'daki krizi de kapsaması.
Genel olarak Çin, sorumlu bir büyük ülke ve Güvenlik Konseyi'nin daimi bir üyesi olarak hareket etti. Çin bu konumuna, bağımsızlığa, nesnelliğe ve tarafsızlığa layıkıyla bağlı kaldı. Savaştan kaynaklanan küresel acı gerçeğiyle başa çıkmak için bir alternatif giriş sunmadan ABD’nin doğrudan, Avrupa’nın onu takiben Çin girişimini reddetmesi, Çin'in savaşı durdurma ve ciddi müzakereleri başlatma girişimini desteklemeyi kaçırılmaması gereken bir fırsat haline getiriyor. ABD'nin Çin'in Rusya'ya silah temin ettiği söylemi destek bulmadı. Çin, Avrupa'da barış güvercini olarak üstlendiği yeni rolünde, bir eliyle silah sunarken diğer eliyle müzakere teklif edemeyeceğini şüphesiz iyi biliyor. Çin girişimini müzakere etmeyi kabul ettiğini açıklarken Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Çin'in Rusya'ya silah tedarik etmemesi halinde pozisyonunun olumlu olacağını belirtti ki durum gerçekten de böyle. Çin girişiminin bu savaşla hiçbir ilgisi olmayan, onlara yarar sağlamadığı, aksine zarar verdiği dünya ülkelerinin desteğine çok fazla ihtiyacı var.