Memun Fendi
TT

Başarı meşruiyeti

Siyaset bilimcilerin Mao Zedong’un ardından Çin’de yaşanan siyasi istikrar durumunu izah etmek için ulaştıkları belki de tek açıklama başarı meşruiyetidir. Bir önceki yazımda; ”Çin hızlı kararlar almasıyla ön plana çıkan, meşruiyetini başarıdan alan, tehlikeli olarak tanımlanan farklı bir diktatörlük sistemi yakalamıştır. Başarılarıyla tabana ulaşan diktatörünün propaganda şekli, Hitler ve sağ kolu Goebbels’in propagandasına benzemez. Meşruiyetinin temeline başarıyı koyan diktatörlük özelliklerinden biri de karar alma yavaşlığı olan demokratik sistem için gerçek bir rakip olabilir” demiştim. Başarının sağladığı meşruiyet düşüncesi, Çinli Huawei ile ABD’li Apple arasındaki gelecek savaşına odaklanan bir önceki yazının ayrıntılarında gizliydi.
Yazının yayınlanmasının ardından ünlü diplomat ve aziz dost eski Mısır Dışişleri Bakanı ve yine eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa beni arayarak, ”Tamamen başarı meşruiyeti konusuna ayrılmış bir yazı yazmalısın. Çünkü bu ele alınmayı hak eden yeni bir düşünce” dedi. Onun bu isteğine uyarak bu yazımda; gelecek yıllarda dünyayı yönetmeye aday bir ülke olarak Çin’in en önemli, büyük ve öne çıkan örneği sayıldığı kapalı rejimlerde ideolojik meşruiyete alternatif olan başarıya dayalı meşruiyete odaklanacağım.
Seksenli yıllardan itibaren Çin’de şu anda Komünist Parti liderliği olarak bilinen kadro, Mao’nun ölümünün ardından Marksizm ve Maoizm ideolojilerine dayalı meşruiyet yerine başarıya dayalı meşruiyet stratejisini takip etti.
Çin hükümeti; vatandaşlarının hükümetin kendileri için çalıştığını hissetmeleri için belirli hedefler koyma ve bu hedeflere ve özelliklede kalkınma ile ilgili olanlara ulaşamadığı zaman hemen revize etme politikasını takip etti. Nitekim Batılılar örneğin; Çin’in sağlık alanında gerçekleştirdiği başarı modelini başarının meşruiyeti ile ilgili uluslararası başarı öykülerinden biri olarak incelemektedir. Politika değişikliklerinde esneklik ve aynı zamanda toplumun gereksinimlerinin hızlı bir şekilde karşılanması, Çin’de devlet ve toplumun ülkenin onyıllardır tanık olduğu bir denge ve istikrar fomülüne ulaşmasını sağlamıştır.
Çin’in başarıya dayalı meşruiyeti; başarıyı siyasi olmadan önce ahlaki bir yükümlülük olarak gören Çin toplumunun ahlaki kültürü “etiği” tarafından desteklenmiştir.
Sömürge döneminde sonra kurulan devletlerde ulusallık ideolojisinin sona ermesi, hem Şii (İran) hem de Sünni (Sudan) örnekleri ile İslamcılık ideolojisinin başarısız olmasının ardından ülkelerimiz için toplumların gelişimini ve istikrarını korumaya yönelik bir alternatif olarak başarı meşruiyeti ne anlama gelmelidir?
Bölgemizdeki liderlerin ideolojilere alternatif olarak vatandaşlarına insani kalkınma ve gelişmiş hizmetler (Bunun şu anda en iyi örneği BAE ve farklı derecelerde Körfez ülkeleridir) sunmaktan başka çaresi yoktur.
Arap vatandaşlar, kendilerine refahı sağlayacak başarılara alternatif olarak ideolojiler ile artık ilgilenmemektedir. Savaşın sesinden daha yüksek bir ses yoktur düşüncesi ve İsrail ile hayali yüzleşme vatandaşları günlük sorunlarından uzaklaştırmakta artık yetersiz kalmaktadır. Başörtüsü ve kadınların giyimi toplumlarımızın birinci takıntısı ve endişesi olmaktan çıkmıştır. Bugün toplumlar, siyasetten önce sağlık, eğitim ve ekonomi alanlarındaki başarıları arar hale gelmişlerdir. Sağlık, eğitim ve ekonomi alanındaki başarılar karşlığında siyasi alandaki ihlalleri affetmektedirler.
Günümüzde toplumsal sarsıntılara maruz kalabilecek ülkeler, insani kalkınma ve hizmetler sunma konusunda başarısız olan ülkelerdir. Meşruiyet krizi artık yönetici elitlerin ideolojisini kabullenme krizinden çıkıp başarıları toplumsal memnuniyeti gerçekleştirecek etmen olarak kabul etme krizine dönüşmüştür.
Buradan yola çıkarak; vatandaşları nezdinde somut başarılar elde etmekte başarısız olan rejimlerde eninde sonunda huzursuzlukların başgöstereceğini söyleyebiliriz. Çünkü medya artık iktidarın kusurlarını ve ayıplarını örtmekte yetersizdir. Ekranlarda sunulan refah artık gerçekteki refahın alternatifi olmaktan çıkmıştır. Uydu dünyası artık gerçek dünyanın kusurlarını örtemez bir hale gelmiştir.
Dolayısıyla Arap coğrafyasında demokrasinin önünde uzun bir yol olduğu ve en azından bizim neslimiz hayatta iken gerçekleşmesi zor olduğu için Çin modeli başarıya dayalı meşruiyeti incelemeliyiz.
Ülkelerimizde demokrasinin önündeki engeller çoktur ve bu engellerin en başında da evden okula ve medyaya Arap kültürünün, farklılıkları yönetmeyi politikanın birinci görevi olarak gören demokratik kişiliğin inşasına katkıda bulunmaması gelmektedir. Bu uzun uzun tartışılacak bir konudur. Bu nedenle; pragmatik ve pratik açıdan hükümet sisteminin istikrarı için bölge ülkelerinin önünde meşruiyetin temeli olarak başarıya güvenmekten başka bir çare yoktur.