Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Riyad ve Washington: Çıkarların dili

ABD’li yetkililerin Riyad’a özellikle son sekiz aydır yaptıkları ziyaretlerin başlığı, talimatın değil de çıkar dilinin baskın kılınması olduysa, Washington meseleyi iyice kavramış demektir.

Geçen cuma günü ABD Dışişleri Bakanı üç günlük Suudi Arabistan ziyaretini tamamladıktan sonra Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve mevkidaşı Suudi Dışişleri Bakanı ile 1 saat 40 dakika görüştü. New York Times ve The Washington Post gazeteleri, Suudi Arabistan-ABD ilişkileri hakkında önemli haberler yayınladı.

The Washington Post, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, ABD’nin OPEC+’ın ara seçimler süresince üretimi kısma kararına yönelik açıklamalarından sonra ekonomik sonuçlara işaret ettiğine dair bir belge yayınladı. Peki, işin aslı nedir?

Muhakkak ki Veliaht Prens, ABD yönetimi ve diğerlerine Suudi Arabistan’ın kendine has çıkarları olan bir ülke olduğunu ve onunla iş yapmak isteyenlerin istek veya talimatla değil, çıkar diliyle konuşması gerektiğini açık ve net bir şekilde gösterdi.

Bunu, Suudi Dışişleri Bakanı da birkaç gün önce şu sözlerle ifade etmişti: “Suudi liderler, baskılara karşılık vermeyecek. Biz bir şey yapıyorsak onu kendi özel çıkarlarımız için yapıyoruzdur. Sanmıyorum ki, baskının faydalı olduğunu ya da yarar sağladığını düşünen biri olsun.”

Bunu Riyad’la köprüleri onarmak üzere heyetler gönderen ABD yönetimi de anladı. The Washington Post uzun bir süreden sonra ilk kez Suudi Arabistan hakkında kışkırtıcı olmayan bir haber yayınlayarak, Blinken’ın Cidde ziyaretinin “son aylarda Krallık’ta yapılan üst düzey” ABD’li görüşmeler dizisinin ardından geldiğini aktardı.

Gazete, Suudi Arabistan’ın Blinken’ın yanı sıra Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, CIA Başkanı William J. Burns, Biden’ın kıdemli Ortadoğu danışmanı Brett McGurk ve Enerji Güvenliği Baş Yetkilisi Amos Hochstein tarafından da ziyaret edildiğini bildirdi.

Tüm bunlar gösteriyor ki, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın idaresiyle Suudi yönetimi, Riyad’ın baskılara göre şekillenmediğini ve Amerika’nın kutsamasını umursamadığını ispatladı. Veliaht Prens daha önce de Suudi Arabistan’da yaptığı ve yapmaya devam ettiği şeyin, Suudilerin ve onların çıkarına olduğunu söylemişti.  

Her geçen gün yaşanan hadiseler bunu kanıtlıyor. İşte Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ilişki, pazarlık diline değil çıkar diline dönüyor. The Washington Post gazetesi tarafından yayınlanan ve Suudi Veliaht Prens’in ABD yönetimini uyardığına dair sızdırılmış belge, önemli bir noktaya da işaret etti.

Haberde, Suudi Arabistan’ın ABD’nin açıklamalarına yanıt olarak yaptığı açıklamaların oldukça nazik bir dille yapıldığı, bununla birlikte ABD yönetimine özel mesajların yüksek tonda olduğu belirtildi. Bu da Veliaht Prens liderliğinin, kışkırtma ve popülizm peşinde koşmadığını ve bölgemizde bazılarının yaptığı gibi kahramanlık arayışında olmadığını ortaya koydu.

Yani Suudi Arabistan kahramanlık gösterisi yapmak değil, bir mesaj vermek istiyordu. Bu, Riyad’ın son bir yıldır yaptığı şey. Nitekim Washington da dahil olmak üzere herkese, sahip olduğumuz ve herkesin de ona göre hareket etmesi gerektiği dilin, siyasi ilişkilerin muhafazasını garanti eden çıkarların dili olduğunu kabul ettirdi.

Hiç şüphesiz mesaj, Suudi Arabistan’ın ustalığıyla hedefini buldu.