Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Mavi Nil ve Tevekkül Karman

Halk arasında yaygın bir söylem vardır: “Bir kavmin haberlerini akılsızlarından al” Yemenli Tevekkül Karman’ın Mısır ve Etiyopya arasındaki Mavi Nil krizi hakkında Twitter’da yaptığı paylaşım bu sözün doğruluğunu gösteriyor. Bu kriz, Mısır açısından bir ‘varlık’ krizi.
Yemenli İhvan-ı Müslimin destekçisi, Tevekkül Karman, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali ile çekilmiş bir fotoğrafının altına kaynağını bilemediğim bir güvenle, “Etiyopya’nın Mücadeleci ve Nobel Barış Ödülü kazanan Başbakanı Abiy Ahmed’e güveniyorum. Nahda Barajı krizine adil bir çözüme ulaşma konusunda başarılı olacağına inanıyorum” notunu düştü.
Mısır, Sudan, Etiyopya ve Nil havzası ülkeleri arasında Mavi Nil suları üzerine inşa edilmiş dev Nahda (Rönesans) Barajı konusundaki müzakere dosyası, Addis Ababa’dan kaynaklı eski ve çetrefilli bir konu. Bu dosyanın teknik, ekonomik, tarımsal ve halk ile ilgili yönleri de var.  Ancak şu an en önemlisi politikacı Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed dönemi ile bu dosya taktiksel bir politik boyut kazandı.
Herkesi koronavirüs (Kovid-19) korkusu ile meşgul eden Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, daha önce Etiyopya Dışişleri Bakanı idi. Nahda Barajı krizi sonrasında Mısır’ı askeri olarak tehdit etmişti.
Şimdi onu ve yakın geçmişi bir kenara bırakıp, bugüne krize gelelim. Teknik ve ekonomik yönleri ve uzmanların su kotaları hakkında söyledikleri ve uluslararası su anlaşmaları hakkında konuşmayacağız. Aksine krizin Mısır’a karşı politik olarak kullanılmasından bahsedelim.
Mısır, her çözüm girişimini baltalamakta aceleci davranan Etiyopya’nın uzlaşmazlığından en çok zarar gören taraf. Bu Washington’dan gelecek çözümü dahi reddetme ve inat gücü nereden geliyor?
Abiyy Ahmed’in ülkesinin yaşanan etnik nedenler ve başka sorunlar nedeniyle gergin bir politik atmosfer içerisinde olduğu söyleniyor. Bu durum, Oromoların ülkedeki en ünlü Ulusal Yıldızı sanatçı Hachalu Hundessa’nın sukiastını takip eden şiddet olaylarından sonra ortaya çıktı. Ülke bu suikast nedeniyle hala çalkanıyor. Abiy Ahmed, açıkça bu olaylarda dışarıdan bir müdahale olduğunun ve neyin amaçlandığını gayet iyi bildiğini söyledi.
Etiyopya’nın Nahda Barajı konusundaki siyasi tutumundaki gerilim, özellikle de bu kültürün kökleri bulunduğu göz önünde bulunduğunda Mısır aleyhinde genel bir seferberliğe neden olabilir.
Tarih bize 1513 yılında Portekizli lider Afonso de Albuquerque’nin Kızıldeniz’e girdiğini söylüyor. Habeşistan kralı ile nehir yolunu yönlendirmeyi, ünlü ekonomik-Haçlı Seferi kampanyasında Mısır'ı sudan mahrum etmeyi kabul etti.
1856 yılının Kasım ayında Etiyopya İmparator Theodore, Mısır Hidivi ile arasındaki çatışmanın bir parçası olarak, Nil nehrinin seyrini Kızıldeniz’e yöneltti.
Daha sonra Mısır Cumhuriyeti’nin askeri dönemi, İhvan-ı Müslimin dönemi ardından Sisi ve ‘Yaşasın Mısır’ döneminde yaşanan birçok olay.
Gerçek şu ki, Etiyopyalı makamları uzlaşmaya kim götürürse götürsün - belki Katar ve Türk rejimi, kim bilir ya da başkalarını - ama sonunda herkesin çıkarlarını garanti eden mantıklı bir çözüm bulunmalıdır. Etiyopya'nın baraj projesinden enerji üretme ve diğer ülkelerin Mısır ve Sudan'ın adil ve yeterli su payına sahip olma hakkını garanti etmeli.
Aksi takdirde kimse bundan memnun olmayacaktır. Çünkü su, hayatın aslıdır. Savaş nedeni bile olabilir.