Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Cennete veya cehenneme giden kavşak

Mübarek Ramazan Ayı’nda imanının doğruluğu ve ahlâkının sağlamlığı konusunda imtihan edilen sadece insan değilmiş anlaşılan. Uluslararası sistem de imtihan ediliyor. Günahlar ve hatalar, yalnızca insanın karşılaştığı sorunlar değil, bilakis, özellikle savaş ve barış arasında bir tartı söz konusu olduğunda, kendilerini yönetici seçkinlere de dayatıyorlar. Bu seçkinlerin, dünya çapında ölü 6 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan salgınla mücadelede başarılı olmaları şaşırtıcı. Bu ölümlere rağmen hükümetler sonunda zengin-yoksul, büyük-küçük ülke ayrımı yapmaksızın aşı ve tedavilerle hastalığı durdurmayı başardılar. Bir zaman farkı vardı ama gerçek şu ki süper, büyük ve zengin ülkeler dünyada vaka sayıları en yüksek olanlardı. Ancak seçkinler, yaklaşık bir yıl önce, Ukrayna savaşına giden yolun taşları Rus ordularının seferber edildiği bir krizle döşenirken, ABD ve Batı bu seferberliğe ekonomik yaptırımlar uygulamak ve Ukrayna'yı sonuna kadar desteklemekle karşılık verirken, hiçbir şey yapamadan, aciz ve elleri kolları bağlı bir şekilde kaldılar. Bugün tanık olduğumuz her şey sadece açıklamalar ve tehditlerle değil, bilgilerle, haritalarla, askeri operasyonlar için gerekli adımlarla biliniyordu. Bu arada Ukrayna’nın tepkisi ve direnişi gibi sürprizlerin eksik olmadığı doğru. Ancak işgalin üzerinden geçen bir yıldan fazla bir süre sonra Ukrayna, savaşın en büyük kaybedeni konumunda. Neredeyse tüm şehirlerini kaybetti, ekonomisi durdu, halkı sığınmacıya dönüştü ve vatanından uzağa kaçtı. Şimdi kriz bütünüyle bir diken üzerinde, savaşın “Bahar Taarruzu” adı verilen yeni turu başladığında yaşanacak patlama anını bekliyor. Bu tur, savaşın kaderini belirlemek için değil savaşın bundan bir yıl sonra başka bir biçim alması için yapılacak. Yaşanacaklara dair son uyarıcı sahne, bir Rus savaş uçağı ile Karadeniz üzerinde uçarak askeri operasyonları gözetleyen bir ABD "MQ-9 Reaper" türü insansız hava aracı arasındaki çatışmadır.
Olay, bir yıllık savaşın ardından Rusya ile ABD arasında ilk doğrudan çatışma olduğundan hiç şüphesiz uyarıcı. Çünkü mevcut askeri durumun dinamizmini ve nasıl yeni, hesaplanmamış ve hatta hukuki pozisyonu savaş bağlamına adapte edilemez pozisyonlar ürettiğini teyit ediyor. Burada adapte edilemez ifadesini kullandık çünkü çatışmanın tüm ülkelerin “masum” geçiş hakkına sahip olduğu bir bölgede yaşanıp yaşanmadığı, keza denizden binlerce metre yükseklikte dolaşan, pilotsuz ve silahsız bir uçağın varlığı askeri bir hedef olarak değerlendirilebilir mi bilmiyoruz. Ancak durumun hukuki veya askeri niteliği ne olursa olsun, arkasında yatanlar çok daha tehlikeli. İnsanlık tarihindeki tüm büyük savaşlar, öncesinde korkunç bir silahlanma yarışı ve askeri bütçelerde büyük bir artış dönemi yaşamıştır ve bu, bugün neredeyse dünyanın tüm büyük ülkelerinde görülmektedir. Savaşan Rusya ve Ukrayna günlük, hatta saatlik büyük bir askeri harcama yapıyorlar. ABD, 842 milyar doları askeri harcamalara ayrılmış, 6.8 trilyon dolarlık son bütçesini tartıştı. Almanya, savaşın başlamasından itibaren askeri harcamalarını 100 milyar dolar artıracağını açıkladı. Japonya bir sayı belirtmedi ancak askeri bütçesini tüm "dış tehditlerle" karşı koyabileceği miktarda artıracağını, yani askeri bütçesinin ucunun açık olduğunu ifade etti. Çin ve Hindistan da bütçelerini artırdılar. Yüksek harcama dizisi bu şekilde devam ediyor ve onu silahların artık ne iki dünya savaşı ne de Soğuk Savaş dönemlerindekine benzemediği bir çağdaki silahlanma yarışı izleyecek.
