Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Mısır ve kaosla boğuşan komşuları

Bunca yıllık siyasi ve diplomatik tecrübesinden sonra Dr. Ahmed Ebu el-Gayt’ın ısrar ettiği gibi her konunun daima jeopolitik yansımaları ile birlikte ele alınması gerekliyse, bugün Mısır çevresindeki büyük çöküşlerin yansımalarını büyük bir endişe ile beklemek zorundayız. Kongo’da bağımsızlıktan sonra her güçlünün kendine yer biçip burada bağımsızlık kazanmaya karar verdiği olayları bir kenara koyacak olursak, Sudan’da olup bitenler emsalsiz bir korku saçıyor. Devlet çöktü, merkezi güç düştü ve uluslararası ya da bölgesel bir örgüt ülkedeki parçalanmayı daha fazla durduramadı. Sudan’da müzakerelerin askıya alındığının duyurulması, ABD de dahil olmak üzere arabulucuların umutsuzluğunu ve ülkedeki durumun ciddiyetini gösteren bir karardır. Ateşkes anlaşmalarının hiçbiri Lübnan savaşının başlangıcındaki gibi tamamen dayanmadı. Bu, asıl niyetleri ve planları ortaya çıkararak savaşın ne kadar acımasız ve vahşice olduğunu, sanki düşmanlarmış gibi sivillerin hayatlarının, güvenliklerinin ve onurlarının önemsenmediğini gösteriyor.

Mısır, coğrafi ve ulusal konumu nedeniyle, gerek Afrika gerekse Akdeniz tarafında kendisiyle hiçbir ilgisi olmayan tehlikelere her zaman maruz kalmıştır. Bugün, konumu kuşağın en kırılgan yerlerinden biriymiş gibi gözüküyor: Sudan’da korkunç bir askeri kaos var, İran Gazze’deki siyasi karar merciini kontrol ediyor ve Libya’daki durum giderek kötüleşiyor. Sosyolog Dr. Saadallah İbrahim, bu bariz yüklere ek olarak, son yıllarda buraya gelen 10 milyon Arap mülteci olduğunu söylüyor.

Mısır, tarihinde bir kez olsun güvenliğine bölgeyi kuşatan bir gözle bakamadı. Sudan ile olan ilişkisi Nil ile olan ilişkisidir. Duygusal tarafların dediği gibi Sudan Mısır’ın bir parçası olmasa da tarihinin ve toplumunun ve bir zamanlar bölgede yayılan ortaklık hayalinin bir parçasıdır.

Bugün Sudan’daki kan Nil’ini kim durdurabilir? Herhangi bir şekilde ordunun birbirine ateş ettiğine tanık olduysanız, cevap bellidir. Kimsenin anlamadığı kanlı bir delilik fırtınası var. Sudan’dan geriye yönetilecek veya kontrol edilecek ne kalacağını kimse bilmiyor. Ülkede yönetime katılmak isteyecek kaç sivilin kalacağını kimse bilmiyor.

Sudan’da neden bu şekilde bir patlama yaşandığını kim anlıyor? General İbrahim Abbud’un neden iktidarı sahiplerinden gasp ettiğini anlayan biri belki bunu da anlayabilir. Abbud’dan sonrası bir generalden diğerine, bir tuğgeneralden bir mareşale ve bazen bir üsteğmenden yüzbaşıya ve diğer apoletlere kadar kendisini tekrar eden bir banttan ibarettir.

Hartum’u uçaklarla bombalayanın Sudanlı bir baba ve annenin çocuğu olduğuna kim inanır? Tabii bu diğer Arap ülkelerinde de oldu. Irak’ın bazı kesimlerinin kaderine ‘kimyasal’ rumuzlu bir hasat düşmüştü. Kim inanır? Kimin inanıp kimin inanmadığı önemli değil. Hartum’da sıcaklık 50 derece.