Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Agnostisizm mi? doğmatizm mi?

Agnostizm kavramı, felsefi ve teolojik açılardan yoğun tartışmalara neden olan bir kavramdır. Kavramsal olarak agnostizm, mutlak gerçek olarak kabul edilen ilah, öbür dünya, insanın ilahi olandan mesajlar alması veya ölümden sonra dirilme gibi konuların bilinmez olduğunu, metafiziksel, kozmolojik, teolojik ve felsefi   konuların bilinmezliğini ve belirsizliğini ifade etmektedir. Agnostisizm, şeksiz ve şüphesiz inanıyorum demek yerine şüpheli, açık ve ihtimalli bir şekilde bilmiyorum demektedir. Agnostisizm, kendinden emin bir şekilde mutlak kesinlikle dini, felsefi, bilimsel ve kozmolojik konuların bilineceğine inanmamak demektir. Doğmatizmde kesinlik, netlik ve mutlaklık varken agnostisizmde ihtimal, şüphe, görecelilik ve belirlenemezcilik vardır.
On dokuzuncu yüzyılda agnostik ve agnostisizm kavramlarını ortaya atan İngiliz biyolog T.H. Huxley,   bilimsel, dini ve metafizik alanlarda  bilmediğini ifade etmek   için bu terimleri kullanmıştır. Tanrı, öbür dünya, vahiy, dini metinlerin insan üstü bir kaynaktan gelmesi gibi konularda kendinden emin ve kesin bir şekilde    doğmatizmi üreten din ve teolojiye karşı agnostisizm, bilimsel, felsefi, metafiziksel ve dini konularda  dogmatizme karşı bir pozisyonu  ifade etmektedir. Agnostizmin zıddı din değil, dogmatizmdir. Doğmatizm, düşünceye, şüpheye, konuşmaya ve iletişime  kapıyı kapatırken, agnostisim  yeniliğe, farklı tercihlere, göreceliliğe ve çoğulculuğa kapıyı açık tutmaktadır.
Tanrı, ölümden sonra dirilme, insan üstü alemden mesajlar alma, bazı metinlerin insanüstülüğü, ruh, zihin, yaratılışın kökeni, mucize gibi konuların mutlak gerçekliğine ve geçerliliğine dair  elimizde tartışılmaz, açık, net  ve kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Dini ve metafiziksel alanlarda elimizde açık, net ve kesin kanıtlar olmadığı için agnostisizm, metafizik konularda kesin hükümler vermekten kaçınır, bu konulardaki hükmü hep erteleyen bir tutum takınır. Dini, felsefi ve bilimsel konularda  elimizde  yeterli, tatmin edici ve açık kanıtlar olmadığı   için onları bilmediğinden  dolayı onlara dair inanç düzeyinde  bir tutum ve durum  içinde olmama pozisyonunu ve durumunu,  agnostisizm ifade etmektedir. Doğmatizm, dini, metafiziksel ve felsefi konularda son sözü söylemektedir. Agnostisizm ise sürekli olarak söylenen sözlerin ilk sözler olduğunu ve daha çok söylenecek sözler olduğunu ifade etmeye çalışır. Agnostisizmin değer verdiği şey, sözün kesinliği değil, sözün yeniliği, göreceliliği ve çeşitliliğidir. Birey, sadece insani olan sözü, fikri, teoriyi veya eseri anlayabilir. İnsanın, kendi dışındaki veya üstündeki bir varlığın veya canlının zihnini okuması ve anlaması mümkün değildir. Bütün felsefe, sanat, bilim, teoloji, mitoloji ve edebiyat, insanın insana söylediği sözün meyveleridir. İnsan, insana kulak vermeli, dinlemeli, yorumlamalı, eleştirmeli ve geliştirmelidir. Agnostisizm,  bütün insani sözlere son söz olarak değil,  söze giriş olarak bakmaktadır.
Agnostisizm,   hikmete kesin sahip olduklarını iddia eden kerameti kendinden menkul  gnostisizme karşı olduğu gibi, Tanrı gibi  dini kavramları kesin olarak inkar eden ateizme de karşıdır. Agnostisizm, fideizm olmadığı gibi, ateizm de değildir. Agnostisizm, inançsızlık veya inanç karşıtlığı değildir. Agnostisizm, bilgisizlik veya bilgi yokluğudur. Agnostisizm, yeterli bilgi yokluğundan dolayı   dini ve metafiziksel konularda kesin hükümler vermekten kaçınmaktadır. Agnostisizm, ortada olma, daha doğrusu Araf’ta olmak hali gibidir.Agnostisizm, esnek, değişken ve  gelişken bir durumdur. Bilim, felsefe, din, ahlak, sanat ve ekonomi gibi alanlarda ortaya çıkan yeni bilgileri, bulguları ve fikirleri   olumlu bulan agnostisizm, büyük bir esneklikle yeni kanıtları değerli görmekte ve ileride ortaya çıkabilecek muhtemel yeni kanıtlara ve bilgilere de kapıyı açık bırakmaktadır. Agnostisizm psikolojik açıdan hiçbir şekilde doğruyu buldum ve doğruya sahip oldum psikolojisi içinde değildir. Doğruyu aramak ve herkesin kendi doğrusunu kendince ürettiğini ve tecrübe ettiğini öngören agnostisizm, hüküm vermek yerine, sürekli olarak hüküm vermekten kaçınan bir psikolojik durumu ifade etmektedir. Doğmatizm,  hükümlerinde katı, sert ve güçlü olmayı  savunurken, agnostisizm ise esnek, zayıf ve akışkan bir durumu ifade etmektedir. Doğmatizm, maddenin katı halidir. Maddenin  gaz hali ise agnostisizmdir.Doğmatizmin katılığına karşı agnostisizm, her şeyin gaz igibi buharlaşmasını  benimsemektedir.
Dini, felsefi, bilimsel, sanatsal ve ahlaki konularda bireyler, istedikleri tercihleri yapma konusunda özgür olmalıdırlar. Hiçbir dini, felsefi, ideolojik ve bilimsel fikir, insanlara dayatılmamalıdır. Herkes, kendisine uygun gördüğü inancı, fikri, değeri, teoriyi veya yaşam tarzını özgürce seçme hakkına sahiptir.Hiç kimse, bir diğerine inancını ispat etmek  zorunda olmadığı gibi, inanç dayatma şeklinde bir hakka da sahip değildir.Agnostisizm, kişinin  benimsediği inancın doğru olmadığı konusunda takınılan bir pozisyonu ifade etmektedir. Agnostisizm, bir kişinin inandığına herkesin iman etmesini ve inanmasını bir gereklilik ve ihtiyaç olarak görmemektedir. Dini, felsefi ve bilimsel konulardaki farklı inançlar, düşünceler ve teoriler, doğruyu bilme konusunda tek bir yolun olmadığını, herkesin içinde  doğduğu ve büyüdüğü kültüre bağlı olarak doğruya ulaşma yolları kurguladığını  göstermektedir. Agnostisizm, herkesin benimsemesi gereken doğmatik yol değildir. Agnostisizm,  felsefe, din ve ahlak alanlarında insanın  birçok seçenek arasında  epistemolojik olarak tercih edebileceği  seçeneklerden sadece bir tanesidir.