Uluslararası ilişkiler teorisyenleri ve stratejik analistler, savaşların yaratılmasında silahların, yığınakların ve seferberliğin itici gücüne inanırlar. Birinci Dünya Savaşı'nın kimsenin istemediği bir savaş olduğu kesin bir şekilde biliniyor. Savaş, taraflardan her biri diğer tarafın savaşı başlatmasından ve önce harekete geçme üstünlüğüne sahip olmasından korktuğu için yaşandı. Süregelen bu savaşta da ölçü bu kadar kaçabilir ve kendimizi nitelik ve nicelik olarak artan ve farklı güçlerin başından beri istemedikleri bir savaşın içine çekilmesiyle sonuçlanan tırmandırmalarla karşı karşıya bulabilir miyiz? Yeni tip siber ve insansız silahlar, kimyasal ve biyolojik silahlar ve elbette taktik ve stratejik nükleer silahlar rasyonel hesaplara tabi tutulabilir mi yoksa uyarmaksızın aniden insanlığın yüzünde mi patlayacaklar?
Ama neyse ki dünya arenası sadece cehennem kehanetleriyle dolu değil. Çözümü içeren bir düzine ilke ile teorik bir biçim almış, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'in Moskova ziyareti ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüşme niyetiyle de pratik bir biçim alan "Çin girişimi" de şimdi dünya arenasında kendisine bir yer edindi.
Teorik ve pratik yönler, öncelikle bir ateşkes ve müzakere sürecinin başlaması için pratik bir başlangıç noktası oluşturuyorlar. İkincisi, Rusya-Çin ilişkileri o kadar güçlü ki Moskova'ya Ukrayna topraklarının tamamının işgali ve Ukrayna'nın silahsızlandırılması gibi en aşırı taleplerinden geri adım atması için bir kılıf sağlıyor. Aynı zamanda Çin'in BM'deki tutumu ve oylamalara katılmaması, Ukrayna'ya barış girişimini test etmesi, özellikle “Bahar Taarruzu”nda kendisi  açısından daha da şiddetlenmesi beklenen üzerindeki askeri baskıyı azaltması için bir neden sunuyor. Girişim, geçen yıl 4 Şubat'ta açıklanan Çin ve Rusya’nın küresel düzenin gözden geçirilmesi talebini daha açık bir şekilde ortaya koydu.
Bu durumda, ABD'nin doğuştan evrensel hakları olarak gördüğü şeye karşı olan bu talebi reddetmesi doğaldır. Ama diğer yandan bu, kendisine küresel düzende belki daha zengin yollar açan ve ayrıcalıklı bir konumda kalmasını sağlayan örgütlü bir geri çekilme fırsatı da veriyor.
Bu noktada Çin önermesi, ABD’li siyaset bilimci Joseph Nye'nin çağrıda bulunduğu "rekabetçi iş birliğini" dışlamıyor. Aynı zamanda, son ABD stratejik belgelerinde yer alan Çin ile "rekabet" kavramından da çok uzak değil.
Savaşa hazırlanma yarışı ile Çin'in barış arayışındaki girişiminden oluşan bu sahne şimdiye kadar dengesizdi. Çin girişimi gerçekte şu ana kadar sadece bir Çin girişimi olduğu için, şiddet ve savaşa yönelme eğilimi ağır basıyor. Diğer büyük ve orta ölçekli ülkeler, zaten karmaşık olan koşulları daha da karmaşık hale getirmek için değil, uluslararası masada başkası olmadığı için Çin girişimine hak ettiği fırsatı vermeyi önermek için harekete geçmedikçe denge sağlanamaz. Uluslararası askeri ittifakların hiçbirine dahil olmayan, şu ya da bu tarafın lehine bir pozisyon benimsemeyen Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Mısır ve benzeri ülkeler, dünya ülkelerinin hiçbir çıkarlarının olmadığı Ukrayna savaşı nedeniyle ödedikleri ağır bedeli dillendirmek yönünde aksiyon almalılar.
Önceden yapılmış istişarelere dayanarak bireysel olarak aksiyonlar alınabileceği gibi Afrika Birliği ve Arap Birliği benzeri uluslararası kuruluşlar veya diğer forumlar aracılığıyla kolektif olarak da alınabilir. Bu, yeniden bir Bağlantısızlar Hareketi oluşturmaya hazırlanmak değil, dünyayı kurtarma ve onu barış cennetine yönlendirme çabasıdır.