Cuma Bukleyb
TT

Trump, ABD yazını daha sıcak hale getiriyor

ABD'nin en büyük siyasi olayı kabul edilen başkanlık seçimleri dört yılda bir gerçekleşiyor. ABD başkanlık seçimleri, kimseden gizli olmayan nedenlerle ABD sınırlarını aşıyor. Seçimin yansımaları dünyanın tüm başkentlerini etkiliyor. ABD’deki seçim süreci en uzun seçim maratonu olarak nitelendirilebilir. 2024 seçimlerinin yarışı şimdilerde başladı. Ancak soru şu: 2016 yarışından mı yoksa 2020'den mi daha heyecanlı olacak?

2016 yılındaki ABD başkanlık seçimleri, o zamanlar benzeri görülmemiş bir ‘seçim tsunamisi’ olarak tanımlandı. ABD ve dünya halen bunun etkilerinden ve yansımalarından mustarip. Tsunaminin nedeni, Donald Trump adında bir iş adamı ve medya şahsiyetinin gökten paraşütle atlayarak siyaset sahnesine inip Cumhuriyetçi Parti için başkanlık yarışına katılacağını duyurmasıydı. Bu hareket, ABD siyaset kurumunun kafasını karıştırdı ve duvarında büyük bir çatlağa neden oldu. Trump, ünlü olmasına rağmen, siyaset kurumunun bir üyesi değildi. Siyasi olarak bariz bir şekilde cesurdu, diplomatik ahlaka meydan okuyan bir dil konuşuyordu ve egzotizmi, özellikle beyaz işçi sınıfından olmak üzere seçmenlerin büyük bir kesimine hitap ediyordu. Önce Cumhuriyetçi Parti'deki rakiplerini ezmeyi başardı ve Cumhuriyetçi Parti adayı olarak ilerledi. Daha sonra Demokrat Parti adayı Hillary Clinton'a karşı mücadelesinde galip gelerek Beyaz Saray'a girdi.

Ona katılsak da katılmasak da durum değişmiyor. Çünkü Donald Trump'ın siyaset dünyasında benzeri görülmemiş bir fenomen olduğu ve onun farklı bir doğaya sahip, tereddüt etmeyen, savaşmaktan çekinmeyen amansız bir savaşçı olduğu gerçeği inkâr edilemez. O asla yenilgiyi kabul etmez. Özellikle bu son özelliği, destekçilerinin ABD Kongre Binası’na saldırdığı 6 Ocak 2021'de ABD'de meselelerini tıkanma ve patlama noktasına getirdi. Hikâyenin geri kalanı malum…

Ancak geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan hukuk sürecinde kendisini bekleyen akıbetin, öncekilerden farklı bir suçlamayla yargı önüne çıkmasına neden olacağı biliniyor. Suçlama, gizli resmî belgelere el koyarak Florida'daki kişisel konutunda sakladığı ve teslim etmesi için kendisine gelen yasal tebligatları dikkate almayarak iade etmediği yönünde.

Bu durum, hepimize daha önce bildiğimizden daha ilginç ve heyecan verici bir ABD seçimi vaat edildiği anlamına geliyor. Bir bakıma bize, Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump'ın sahneyi işgal ettiği ve tüm ışıkların onun üzerinde parladığı 2016 seçimini hatırlatıyor. Aradaki tek fark, şu anki seçim sürecinde kanun adamlarının dosyalarıyla birlikte sürece girmesidir. Bu durum Trump ve destekçileri tarafından hoş karşılanmıyor. En önemlisi de onların (kanun adamlarının) Trump’ı tuzağa düşürmek, yıllarca hapse atmak için gelmiş olmalarıdır. Gerçekten heyecan verici bir dram, Hollywood film stüdyolarına çok yakışır.

İlginç olan, aday/sanık Donald Trump'ın popüler anketlerde oylarının diğer tüm adaylardan ve her iki partiden de büyük bir pay alarak yükselmesi!

Bir federal savcılığın mutfağında hazırlandıkları için bu seferki suçlamalar farklı ve bu çok fazla. İddia makamı tarafından sunulan delillerin, Trump'ın gizlilik itirafı da dahil olmak üzere ses kayıtlarını içerdiği söyleniyor. Buna ek olarak, son dönemde basında çıkan haberlerde, Trump’ın Beyaz Saray'daki Özel Kalemi Mark Meadows'un müfettişlerle temasa geçerek ceza almaması karşılığında onlarla iş birliği yapmaya istekli olduğunu beyan ettiği belirtildi. Amaçlanan iş birliği, onun mahkemede eski patronu Trump’a karşı tanıklık etmesidir.

Ancak medyadaki mahkemelerin, mahkeme salonlarında olanlara yakın ya da uzak bir şekilde benzemediğini hatırlamakta fayda var. Trump, geçtiğimiz Nisan ayında bir mahkeme huzuruna çıkma deneyimi yaşadı ve oradan sağ salim çıktı. Trump'ın bir sonraki mahkemeyi başı dik ve zarar görmeden terk etmesi de şaşırtıcı değil. O, başkanlık yarışına girmesini engellemek amacıyla siyasi güdümlü oldukları gerekçesiyle tüm suçlamaları reddediyor. Atanan savcılık ekibinin, mahkeme hakimini ve jüriyi eski başkanın davaya dahil olduğuna ve cezayı hak ettiğine ikna etmek için yasal olarak yüksek bir dağa tırmanmaktan hiçbir farkı olmayan zor bir görevi var. Savunma ekibinin, seçim kampanyası sırasında ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Başkanı’nın Demokrat Parti adayı Hillary Clinton'ın özel e-postasını Dışişleri Bakanı görevine aykırı olarak yazışmalarında kullandığını doğruladığı bir açıklama yaptığı 2016 yılında olanları hatırlaması muhtemeldir. Söz konusu durum güvenlik düzenlemelerinin ve sistemlerinin açık bir ihlali olarak kabul edilir. Ancak Clinton, bu suçlamadan ötürü mahkemeye çıkarılmadı.

Bununla birlikte dava, mahkeme, medya ve bunun gündeme getirdiği siyasi abartı, ister istemez Trump'ın kampanya trenini biraz yavaşlatacak. Bu durum onun umutlarının ve çabalarının çoğunu tüketebilir. Ve bu, şüphesiz ABD yazının sıcaklığını daha da artıracaktır.