"Çocuklarınız, toprak olacaktır. Bina ettikleriniz, harap olacaktır. Topladıklarınız dağılıp gidecektir. Amelleriniz ise hesap gününde sizin olmak için kitapta yazılıp saklanacaktır.” (Hz. Ali)
John Steinbeck “Yaşamak ve üretmek için gerekli olanları elde etmekten başka insanoğlunun en çok istediği şey geriye kendisinden bir iz bırakmaktır; belki de kendisinin gerçekten var olduğunu ispatlayacak bir kanıt bırakma peşindedir, bu kanıtı bir tahta üzerine, taş üzerine ya da diğer insanların yaşantıları üzerine bırakır.” der. Bununla da her insanın öldükten sonra da anılmak, anılmayı sağlayacak kalıcı bir eser-iz bırakmak isteğine dikkat çeker. Ancak bu durum her insanın arzu edeceği bir şey olmakla beraber herkese nasip olmayabilir. Anılmak iki şekilde mümkündür: İyi bir iz bırakarak anılmak veya kötülüklerle birlikte anılmak. Tarihte her ikisinin de örneklerine rastlanmaktadır.
İyi olarak anılmaya değer iş yapanlar bu anılmayı sağlayacak kalıcı ve değerli işler yapanlardır. Bunlar yaptıkları işlerin bedelini ya çeşitli eziyet ve sıkıntılara maruz kalarak veyahut da canlarıyla ödemişlerdir. Kötü olarak anılanların hatırlanmalarını ve gündeme gelmelerini sağlayan şey ise yaptıkları haksızlıklar, büyüklenmeler ve işledikleri zulümlerdir. Aslında bunlar anılmaya değer bile değillerdir. Gündeme getirilme ve anılmaları sadece işlemiş oldukları kötülükler sebebiyle uğrayacakları kötü sondan ibret alınması içindir. Kabil, Nemrut, Firavun, Calut, Ebu Cehil, Ebu Leheb, Hitler, Radovan Karaciç, Ratko Mladić ve Ariel Şaron gibi isimler bu tipler için en dikkat çeken örneklerdir.
Biz bu yazıda daha çok olumlu yönde anılmaya değer işler yapma ve yaptıklarıyla kalıcı izler bırakma ve güzel örneklikler oluşturabilme üzerinde durmak istiyoruz; zira bu güzel örnekliklere ciddi manada ihtiyaç vardır. Hayatın içerisinde her daim yollar, bu yollarda yürüyenler ve bu yollara çağıranlar olagelmiştir. Ancak asıl olan herhangi bir yoldan yürümek değildir. Asıl olan kendimizi ve bizden sonraki nesilleri de hayra ulaştıracak yollar açmaktır. Bütün peygamberler geldikleri toplumlarda bunu yapmışlardır. Var olan çarpık ve felakete götüren yollardan yürüme yerine yeni çığırlar açmışlar, insanları ebedi mutluluğa ulaştıran yolları göstermişler ve kendileri de bu yollardan yürüyerek kalıcı ve güzel izler bırakmışlardır. Çünkü onlar, Allah’ın buyrukları doğrultusunda insanlığa doğru yolu gösteren, iyi işler yapan, namazı kılan ve zekâtı veren birer önderdi.[1] Bizlere düşen de onların çığır açtıkları bu yollarda yürümektir.
Çığır açmak, iz bırakmak peygamberlerin bir sünneti olduğu kadar kendilerinden sonra gelecek olanlara da tavsiyeleridir de aynı zamanda. Çünkü Hz. Resul şöyle buyurmaktadır: “Kim iyi bir çığır açarsa-iz bırakırsa açtığı çığırın-bıraktığı izin ecri ve kendisinden sonra, onunla amel edenlerin ecirleri, sevaplarından hiçbir şey eksilmeden ona aittir. Kim de kötü bir çığır açarsa-iz bırakırsa, açtığı çığırın-bıraktığı izin günahı ve kendisinden sonra onunla amel edenlerin günahları, günahlarından bir şey eksilmeden ona aittir.”[2] Demek ki insan, nasıl bir iz bırakacağına dikkat etmelidir.
Akıllı insan, rastgele yollarda yürüyüp bırakılan kötü izleri takip etmemelidir. Aksine Ralph Waldo Emerson’un; “Yol sizi nereye götürüyorsa oraya gitmeyin, yol olmayan yerden gidin ki; iz bırakın.” tavsiyesine uyarak kendisi yeni ve hayırlı yollar açıp onlardan yürüyerek güzel, kalıcı ve iyiliğe ulaştıracak izler bırakmalıdır. Böyle yapmayarak atalarını yanlış yollarda yürürken bulmalarına rağmen kendileri de onların izinden gidenleri kötü bir akıbet beklemektedir.[3] Çünkü insan için çalışıp arkasında bıraktıkları vardır. Tabir caizse insanı unutulmaktan alıkoyacak şeyler geride bıraktıklarıdır. Tıpkı Benjamin Franklin’in dediği gibi: “Öldükten sonra unutulmak istemiyorsanız, ya okunmaya değer bir kitap yazın ya da yazılmaya değer işler başarın.”
Yaptığımız iş bulunduğumuz konum ne olursa olsun hem kendi dönemimize hem de bizden sonrakilere güzel ve kalıcı eserler-izler bırakmakla yükümlüyüz. Yükümlü olduğumuz diğer bir husus da güzel ve kalıcı eserler-izler bırakanlara sahip çıkmak onlara destek olmaktır. Kemale ermenin yolu da budur. “Kâmil odur ki; koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.” (Mevlâna)
İyi olan ve iyilerden olmak için çaba gösteren herkese düşen görev; güzel izler bırakmak değil midir? Bizler "Güzel izler bırakmaya gelmedik mi bu dünyaya?" Zira bizlerin yapıp ettiği her şey ve sonraki nesillere miras bıraktığımız bütün etkiler, eserler, izler eksiksiz yazılmaktadır.[4]
[1] el-Enbiya 21/73
[2] Müslim, “İlim”, 15; Tirmizî, “İlim”, 15;
[3] es-Saffat 37/69-73
[4] Yasin 36/12