Destekçilerinin “devrim ve devrimciler”, karşıtlarının “ihanet ve hainler” ve NATO’nun komplosu tanımlamaları arasında kaybolan 17 Şubat’ın yıldönümünde, rejimin devrildiği günkü gibi bir sevince mi yoksa pişmanlıktan dövünmelere mi şahit olacağız? Libyalılar bugünün sonuçlarına çok sevinenler ve kendisini kutlayanlar, pişman olanlar, en başından itibaren kendisine ve sonrasında da sonuçlarına karşı olanlar arasında bölünmüş durumdalar. Siyasi İslam’ın kendisini kana bulamasından, tehcir, yıkım, muhalifleri uzaklaştırma, intikam ve toplu cezalandırma politikalarıyla kirletmesinden sonra karşıtlarının kendisine yönelik muhalefeti daha da arttı.
Şubat sevinci, boğucu bir ekonomik kriz, asayişsizlik, milislerin neden olduğu kaos, devlet otoritesinin yokluğu gölgesinde hayal kırıklığı, hüsran ve umutsuzluk duygularına karışıyor. Bunlara bir de, toplumun Şubat’ı destekleyenler ile karşı olanlar ve Kaddafi’nin ikinci Cemahiriyesi’ne benzemeyen yeni bir formatta da olsa “1 Eylül Fatih” rejiminin geri dönmesini hayal edenler arasındaki bölünmüşlük hali ekleniyor. Bütün bunlar, Libya vatandaşının umutlarının çıtasını en düşük düzeye düşürdü. Şimdi tek istediği; aylık bir maaş ve yolu bir milis grubu tarafından kesilmeden, cepleri boşaltılıp arabasına el konulmadan önce 1 dolar bile etmeyen bir kurşunla hayatı da çalınmadan evine güvenle dönmek.
Libya'daki Şubat 2011 devriminin net hedeflerinin olmaması, onu dışarıdan gelen projeler ve ideolojiler için kolay bir enstrümana dönüştürdü. Bunlardan biri de sıkıntılı ve zorlu yaşamlarından bıkıp değişim isteyen Libya vatandaşlarının ve halkının dışında hedefleri olan siyasi İslam projesidir. Ayrıca, Şubat 2011’’e katılanların farklı hedef ve niyetlerinin olması, hareketin veya ayaklanmanın ya da devrimin sıradan vatandaşın hayal ettiğinden farklı bir yola sapmasına yol açtı. Sıradan vatandaşlar bir anda, sınırları aşan uluslararası projelerin kurbanı olduklarını gördüler. O dönemdeki yönetim, yani Kaddafi rejimi de onları uluslararası komplodan koruyamadı.
Ancak iş bununla kalmadı. “Şubat”, son 10 yılda demokratik bir ilke olan barışçıl iktidar devir teslim kültürünü (rotation of power) dahi oluşturmayı başaramadı. Şubat’ta seçilen isimler 10 yıl sonra halen hüküm sürmeye devam ediyorlar. Hem de seçilmemiş, demokrasinin değil bir oldu bittinin, üstün silah gücüne sahip olanların aralarındaki paylaşımların ürünü olan siyasi oluşumlarla. Bu oluşumlardan biri de Devlet Konseyi. Kendisi seçilmiş bir oluşum olmaktan ziyade, 2012’de seçilen “Ulusal Kongre”nin devamı ve bir uzantısından ibaret. Yeni bir ad ile yönetimde kalmaya devam ederek, yeni Libya demokrasi döneminde tarihsel bir emsal oluşturdu.
Demokrasi konusundaki yaygın bilgisizlik ve demokratik değişimin alfabesinin yokluğu, zalim bir despottan kurtulan Libya’da benimsenen bir yönteme dönüştü. Bu nedenle Libya despotundan kurtuldu ama diktatörlükten kurtulamadı. Aksine daha zalim ve otoriter yeni despotların eline geçti.
Her ne kadar Libyalıların zorla veya hükümetin hesapsız savurganlığıyla sevinç tezahürleri göstermelerini ve kutlamalara katılmalarını sağlamaya çalışanlar olsa da, Libya genelinde bu yıl Şubat, çekingen bir şekilde kutlanacak. Hükümetin bu kutlamalara harcayacak parası var, ama çalışanlarına ne Ocak ne de Şubat ayı maaşlarını henüz ödemedi. Hatta bazı sektörlerde çalışanlar, geçen yılın Aralık ayı maaşlarını da talep ediyorlar. Şubat kutlamalarına bütçe ayırabilen hükümet, Libyalılara aşı temin edemedi. Aşı bir yana, koronavirüs test kitlerinde ciddi bir eksiklik ve şiddetli bir sıkıntı yaşanıyor. Ülkenin doğu ve batısında yaklaşık 1 milyar Libya Dinarı harcanmasına rağmen, Şubat döneminde sağlık sektöründe temel hizmetler düşük seviyede kaldı ve neredeyse yok gibi. Hükümet, Şubat döneminde hastanelerde hastalığına deva bulamayan vatandaşlardan nasıl Şubat’ı kutlamalarını ve sevinmelerini isteyebilir?
Şubat döneminin başarısızlığı, Fatih Devrimi döneminin kaybedilen cennet olduğu anlamına gelmiyor. Onun da felaket hataları oldu ve bu nedenle vatandaşlar, iki dönemdeki kutlamaları da umursamaz hale geldiler.
Libya, görevlerinden biri de ulusal uzlaşmayı sağlamak olan bir ulusal birlik hükümeti bekliyor. Eylül rejiminin zulüm ve despotluğunun etkilerini atlatmak, Şubat döneminde açılan yaraları sarmak ve suçları cezalandırmak veya Güney Afrika deneyimini örnek alarak ulusal uzlaşı ile geçmişin ötesine geçip onu arkada bırakmak, Eylül veya Şubat dönemlerini zorla kutlamaktan uzakta en iyi çözüm olabilir.
TT
Sevinç ve pişmanlık arasında Libya’da Şubat
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة