Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Yapay zeka kimlik için bir tehdit midir?

Bu soruyla son yazılarımla ilgili tartışmalar bağlamında karşılaştım. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da geniş bir şekilde gündeme getirildiğini, akıllı sistemlerin artan bir biçimde benimsenmesi ile statüleri ve işleri hakkındaki endişelerini sesli olarak dile getiren profesyoneller olduğunu keşfettim (örneğin, tıbbi araştırmalar dergisi JMIR’ın doktorlar ve tıp öğrencileri arasında yapay zekaya direniş eğilimi hakkında yayınladığı araştırmaya bakınız).
Aynı şekilde konu ile ilgili tartışmalar bizim gibi toplumlarda da fiilen başladı. Ama bana öyle geliyor ki, özellikle miras alınan dini ve etnik kimlikle ilgili daha hassas yönlere değiniyor. Yapay zekanın piyasa ve toplumdaki gerçek etkileri meydana çıktıkça önümüzdeki aylarda toplumlarımızda da tartışmalar daha hararetli olabilir.
Öncelikle yapay zekayı yakın bir tehlike olarak görmeyenler olduğunu söylemeliyiz. Böyle düşünenlere göre toplumun kimliği, internetin ve ondan önce uydu televizyon kanallarının yayılmasından ciddi şekilde etkilenmedi. Bu görüşe göre, miras alınan kimlik, her ne olursa olsun, teknik meydan okumaları kapsayacak kadar güçlü. Ayrıca yapay zeka, insan düşüncesinin özüne ya da kendisine ve dünyaya bakışına, yani kimliği dediğimiz şeye dokunan türden derin dönüşümler değil. Bu elbette kolay ve endişe uyandırmayan bir cevap, fakat gerekçeleri güçlü veya inandırıcı görünmüyor.
Ancak nihai etki düzeyi ne olursa olsun söz konusu tehdide mevcut bir olasılık olarak baktığımızda, yapay zekanın kimlik üzerindeki etkisinin izleyeceği olası süreçleri, yani yapay zekanın nasıl etki edeceğini ve etkisinin nerede ortaya çıkacağını ele alan başka bir analitik soruya geçiş yapıyoruz.
Bu etkinin tezahür ettiği üç halkaya kısaca işaret edip, detaylandırmayı gelecekteki başka yazılara bırakacağız. Bu halkaların her birinde, nesiller arasındaki iletişim kanallarının daraldığını göreceğiz. Bildiğimiz gibi iletişim, toplumun kimliğini ve kültürünü yeni nesillere aktarmak için kullandığı temel araçtır.
Birinci halka; yapay zeka, şimdiye kadar alıştığımız internette gezinme veya ağ iletişimi gereksinimlerinin ötesine geçen teknik gereksinimleri olan kültürel/tarihsel bir aşamadır. Bu nedenle, yapay zeka araçlarından birincil olarak yararlananlar genç nesil ve bazı profesyonel yaşlılardır.  Gençlik çağını geçmiş olanların büyük bir çoğunluğu ise, özellikle kendisine muhtaç olmadıklarında yeni bir şey öğrenmedikleri için, bundan faydalanmıyorlar. İçinde bulunduğumuz yüzyılın başında, dünyanın internet çağına girdiği, çoğu resmi ve ekonomik işlemin dijitalleştiği bir dönemde de benzer bir duruma şahit olmuştuk. O zamanlar da binlerce yaşlı insan çaresiz kalmış, sonra çoğu kenara çekilerek bu yeni dünyayı gençlere bırakma kararı almışlardı. O günün gençleri bugünün yaşlıları ve muhtemelen yapay zeka dünyasını isteyenler ile uzak duranlar şeklinde bölünecekler.
İkincisi, yeni neslin bilgi kaynaklarına ulaşma kapasitesi artacak, dolayısıyla kimliğin şekillenmesinde içsel faktörlerin rolü küçülecek. Ayrıca, artık iş ve statü veya kültürel nitelikteki yükümlülükler üzerinde belirleyici bir etkisi olmayacağından, mekanın önemi ciddi şekilde azalacak.
Üçüncüsü; yapay zeka, daha önce toplumun kültür ve değer sistemleri içinde tanımlanmamış, bu nedenle, mevcut ahlaki ve geleneksel sistemin kapsamına girmeyen yeni bir ekonominin ortaya çıkışını duyuruyor. Bu durumda, yeni ekonominin etik ve gelenekleri, Manuel Castells'in tasvir ettiği gibi bir ağ toplumu olan yeni toplumdan etkilenecek. Bu yeni toplum ağ aracılığıyla ve onun mantığını ve araçlarını kullanarak kişisel, kültürel veya ekonomik olarak iletişim kurduğumuz tüm insanlardan oluşacak. Bu durumda, kendimizi, ilişkiler etiğini, biz ile diğerleri arasındaki farklılığın, yani ötekiliğin anlamını tanımlayacak yeni kavramlar sürecindeyiz demektir.
Bu üç konumun her biri, yapay zeka tarafından yönlendirilen yoğun bir iletişim aşamasında, miras alınan kimliğin bileşenleri ile yeni dünyanın etkileri/meydan okumaları arasındaki bir bağlantı noktasına işaret ediyor. Bu konuda daha derin bir araştırmaya halen ihtiyacımız var. Yakın gelecekte kendisini tekrar incelemeye geri dönebiliriz.