ABD’deki başkanlık dönemi, altı aylık periyotlarla sekiz kısımda incelenebilir. Çünkü Beyaz Saray’daki adamın, programını uygulamaya çalışırken ya da en azından öyleymiş gibi yaparken aynı zamanda siyasi mayın tarlalarını müzakere etmesi gerekmektedir.
ABD’deki başkanlık tecrübesi, başkanların bu altı ayın ilk üç ayında çok daha etkili olduğunu gösteriyor. Çünkü Kongre’nin ara seçimleri dördüncü ayda yapılıyor ve genellikle bu süreç karmaşık değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Beşinci ve altıncı kısımlar ise bir vizyonu olan yetkilinin bu vizyonu için destek alma yeteneğine bağlı olarak genellikle daha sınırlı zorluklar barındırır. Yedinci ve son kısma gelirsek, bu kısımlar yaklaşan başkanlık seçimlerine ve ikinci dönemi kazanmak için gereken stratejiye ayrılır.
Joe Biden bu sekiz aşamanın ilkini bitirdi ve en azından dış politika açısından bu dönemin pek de parlak olmadığı görülüyor.
Joe Biden, ‘Amerika geri döndü’, ‘Diplomasi geri döndü’ ve ‘Çoğulculuk geri döndü’ gibi sloganlarıyla manevralara başladı. Arnold Schwarzenegger'in ünlü “Geri döneceğim!” sözünü hatırlatan bu sloganlar, insanlara etkileyici göründü ve Trump'ın ayrılacağı zamanı gözleyenler tarafından beğenildi. Fakat bu sloganlar eyleme döküldüğünde, kafa karıştırıcı ve zaman zaman çelişkili sinyallerden başka bir şey olmadığı görüldü.
ABD’nin Cornwall'daki G7 zirvesinde geri döndüğü doğrudur, fakat yalnızca bir dizi fotoğraf ve Kraliçe ile Windsor Sarayı'nda bir öğleden sonra için. İngiltere Başbakanı Boris Johnson gündeme hâkim oldu ve hatta bir keresinde bir başkanın yanlışını düzeltmeye cesaret etti. Zirvede iklim değişikliği hakkında her ne kadar çokça konuşma yapılsa da gerçek kararlar, Johnson'ın ev sahipliğini yapacağı Glasgow'daki küresel iklim zirvesine bırakıldı. Fakir ülkelere çok sayıda “Kovid-19” aşısı bağışlama vaadi manşetlere taşındı, fakat bu cömert eylemi gerçek seferberliğe dönüştürmek için gerekli lojistik destek ve eğitimli personel eksikliği görmezden gelindi.
Ayrıca Joe Biden, NATO zirvesine “çoğulculuk” vaatleriyle de katıldı. Fakat ABD başkanı, Taliban ile güvenilir bir anlaşma yapmayı beklemeksizin Trump'ın Afganistan'dan çekilme sözünü yerine getirmek konusunda kararlıydı. Sonuç olarak birçok müttefik farklı tonlarda kendi geri çekilme planlarını formüle etmeye karar verdi. Türkiye, biraz daha devam etme kararı aldı. Biden tarafından emredilen kapatmanın, son tarihten aylar önce bir yıldırım gibi geleceğini müttefikler bilmiyordu. “ABD geri döndü” sloganının “Hoşça kal ABD” haline gelmesi Afgan müttefikleri sevindirdi. Resmî tatil olmadı, gözyaşı dökülmedi ve mendiller sallanmadı. Amerikalılar, üst düzey bir Afgan müttefikinin de sözleriyle, Kabil yetkililerine haber vermeden “geceleyin bir hırsız gibi” ayrıldılar.
