İran’a yönelik düşünceniz ne olursa olsun, muhtemelen İran’ın uluslararası düzlemde şiirin en eski yurtlarından biri olduğunu biliyorsunuzdur. Muhtemelen tarihteki büyük şairler listesinde Ömer Hayyam ya da Mevlana Celaleddin Rumi gibi en az bir-iki tane Farsça isim yer alır. Goethe, şiirin Hafız-ı Şirazi ile güzelliğin zirvesine ulaştığına inanır.
Bugün ben, şiirin halen büyük bir kitleye sahip olduğu ve şairlerin de büyük bir şöhrete eriştiği sadece iki ülke (İran ve Rusya) biliyorum.
İranlı birisine sorun. Muhtemelen kendisinden Firdevsi ve es-Saadi’den İraj Mirza ve Füruğ Ferruhzad’a kadar bir şairler listesi duyacaksınızdır. Sıradan bir İranlıya göre şair, sadece güzelliğin yaratıcısı değil, aynı zamanda ulusun vicdanının koruyucusudur. İran, herhangi bir zamanda ünlüler listesinde çok sayıda şairin yer aldığı birkaç ülkeden biridir. Şiir resitalleri, müzik konserlerindeki katılımcıların sayısıyla rekabet eden kalabalıkları cezp ediyor.
Şiire yönelik bu saygıdan dolayı genellikle İranlı şairler, diktatör yönetim zamanlarında en kötü baskı biçimlerinden kurtulmayı başarıyor. Çünkü hiçbir diktatör yönetici ve hükümdar, herhangi bir şairi hapse atmaya ya da hakkında ölüm fermanı yayınlamaya cüret etmedi.
Buna rağmen yüzyıllardır devam eden bu gelenek, 1979 yılında Ayetullah Humeyni’nin kurduğu İran’daki mevcut İslami rejim tarafından ihlal edildi. Kendisi de küçük bir şair olan Humeyni, şairlere karşı içinde bir kin besliyor gibi. Humeyni rejiminin yaptığı ilk icraatlardan birisi, silahlı komünist faaliyetlere katıldığı gerekçesiyle genç şair Said Sultanpur’u düğününden kaçırıp idam etmek oldu. Daha sonra, Haydar Mihrigan olarak bilinen ve aynı zamanda meşhur bir gazeteci olan şair Rahman Hatefi Munferid, Humeyni hapishanelerinden birinde işkence altında öldürüldü.
Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani döneminde Ermenistan’da bir festivale katılmaya giden İranlı şairlerle dolu otobüsteki yolcuları öldürme planı son dakikada başarısız oldu. Buna rağmen Rafsancani, 12’den fazla yazar ve şairi tasfiye etmeyi başardı. En kötü öldürme dalgası da Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi zamanında yaşandı. Şöyle ki aralarında Muhammed Muhtari ve Muhammed Cafer Poyundeh’in de olduğu 80’den fazla entelektüel, İslam rejimine bağlı güvenlik birimleri tarafından öldürüldü.
Hapisten ya da ölümden kaçan şairler, çalışmalarının yayınlanmasına yasak getirilmesi gibi psikolojik baskılara maruz kaldı. Kadın şair Simin Behbahani, kendisine psikolojik baskı uygulanmak amacıyla emniyet tarafından defalarca resmi olmayan görüşmelere çağrıldı. Son 100 yılda Farsça şiir dünyasının yükselen figürlerinden biri olan Mehdi Ahavan, benzer baskılara maruz kaldı. Belki de klasik bir şair olan Muhammed Kahraman’ın durumu en kötüsüydü. Görünüşe göre Kahraman, Dini Lider Ali Hamaney’in kişisel nefretinin kurbanıydı. Zira mollaları hicveden bir kaside yayınlamasının ardından 70’li yaşların sonunda Kahraman’ın emeklilik maaşı kesildi.
Uydurma olabilecek bir rivayete göre Hamaney’in Kahraman’a yönelik içindeki nefret, 1970’lerde ortaya çıktı. O dönemde Kahraman, memleketi Meşhed’de özel bir toplantıda Hamaney’in kasidelerinden birini eleştirdi. O zamandan beri Hamaney, kasidelerinin okunmasına ya da yayınlanmasına karşı çıktı. Bunun yerine Hamaney, her yıl şiir müsabakaları organize ediyor ve yılda birkaç kez şiir okuma etkinliklerine başkanlık ediyor. Ancak Hamaney, şairlerin devrim, şahadet, Siyonizm’i dünya haritasından silme ve büyük şeytan ABD’yi parçalamayla ilgili şiir yazmaları gerektiği konusunda talimat verdi. Bu tür konuların cezp edebileceği şairleri tahmin etmek zor değil.
Mollaların iktidarı ele geçirdiğinden bu yana aralarında Nader Naderpour, İsmail Hoy, Yadullah Royai, Rıza Baraheni, Hadi Horsandi, Mihrangiz Rasapour ve Muhammed Celal’in de olduğu birçok şair, sürgünde yaşamayı tercih etmek zorunda kaldı. Eskiden Marksist eğilimlere sahip olan ve halen rejimi destekleyen Şair Hushang Ebtehaj bile Almanya’da sürgünde yaşamayı tercih ediyor.
Arap asıllı İranlı şair ve öğretmen Haşim Şabani, 2014 yılında Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Ahvaz ziyareti öncesinde idam edildi. Aynı şekilde Ruhani’nin cumhurbaşkanlığı döneminde şair ve editör Mehdi Musevi’nin yanı sıra önde gelen İranlı sürrealist şairlerden biri olan kadın şair Fateme Ehktesari 11 yıl hapse çarptırıldı. Daha sonra Ehktesari, serbest bırakıldı ve Norveç’e sürgüne gitmeyi başardı.
Diğer yandan modern Fars şiiri olarak bilinen şiir, yaklaşık 11 yüzyıllık bir tarihe sahip. Zira o dönemde Horasan’da bir grup şair, ana dillerinde yazmaya yeniden başladı. Tüm bu asırlar boyunca biz, şairlerin hapsedildiği birkaç örneğe sahibiz. Miladi 1042 yılında bugün Pakistan’ın bir parçası sayılan Lahor’da dünyaya gelen şair Mesud Saad’ın durumu en kötü örnek olarak addediliyor. Yaklaşık 20 yıl Nay Kalesi’nde hapse atılmadan ve komploların kurbanı olmadan önce Gazneliler döneminde Mesud’un yıldızı bir süre güçlü bir şekilde parladı. Mesud’un hapisteyken yazdığı kasideler, Fars edebiyatının önemli bir parçası haline geldi.
Şair Manuşehr Yektay, bir defasında “Bugün tüm İranlı şairler, Nay Kalesi’nin içinde yaşıyor” diyerek latife yaptı.
Fars şiirinin uluslararası düzlemde hak ettiği övgüye –Örneğin; İranlı bir şaire Nobel Edebiyat Ödülü’nü vermek gibi- henüz ulaşamaması dikkat çekici bir durumdur. 1980 ve 90’larda Naderpour ve Behbahani, ödül için aday gösterildi. Ancak ödülü elde etmeye yaklaşamadan hayata veda ettiler.
Bu yıl birçok İranlı entelektüel ve edebiyat eleştirmeni, bugün 70’li yaşlarda olan ve İngiltere’de sürgünde yaşayan Şair İsmail Hoy’u Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösteriyor. İsmail Hoy’un edebiyat çalışmaları; güzelliği, dilsel zenginliği ve dikkat çekici betimlemeleriyle öne çıkıyor. Son çalışmaları siyasi bir içerik taşımasından dolayı bazıları, onu bir şairden çok siyasi bir lider olarak görüyor. Buna rağmen benzer şeyler, Fabre D’Eglantine, Vladimir Mayakovski ve Gabriele D’Annunzio için de söylenebilir.
Aslında İsmail Hoy’un büyük şiir başarısını ödüllendirmek, yaklaşık 100 yıllık sıra dışı bir yaratıcılık gerçekleştiren 3 nesil İranlı şairler için uygun bir takdir olabilir. Nobel Komitesi, modern Fars şiirinin dünya çevresindeki şiir severlere vereceği neşeye ortak olma fırsatını kaçırmamalı.
TT
Bu, Farsça şiir yılı olabilir mi?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة