Rıdvan Seyyid
Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde İslami ilimler profersörü
TT

Lübnan’ın sorunlarından biri olarak Merkez Bankası Başkanı…

Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame, yirmi yılı aşkın bir süredir sadece Lübnanlı siyasetçiler ve ekonomistler tarafından değil, aynı zamanda uluslararası mali yetkililer ve büyük ekonomilerdeki siyasetçiler tarafından da gözlemleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve damadı Cibran Basil, ona sırt çevirdi. Cumhurbaşkanı, sistemdeki diğer kişilerle birlikte beşinci ya da altıncı dönem için görev süresini uzatmak üzere başvuran Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almak için Lübnanlı siyasetçileri kendi tarafına çekemedi. Bu yüzden Cebel-i Lübnan’a başsavcı olarak atamış olduğu Hâkim Gade Avn’ı bu konuda yetkilendirdi. Gade Avn, Cibran Basil’in ilişkisinin iyi olmadığı bazı banka müdürleriyle yüzleşmekle işe başladı. Mevcut suçlama, mali çöküşün ardından yurt dışına para kaçırmak ve banka başkanı, siyasetçiler ve banka sahipleri arasındaki bir ittifak kararıyla mevduat sahiplerinin paralarına el koymaktı! Olayları uzun uzadıya tekrar etmeye lüzum yok. 2010 yılından sonra peş peşe gelen hükümetlerin devlet işlerini yürütmek için harcamak üzere Merkez Bankası’ndan aldıkları borçlar arttı. Banka Başkanı’nın rejimin ve siyasetçilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bankalarla anlaşmalı olarak faiz oranları yükseltildi. Bunun üzerine Lübnanlılar, topladıkları miktar ne kadar az olursa olsun akın etti. Buna karşılık Merkez Bankası da devlete olan borçlarını artırmaya ya da devlete borç vermeye başladı. Ödeme bütçesindeki dengesizlik nedeniyle hükümetler borçları geri ödeyemedi ya da bitiremedi. Çünkü hükümet harcamalarındaki artış büyüktü ve nüfuzlu kişilerin, banka sahiplerinin ve büyük sermaye sahiplerinin yararınaydı.

2010 yılında Enerji Bakanlığı’nın yaklaşık on milyar dolar borçlu olduğunu ve borcunun 2020 yılında kırk milyar dolara çıktığını söylememiz yeterli olur herhalde! Aynı durum diğer bakanlıklar ve kurumlar için de geçerli. Görünürdeki denge ne zaman tehdit altına girse Banka Başkanı, kendi kanını emen biri gibi kâğıt üzerinde yeniden yapılandırma denen şeyi yapıyor. Ta ki ekonomi çökene ve bankalar mevduata kapatılana kadar... Mevduatların akıbetini bugüne kadar kimse bilmiyor; hâlâ duruyorlar mı yoksa Lübnan’daki diğer durumlar gibi onlar da mı buharlaştı, bilen yok.

Diğer ülkelerde kriz zamanlarda ve nakit, çökme tehlikesi altına girdiğinde hükümetler, 2008-2009 yıllarında görüldüğü ve şimdi de ABD ve İsviçre’deki bazı bankalarda olduğu gibi, teminat alarak ya da borç vererek veya her ikisini de aynı anda yaparak hemen bankaları destekleme yoluna girer. Tabii bu, Lübnan’da mümkün olmadı. Çünkü hükümetin iflası kapsamlıydı. Krizlerde de olduğu gibi yurt dışına korkakça para kaçırılıyor ve bu konudaki suçlamalar bollaşıyor. 2018 ile 2021 yılları arasında yaşanan şey buydu. Böylece Gade Avn, kaçakçı büroları ve bankaları takibe aldıktan sonra ve Banka Başkanı üzerindeki cumhurbaşkanlığı koruması kalkınca Banka Başkanı, iki şeyle suçlandı: Siyasetçilere ve büyük sermaye sahiplerine paralarını kaçırmalarında yardımcı olmak ve kendisi, kardeşleri ve yardımcıları tarafından dolandırıcılık yöntemlerine başvurularak ve Merkez Bankası ya da özel şahıslar aracılığıyla parasını kaçırmak!

Lübnanlı siyasetçiler, meseleyi başta ciddiye almadı ve Banka Başkanı’nı Gade Avn’ın iddialarına karşı korudu. Sonra Fransalı, Almanyalı ve İsviçreli adli makamlar, kendi ülkeleriyle bankalarındaki başkana yönelik iddialara kulak vermeye başlayınca iş zorlaştı. Hatta imkânsız hale geldi. Soruşturmalar sonucunda büyük bir kısmı kendi adına değil, kardeşi ve yardımcıları adına da olsa bu adamın yıllar içinde yavaş yavaş biriken büyük bir serveti ve gayrimenkulleri olduğu ortaya çıktı.

Lübnan sistemindeki hastalıkların nedeni, çeşitli alanlarda sıkı yasaların olması ama bunların uygulanmamasıdır. Bu yüzden çeşitli yollarla hızlı bir şekilde kâr elde etme yönünde büyük bir heves görülüyor. Bankalar, ticari ve özel bankalardır ve buralardaki paralarla kredilerin Lübnan piyasasının çıkarları ve işlemleri için olduğu varsayılmaktadır. Gelgelelim on yıldan fazla bir süredir kredilerin çoğu, fiilen Merkez Bankası’na verilir oldu. Nakit ve Borç Yasası’na göre banka, belirlenen süreler içinde geri ödeme umudu yoksa hükümete borç vermeyebilir. Ancak Banka Başkanı, devletin ve kurumlarının işlerinin yürütülmesini kolaylaştırma gerekçesiyle çok cesur davranarak siyasetçilere epey hizmet etti. Böylece bankaların mevduat sahipleri nezdinde güvenilirliği sarsıldı ve Banka Başkanı, insanların parasını korumak için yasayı uygulama görevini yerine getirmedi. Bu iki şey, tabii ki meydana gelen ve kötüleşen çöküşün temel sebebi oldu. Elbette tek sebep bu değildi. Zira çöküşün, devletin iç ve dış genel politikalarıyla ilgili başka yüzleri ve sebepleri de var. İlk defa Banka Başkanı, sorumlu tutulduktan sonra, “Siyasetçilere sorun!” diyor.

Peki, üstün Banka Başkanı’nın hükümetler ve siyasetçilerle olan mücadelesinde zayıf olmasının sebebi nedir? Birinci sebep, görev süresinin siyasetçiler tarafından uzatılıyor olmasıdır. İkinci sebep de 1990’lı yıllardan beri siyasi olarak cumhurbaşkanlığı makamına göz dikmesidir. Onu bu makama eriştirecek olanlarsa tabi ki meclisteki siyasetçilerdir. Selame’yi bankanın başkanı olarak atayan Başbakan Refik Hariri, bu pozisyona asla siyasi hırslar beslemeyecek finansçı bir adam getirdiğini söylemişti. Ancak son yıllarında, siyasetçilerle ve 2005 yılına kadar ordusu Lübnan’da olan Suriyelilerle büyüyen ilişkileri nedeniyle görev süresinin uzatılması konusunda artık kendisinin desteğine ihtiyaç duymayan bu Başkan’ın siyasi hırslarından şikayetçi olmaya başladı. 

Mali konularda sıkı disiplin taraftarı büyük iktisatçı Keynes şöyle diyor:

“Kapitalizm güzel de değildir, akıllı ve bilge de. Bunun en büyük delili, kâr hırsıyla kendini havaya uçurmasıdır!”

Lübnan’da kapitalizm vardır. Ancak tüm yasaları atlatma konusundaki ısrarı yüzünden onu bir sistem olarak adlandırmak artık mümkün değil. O daha ziyade bilgelikten ve hatta makuliyetten uzak bir yozlaşma modeline dönüştü. Merkez Bankası Başkanı eski bir yolsuzluk uygulayıcısı haline geldiğinde yolsuzluk, ‘sistemin’ beynine ulaşır. O, banka sahipleri veya siyasetçiler gibi davranırsa neler olacağını en iyi bilen insandır. Bir finans uzmanı (ki bunlar çok da masum olmazlar) olan Banka Başkanı, başta insanların parasını yağmalamak suretiyle hızlı kâr elde etmenin yol ve yöntemlerini onlara gösterdi. Daha kötüsü, çok geçmeden onlara katıldı ve onlardan daha zayıf ama daha sorumlu hale geldi. Çünkü kendisi kamu malının koruyucusuydu. Paranın koruyucusunun onun hırsızı olması neden gereksin ki?!

Ben finans uzmanı değilim. Kaçırdığım ve anlamadığım birçok rakam ve mesele var.. Ama Fransalı müfettişler, Banka Başkanı’nı sorgulamaya gelip de mesele, görev süresi Temmuz 2023’te bitecek olan Başkan’ın pasaportuna Lübnanlı yetkililer tarafından el koyulacak raddeye gelince onun durumu hakkında yazı yazmaya karar verdim. Zira benim için onun durumu, hukuksuz ve düzensiz  bir hale gelen ve hali iflas etmiş bir devletin vaziyetinin ötesinde ahlaki bir krizin sınırlarına varan Lübnan’ın sorunlarının bir parçasıdır.