Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, son iki gün Kremlin’deki ofisinde kaç saat geçirdi bilinmez ama geçirdiği saatlerin çok yoğun ve uzun olduğu kesin. Dikkat çekici renkleriyle öne çıkan kubbelerin altında, Büyük Kızıl Meydan’a nazır ve devasa Gorki Parkı’na yakın görkemli ofisinde Putin, Moskova yazını Putin ve Kremlin’deki insanlar üzerindeki ağırlığıyla Sibirya ayazına çeviren sıcak ve hızlı gelişmeleri izliyor gibiydi.
Paralı asker grubu Wagner’in lideri tarafından Rus ordusuna karşı ilan edilen ve Moskova’ya girip Ruslar arasında bir iç savaşı ateşleme tehdidi oluşturan askerî isyan, Putin'in iktidar tarihindeki en tehlikeli hadisedir. Putin bu olanları ihanet ve sırtından bıçaklama olarak nitelendirdi.
Bu olay, güveni en değerli şey olarak gören ve onu sadece hak edene verebilecek eski istihbaratçı Rusya Devlet Başkanı’nın çok yakın çevresinden gelen bir darbe isyanıdır. Bununla Putin’in yakın arkadaşlarından birine olan güveni yeniden sarsıldı ve Vladimir Putin, etrafındaki herkese şüpheyle yaklaşma aşamasına geri döndü. Olayın ciddiyeti buradan gelmektedir. Böyle anlarda insanın aklına Rus edebiyatının en önemli öncüsü Lev Tolstoy’un ihanete dair şu hikmetli sözü geliyor:
“İhanete uğramak kollarının kırılmasına benzer; affedebilirsin belki ama hiçbir zaman sarılamazsın.”
Bu ilginç olay, özellikle uzmanların çeşitli medya organlarındaki görüş ve analizleri takip edilince olan bitenin anlaşılması çabasında birçok soruya alan açtı. Mesela, bir ekole göre Batılı istihbarat servislerinin paralı asker grubu Wagner’in liderini Rusya Devlet Başkanı’na darbe yapmak için ‘satın almasının’ ardından ‘dahi sanatçı öğretmen’ Vladimir Putin, Batı istihbaratını ustaca vurdu ve sanki mesele önceden tertip edilmiş gibi Wagner’i isyanı sonlandırmaya ikna etmesi için Belarus Devlet Başkanı ile anlaştı. Bu, Putin aşığı ve Batı nefretçisi olanların delilden yoksun ve hüsnükuruntularla dolu teorisidir.
Eski Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart’ın çok anlamı bir sözü vardır:
"Rakibiniz hatalar işler ve ahmaklıklar yaparken, onu rahatsız etmeyin.”
Bugün Batı’nın durumu da bu. Nitekim rakibinin açık ve sürekli olarak geri çekilmesinin ve Ukrayna’ya karşı savaşında muzaffer olamamasının yanı sıra, resmî ve gayri resmî askerî ekipler arasındaki iç çatışma halini seyrediyor.
Şurası açık ki Putin’i endişelendiren bir şey var. Bu endişe, ölümcül Rus askerî makinesinin tatmin edici olmayan performansından ve bu makine içinde yaşanıp savaş meydanında vasat sonuçlara yol açan görüş ayrılıklarından kaynaklanıyor.
Wagner güçlerinin Rus ordusuna katıldığının ilanı, bu güçlerin rolünün resmî olarak bitirildiği anlamına geliyor. Görünen o ki, örneğin, Suriye ve Afrika Kıtası’ndaki mevcut konumlarında onlara alternatif güçler düşünmek için henüz erken. Alternatifin Rus istihbarat yönetiminin doğrudan denetimi altında olacağını söyleyen ilk sızıntılar doğruysa bu, savaşların idaresinde köklü bir değişiklik ve askerî kurum çemberinden çıkıp Putin’e göre en güvenli yere, ilk evi istihbarata yönelme demektir.
Wagner Grup lideri Yevgeniy Prigojin’in akıbeti halen belirsiz. O bugün kendisi için geri sayım başlayan ertelenmiş bir ölüm projesidir. Wagner’in fiilî başkanı olan annesinin durumu ve sonu da bir sır olarak kalacak. Putin’in Prigojin’e annesi üzerinden şantaj yapması mümkün. Zaten son olaylardan sonra nerede olduğu da halen bilinmiyor. Putin, çevrede, Başkan’ın eski aşçısı gibi rakiplerle karşı karşıya ve zehri pişiren onu muhakkak tadacaktır. Putin’in önünde çok sayıda zorlu seçenek var ama bu seçeneklere başvurur mu, mesele bu. Ukrayna’daki savaş meydanı ortada; Putin’in ordusu savaşı bitiremiyor. Putin, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’u gözden çıkarıp başarısızlık ve isyandan onları mı sorumlu tutacak? Yoksa başka herhangi bir düşünceden önce ordunun sadakatine duyduğu ihtiyaç mı ağır basacak? Bu, Karamazov Kardeşler’in çekişmelerindeki suç ve ceza, savaş ve barış sorularıdır.