NATO 20’nci yüzyıl Soğuk Savaş dönemine ait bir savunma paktıdır. Aynı zamanda Avrupa ve bölgemizde darbeler tarihinin sorumlusudur. Berlin duvarının yıkılması ve NATO'nun varlık nedeni olan SCBB'nin çökmesiyle varlık nedeni ortadan kalkmış; Macron'un deyimiyle, ‘beyin ölümü gerçekleşmiş’ devasa bir savaş aygıtıdır.
NATO ya dönüşecek ya da tarih sahnesinden çekilecektir
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ise derhal yanıt verdi:
"Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron, bak Türkiye'den sesleniyorum, NATO'da da söyleyeceğim, önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir."
***
Erdoğan neden böylesine sert bir yanıt verdi ve NATO'nun hamisi gibi konuştu?
Çünkü Macron, Economist dergisine verdiği söyleşisinde, "Türkiye uzun vadede NATO'da olmayacak mı?" sorusuna "Bunu söyleyemem. Türkiye'yi NATO'dan dışlamak çıkarımıza değil, ama belki de NATO'yu yeniden gözden geçirmeliyiz" demiş ve bir başka soruya ise şu yanıtı vermişti:
"ABD ile NATO müttefikleri arasında stratejik karar alma süreçlerinde hiçbir şekilde koordinasyon yok. Hiç. Aynı zamanda bir diğer NATO üyesi Türkiye'nin, çıkarlarımızın söz konusu olduğu bir bölgede, koordinasyonsuz saldırgan eylemleri var. Eğer Beşar Esad rejimi Türkiye'ye misilleme yapmaya kalkarsa buna dahil olacak mıyız? Bu kritik bir soru."
İşte Erdoğan'ı kızdıran cümle buydu. Yoksa Macron'un, NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiğine yönelik cümlesi değildi.
***
NATO'nun beyin ölümü değil, ama bence bu yüzyılda gerekliliği ortadan kalktı. Kuruluşu SCBB'nin varlığı ile ilgiliydi ve bir Soğuk Savaş döneminin aygıtıydı.
Bugünkü dünya, o günkü dünya değil.
Soğuk Savaş dönemine ait tüm zihinsel faaliyetler ve durumlar var olsa da, bugün NATO herkes için bir yük ve gereksiz bir askeri örgütlenmedir. Macron'un söylediği sözde yüzde yüz doğrudur...
***
Erdoğan, AK Parti iktidarının ilk 10 yılında olsa, Macron NATO'nun beyin ölümü gerçekleştiğini söylediğinde destek verirdi. Çünkü o günkü AK Parti, Soğuk Savaş döneminin ulusalcı devlet anlayışını-zihniyetini değil küreselci sürecin gerçekliğini temsil ediyordu.
Ve ilginçtir Erdoğan, Soğuk Savaş dönemine ait zihniyetin en güçlü alanda onlara benzeyerek mücadele etmeye başladığından beri kaybediyordu. Ve o alan, 20’nci yüzyılın güçlerinin alanıydı. O alanda var olmaya ve etkinlik sağlamaya çalışan herkesin kaybedeceğini görmek için kahin olmaya gerek yoktu.
2020'de 130 milyar; hedef 400 milyar dolarlık bütçe
Düşünün NATO'nun 2020'deki bütçesi 130 milyar dolar. Hedef ise 400 milyar dolarlık devasa bir bütçe...
Üye ülkeler, Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 2'sini NATO'ya veriyorlar.
Birkaç yıl sonra Türkiye'nin NATO için ayıracağı pay artacak...
Bir de Türkiye'nin savunma için harcadığı payı düşünün... Ve bütçeler, tüm ülkeler için yüktür. Gelişmekte olan ülkeler için daha da fazla bir yüktür.
***
Ve Türkiye, son 7-8 yıldır tam da Soğuk Savaş döneminin savaş aygıtı NATO zihniyetinin istediği alanda top koşturuyor.
Savaş sanayiini güçlendirerek, küresel sürecin gerçekliğinden koparak, kaynakları savaş sanayiine ayırıyor. Halbuki o kulvara hakim olanlarla, o alanda yarışmaya girmek neresinden baksanız yeni yüzyılı anlamamaktır.
Neden NATO'ya girmiştik?
Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye yönelik politikalarından dolayı Türkiye, NATO'ya defalarca müracaat etti ve 1950'de Adnan Menderes hükümeti, TBMM kararıyla Kore Savaşı'na Birleşmiş Milletler komutası altında ABD ve Güney Kore'nin yanında çarpışmak üzere asker gönderdi.
NATO'ya cansiparene bir şekilde girmek istediğimizi dünyaya gösterdik. Tabii NATO'nun patronu ABD'ye gösterdik. 1951 yılında yapılan bir protokol ile NATO'ya katılımı onaylanan Türkiye, bir yıl sonra resmen üye oldu.
NATO, Avrupa ve bölgemizde darbelerin sorumlusudur
ABD'nin Avrupa'da bulunan 160 nükleer başlıklı füzesinin yaklaşık 60'ı Türkiye'de bulunuyor. Türkiye'yi en fazla nükleer başlıklı füze ile İtalya takip ediyor.
İki kutuplu dünya bitti, Soğuk Savaş sona erdi. Ancak birileri hala dünyayı iki kutuplu ve Soğuk Savaş dönemindeki gibi yönetiyor. Ve kullanılan tüm politik argümanlar Soğuk Savaş dönemine ait.
Macron'un "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir" sözü yeni küresel sürecin gerçekliğini, Soğuk Savaş döneminin bittiğini anlatan bir cümledir.
Son söz: 20’nci yüzyıl zemininde varlığını ve politikalarını sürdürenler, yeni 21’nci yüzyıl gerçekliğinin, gelmekte olanın farkında olmadıklarından eninde sonunda kaybedeceklerdir. NATO eninde sonunda ya farklı bir savunma anlayışına dönüşecek ya da tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalacaktır.
Not: NATO'nun Avrupa ve bölgemizde darbelerin tezgahlaması, gerçekleştirmesi, ‘Gladio’ benzeri yapıların sorumlusu olmasından dolayı da, Türkiye'nin NATO'ya destek değil aksine beyin ölümü gerçekleşen bir yapının feshedilmesine yönelik bir tavır koyması gerekmektedir.
Türkiye'nin yapması gereken, 21’nci yüzyıla uygun yeniden görev tanımlaması yapılarak yapılanması veya BM nezdinde bir dünya ordusu haline dönüştürülmesi gerektiğine yönelik politika belirlemelidir. Ki, bu AK Parti'nin izlediği içine kapanmacı, ulusalcı, küresel dünyanın gerçeklerinden kopmuş politikaları ile de imkansızdır.
TT
NATO ya dönüşecek ya da tarih sahnesinden çekilecektir
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة