Meşal Sudeyri
TT

Mezarlar arasında yaşamak

Adnan Ferhan isimli Pakistanlı bir işçi evi için bir klima satın aldı. O gece döneminin hükümdarıymış gibi serinlik içerisinde uyudu. İki gün sonra telefonla arandı ve bir takım eşyalar kazandığı bildirildi. Ona hediyeleri ulaştırmak istedikleri söylendi. Bunun bir şaka olduğunu düşündü. Ancak aradan bir saat geçmemişti ki kapısının önüne gelen kamyondan 5 klima, 3 buzdolabı, 3 fırın, bir bulaşık makinesi, büyük bir elektrik süpürgesi indirildi. Ayrıca ona, bunların firmanın hediyesi olduğunu belirten ve üzerinde yetkili bir ismin mizası bulunan bir belge de teslim edildi. Ondan da bunları teslim aldığına dair bir imza istediler.
Ertesi gün yine telefonla arandı. Bu kez teknik bir hata olduğunu ve yeni farkına vardıklarını, verdikleri hediyeleri geri almak istediklerini söylediler. Fakat reddedip, bir avukat tutarak şirkete dava açtı. Konu, avukatın rezalet çıkarma tehdidinin aksine uzlaşıya varılması sonucunda çözüldü. Avukatın hizmetinin karşılığı bir klima, bir buzdolabı ve elektrikli süpürge oldu.
***
ABD’deki gürültülü San Francisco şehrine gerçekleştirdiğim bir ziyarette, oradaki tanıdıklardan birinden, beni, dinlenmem için sakin bir yere götürmesini istedim. Allah razı olsun kabul etti ve bana “Seni, dünyanın en sakin ve sessiz yerine götüreceğim” dedi. Beni yalnızca bin 800 kişinin yaşadığı ve dört bir yanında en az 2 milyon mezar bulunan bir bölgeye götürdüğünde dehşete düştüm. Mezardaki milyonlarca kişinin vadesi, altın çıkarmak için bu bölgeye akın edip koronavirüsten (Kovid-19) çok daha korkunç bir salgına yakalanıp sinekler gibi tek tek düştükleri 1900 yılında dolmuştu.
Orada küçük ve nezih bir otel bulunmasına rağmen elbette ki orada bir saat dahi kalmayı kabul etmedim.  
Gittiğimiz yerden döndüğümde gece gündüz sesin kesilmediği ve dört bir yanı diskolarla çevrili olan en gürültülü bölgede kalma kararı aldım.
Böylece yaşam gürültüsünün ölüm sessizliğinden 60 bin kez daha güzel olduğunu öğrenmiş oldum.
***
İtalya’nın batısında yer alan bir hastanedeki bir doğumhanede, bir buçuk saat süren sezaryen ameliyatı ile gerçekleştirilen bir doğum sırasında iki doktorun kolları birbirine dolandı. Bunun sonucunda bebeğin kalbi durdu ve son anda yeniden hayata döndürüldü. Ancak annenin rahmini almak zorunda kaldılar. Bebekte de birçok kalıcı hasar oluşabileceğini söylediler. Hastane olay nedeniyle üzüntüsünü dile getirirken anne ve bebekte oluşan hasarların sorumluluğunu reddetti.
Hastane bu olaydan yakasını kurtarmaya çalışsa da yetkililer, iki doktoru gözaltına alarak anne ve bebeğin başına gelenlerden hastaneyi sorumlu tuttular. Ayrıca hastane yüklü bir miktarda para cezasına çarptırıldı.