Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Yapay zeka ve bilinmeyen dünyası

Ünlü Google şirketinin CEO'su Sundar Pichai, CBS kanalında yayınlanan “60 Dakika” programına verdiği röportajda, yapay zekânın yaygınlaşmasının etik ve sosyal çözümler gerektiren yeni zorluklar doğurduğunu belirtti. Bu sebeple felsefecileri bu alandaki rollerini üstlenmeye ve sorumluluğu sadece iş adamlarına veya mühendislere yüklememeye çağırdı.
Benim ilgimi çeken şey, yapay zekânın kültürel yansımalarına ilgi gösteren bilim insanları ve araştırmacıların sayısının artmasıdır. Başlangıçta eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın konuya ilgi[BAK1]  duyduğunu okumuştum. Kissinger, siyasetçi olmadan önce öncelikle bir düşünürdü. 1923 yılında dünyaya gelen ve şu anda 99 yaşında olan Kissinger, 2021'in sonlarında, eski Google CEO'su Eric Schmidt ve MIT Profesörü Daniel Huttenlocher ile birlikte ‘The Age of AI and Our Human Future (Yapay Zekâ Çağı ve İnsani Geleceğimiz)’ adlı bir kitap yayınladı. Kitap, yukarıda bahsedilen konuya odaklanıyor, kitabın adı içeriği hakkında ipucu vermektedir.
Ünlü düşünür Noam Chomsky, geçtiğimiz ay, yapay zekâ araçlarına dayanan arama motoru olan ChatGPT platformunun lansmanı hakkında bir makale yazdı. Lansmanı, yapay zekânın neleri mümkün kılabileceği ve potansiyel etkilerinin ne kadar büyük olabileceği konusunda bir örnek model sağladığı için Doğu ve Batı'da büyük bir heyecana neden oldu.
İspanyol-ABD’li düşünür Manuel Castells, internete dayalı ilişki ve iletişim sistemlerine atıfta bulunarak değerler, sosyal ilişkiler ve kültürde beklenen dönüşüm hakkında detaylı bir şekilde yazmıştı. Castells, ‘ağ toplumu’ olarak adlandırdığı bir oluşumun ortaya çıkmasıyla birlikte yeni bir dünyaya işaret etmişti.
Şimdi internetin genişlemesinden kaynaklanan büyük değişimi fark ediyoruz. Kültürde, işlerde, yaşam tarzlarında, eğitimde, kimlikte ve hayatın diğer her yönünde, hatta savaşlarda bile. İnternet sonrası dünya, geçtiğimiz yüzyılda bildiğimiz dünyaya pek benzemiyor.
Chomsky, insanın yerini alacağı ya da köleleştireceği endişesi taşıyanların söylediği gibi, yapay zekânın insanın yerine geçeceğine inanmıyor. Makine, verileri işlemede insanı geçebilir ancak fikir üretiminde insanı geride bırakamaz. Düşünce, sadece önceden bilinen veya mevcut verilere dayalı keşfedilebilecek cevaplar sunmak değildir, bu makinenin yaptığı bir şeydir. Düşünme, soruyu yeniden şekillendirme ve sorunu yeniden tanımlama ile başlar ve daha önce mevcut olmayan olasılıkları içerebilir. Bu, makinenin kapasitesini aşar. Dolayısıyla, insan zekasının iptal edilmesinden kaygı duymak gereksizdir.
Ancak Kissinger ve meslektaşları, biraz farklı bir soruna dikkat çekiyorlar. Google'ın CEO'su tarafından da bahsedildiği ve Castells tarafından da işaret edildiği gibi yapay zekâ, pazarlarında, okullarında ve eğitim müfredatlarında, içinde yaşayan bireylerin ilişkilerinde farklı bir dünya getirecek. Benzer bir karşılaştırma yapmak isterseniz, 50 yıl öncesine, yani 1973'e geri dönün ve o zaman dünyanın ve hayatın durumunu 2023'teki durumuyla karşılaştırın. Yapay zekâ egemenliğinin günümüzle bir gelecek arasındaki karşılaştırması olacaktır.
Bu dönüşüm, milyonlarca insanı ekonomik faaliyet çemberinden uzaklaştıracak, toplumsal ilişkileri ve egemen değer sistemlerini de derinden değiştirecektir. O halde, sadece uygulamalarda değil, kavramlarda, kültürde ve geçim kaynaklarında bir değişimden bahsediyoruz. Google'ın CEO'su Sundar Pichai'yi topu filozofların ve antropologların sahasına atmaya iten şey de buydu: Yeni çağı tasarlamak sadece mühendislerin ve iş adamlarının görevi olmadığı gibi, elbette sadece siyasetçilerin de görevi değildir.