Durum, “bu büyük Afgan müttefikinin” söylediğinden daha kötüydü. Hırsız tatile çıktı ve bir gece vakti yanındaki çalıntı mallarla ayrıldı. Bagram'dan kaçan Amerikalılar, arkalarında zırhlı araçlar, çok çeşitli silahlar ve büyük miktarda yiyecek ve giyecek de dahil olmak üzere harika Ali Baba koleksiyonlarından oluşan bir mağara bıraktılar. Kalan ürünlerin bir kısmı Taliban'ın uyuşturucu ve kaçakçılık ağları yoluyla güney Afganistan ve kuzey Pakistan'daki karaborsalarda yer buldu.
Ayrıca Biden, NATO zirvesinde müttefiklerine, Rusya ile nasıl başa çıkılacağı konusunda Washington'a bakmaları gerektiğini ve kendisinin Vladimir Putin ile kişisel olarak ilgileneceğini ifade etti. Amerikalı bazı eleştirmenler, bunu Biden için bir başarı olarak değerlendirirken; Washington Post, “Biden, Putin'in yüzündeki gülümsemeyi sildi!” iddiasında bulundu. Ancak Putin toplantıdan yüzünde bir gülümsemeyle ayrıldı. Joe Biden, iki ülke arasındaki diplomatik sınır dışı etme faslını kapatmayı kabul etti ve Trump'ın tartışmalı Rus doğalgaz boru hattı üzerindeki vetosunu iptal etti. Ayrıca Putin'den siber saldırılarla hedef alınmamasını istediği ABD'deki 25 tesisin bir listesini takdim ederek daha da şaşırtıcı bir şey yaptı. Bu, Putin'in ‘son derece hassas olan hedeflerden’ kaçındığı sürece siber yaramazlık yapma konusunda özgür olacağı anlamına mı geliyor? Putin yüzünde bir geniş tebessümle Ukrayna üzerindeki baskıyı artırmak, Viktor Lukaşenko’yu desteklemek, tarihin en büyük nükleer denizaltısının üzerinden perdeyi kaldırmak, hatta bir İngiliz savaş gemisini Ukrayna sularında batırmakla tehdit etmek üzere eve döndü.
Görev süresinin sekizde biri dolmakla birlikte Biden, Rusya ya da Çin ile başa çıkma stratejisini henüz açıklamadı. Rutin olarak düşman rakip ve hatta Thomas Jefferson'ın ifadesiyle “en büyük düşman” gibi terimlerle karalanırlar, ancak nasıl görülmeleri gerektiği bize söylenmez.
Öte taraftan ABD’nin artık var olmadığı başka yerler de var. Fransa ve Rusya ile birlikte ABD, Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarın garantörü olmuştur. Ancak son altı aylık savaş, kargaşa ve Rus genişlemesi göz önüne alındığında ABD’nin yokluğu göze çarpıyor. Ayrıca Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Donald Trump'a verdiği son boş sözleri gömerek eski numaralarına geri döndü. Biden, Yemen'de Humeyni'nin ilahisini terennüm eden Husi isyancılarının vahşetini görmezden geldi ve ayrıca, bir normalleşme ya da demokratik güçlere destek politikası sunmaksızın, Nicolas Maduro'nun Venezuela'daki kliği üzerindeki baskıyı da hafifletti.
Viyana'da İslam Cumhuriyeti ile yapılan iyi çalışılmamış “nükleer anlaşma” görüşmelerinde, “ABD geri döndü” sloganı tekrar gündeme geldi. Biden’in temsilcileri burada bile ne yapmaları gerektiğinden emin değillerdi. İlk fikir, Trump tarafından uygulanan yaptırımları sona erdirmek ve dolayısıyla ‘ılımlı’ olarak nitelendirilen grubun İran'da son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir izlenim bırakma şansını artırmaktı. Ancak bu olmadı ve ılımlılar elendi. Biden, Trump'ın yaptırımlarını kaldırıp İran'ın saldırganlığını teşvik etmek veya Avrupalı müttefiklerin karşı çıktığı daha sert yaptırımlar uygulamaya karar vermek arasında kaldı.
TT
ABD geri döndü, fakat ne yaptı?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة