Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

20 yıl önceki bu geceyi hatırlıyor musunuz?

Bu gece yarısı, siz bu satırları okurken terör örgütü El-Kaide’nin Suudi toprakları üzerindeki faaliyetlerinin başlangıcının üzerinden yirmi yıl geçmiş olabilir.

12 Mayıs 2003 gecesi insanlar, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın doğusundaki üç sivil yerleşim alanını hedef alan büyük patlamaların haberiyle dehşete uğradı. Bu patlamalar sonucunda Suudiler ve diğer uyruklar arasından onlarca kişi öldü ve yaralandı.

İnsanlar soruyordu: Neler oldu? Neden bu yerleşim alanları? Bu kötü niyetli eylemin arkasında kim var?

İnsanlar, bu şaşkınlık halini çok uzun bir süre yaşamadı. Zira El-Kaide örgütü, ‘Bedrü’r-Riyad Savaşı’ adını verdiği bu saldırıların sorumluluğunu resmî olarak üstlenerek faillerin isimlerini, sicillerini ve suç ya da saldırı hazırlıklarını ifşa etti.

Suudi emniyeti bundan kısa bir süre önce Riyad’ın İşbiliye mahallesinde patlayıcı üretimi için kullanılan bir mekâna baskın düzenlemiş ve sonra örgütün aranan mensuplarına ilişkin ilk listeyi ilan etmişti. Bu liste daha sonra ‘19 listesi’ olarak tanınacaktı.

İşbiliye hücresinin ortaya çıkarılması, 12 Mayıs saldırılarından sadece üç gün sonra bu gazetede yazdığım gibi; “Suudi toplumu için bir şoktu. Çok geçmeden (cihatçı) Suudiler, geçtiğimiz 12 Mayıs günü en büyük darbelerini yaptılar.”

O sırada yangının dumanı halen tüterken şu soruyu sormuştum:

“12 Mayıs’ta Riyad’da olanlar nasıl oldu; bu eylemi gerçekleştirenler ne istiyor?”

‘Peşaver’in Mutfağı’ başlığıyla, bugün halen hissettiğim bir makale yazdım ve bu makalede Suudi kamuoyuna, El-Kaide örgütünün Afganistan sınırındaki Peşaver’de nasıl oluşturulduğunu ve Suudi gençliğinin cihatçı İhvan (Müslüman Kardeşler) ideolojisinin baştan çıkarıcılığının ve o dönemde bu toplumsal tehlikeye aldırış etmeyen resmî politikaların gevşekliği ya da saflığının nasıl kurbanı olduğunu açıklamaya çalıştım.

Dedim ki onlar hakkında bilgi sahibi olunsa da ne faydası var:

“Olayı sadece güvenlik açısından anlamaya ya da doğduğu rahimden ayrı tutmaya çalışsak bilgi eksik kalır. Zira bu rahim, varlığını sürdürüyor ve zorlu pazartesi arifesinde Riyad’ı havaya uçuran cesede hep hayat nefesi bahşedecek şekilde doğurgan.”

Mayıs 2003’teki Riyad saldırılarından önce, 11 Eylül 2001 saldırıları gerçekleşti. O dönemde Usame bin Ladin’i eleştiren bir yazar veya konuşmacı, kendisine yönelik açık bir saldırıyla yüzleşiyordu. Usame, ‘Uyanış’ hatipleri ve yıldız isimleri tarafından bir övgü konusuydu. Öyle ya o, mücahitlerin emiriydi! Ta ki bundan iki yıl sonra Riyad’ın doğusunda saldırı felaketi yaşandı. O zaman Uyanış vaizlerinin dillerinden, bir süre bir söz dökülmedi.

Trajikomik olan şey, El-Kaide’nin Suudi Arabistan’da peş peşe operasyonlar gerçekleştirmesi ve örgütün Yusuf el-Ayeri, Abdülaziz el-Mukrin, Salih el-Avfi, Faslı Kerim Mecati ile Yunus Hayari, Yemenli Halid Hac vd. liderlerinin isimlerinin gölgeden gün ışığına çıkmasından sonra Uyanış’ın yıldızları, hapiste olanlar da dahil olmak üzere El-Kaide mensupları için danışman, durum iyileştirici ve işlemci rolü oynamak için akın akın ortaya çıktı. O kadar ki örgütün ilk Suudi kurucusu Yusuf el-Ayeri, bu konuda meşhur bir yazısıyla onlarla alay etti.

Binlerce makale ve yüzlerce saat televizyon ve radyo programına rağmen bu olgu üzerine esaslı bir araştırma merkezi kurulmadığını ve o yıllara dair bir film, dizi ve belgesel yapılmadığını söylemek istiyorum. Bir tek ‘Suudi Arabistan, El-Kaide ile Nasıl Yüzleşti?’ başlığını taşıyan güzel bir belgesel var, ama o da meseleyi tamamen güvenlik zaviyesinden ele alıyor.

Bugün, ama özellikle bugün, toprağı sürüp dikkatlice elden geçirmeye ve bu topraktaki fikrî, kültürel, siyasi ve toplumsal tohumları incelemeye acil ihtiyacımız var.

Uyanışçılar bugün şunu diyor: Bırakın bunu; bu, eski bir mevzu. Sizler, geçmişin esiri olmuşsunuz. Varsa yoksa bu konu… Bezdirdiniz!

Biz bu ezgiyi, mesela Batı’da duymadık. Onlar, halen Hitler, Nazizm, Mussolini, Churchill, de Gaulle ve üzerinden bir asır geçmesine rağmen iki dünya savaşı üzerine çalışma üzerine çalışma yapıyorlar!

Tarihi iyi incelemeyen, tekerrür etmesine mahkûm olabilir.