Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Omikron senaryoları

2020 yılının Aralık ayından beri bir sene içerisinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) beş varyantını tespit etti. Bu tespit süreci İngiltere'de görülen ‘Alfa’ varyantı ile başlayıp geçen ay Güney Afrika'da kaydedilen ‘Omicron’ varyantı ile bitti. Her varyantın ortaya çıkışının başlangıcında piyasalarda aynı şeyler görülüyor ancak farklı derecelerde. Finansal piyasalar çöküyor, tedarik zincirleri daha da tıkanıyor, fabrikaların üzerindeki kısıtlamalar artıyor ve enflasyon ihtimalleri artıyor. Dünya yeni varyantların ortaya çıkışına henüz adapte olmuş görünmüyor. Zira geçen haftanın başında ve bir önceki haftanın sonunda küresel piyasalar bir düşüşe tanık oldu. Omicron’un özelliklerine ilişkin henüz güvenilir veriler ortaya çıkmadı. Bu yüzden küresel piyasalarda şu anda yaşanan her şey, yeni varyantın getirdiği belirsizliğin körüklediği korkulardan başka bir şey değil.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) konuya ilişkin yaptığı açıklamada yeni varyantın, zaten ortaya çıkmadan önce küresel ekonominin mustarip olduğu belirsizliği daha da artırdığına dikkat çekti. OECD 2022 yılındaki enflasyon artış tahminini yüzde 3,9'dan yüzde 4,4'e yükselterek enflasyon oranındaki artıştan en çok İngiltere ve ABD'nin zarar göreceğini ve tahminlerinin yüzde 3,1'den yüzde 4,4'e çıktığını açıkladı. Aynı zamanda OECD Avrupa, Çin ve ABD gibi bazı ülkelerin büyüme hızında düşüş beklerken, Hindistan ve Japonya gibi diğer ülkelerin zarar görmeyeceğini düşünüyor. Gelecek yıl küresel büyümenin bir bütün olarak, bu yılın dördüncü çeyreğinin başında açıklanan tahminlerden çok da farklı olmayacağını öngörüyor.
Daha önceki varyantları göz önüne alarak OECD, varyantın enflasyon üzerindeki etkisine ilişkin iki olasılıktan bahsetti. İlki yeni varyantın tedarik zincirlerinde daha fazla aksamaya yol açması ve enflasyonu daha çok uzatması ile ilgili. İkincisi ise varyantın daha kötü bir şekilde yayılması ve bunun da salgının başlangıcında olduğu gibi daha fazla hareket kısıtlamasına yol açması ile ilgili. Böyle bir durumda talep düşecek ve enflasyonda hızlı bir düşüş yaşanacaktır. ABD merkezli çok uluslu yatırım bankası Goldman Sachs da yeni varyant için 4 senaryo belirledi:
Bu mutasyon sadece yanlış bir alarm olabilir. Bu durumda Omicron önceki Delta varyantından daha yavaş bir hızla yayılacaktır ve bunun da ekonomiye hafif bir etkisi olacaktır.
Omicron Delta’dan daha hızlı yayılabilir ancak daha az ölümcül olabilir. Bu durumun ekonomiye etkisi mütevazi bir oranda olacaktır.
Yeni varyant Delta’dan daha hızlı bulaşıp daha hızlı yayılabilir. Bu durumda ekonomik küçülme ve etkisi daha fazla olacaktır.
Yeni varyant gitgide yayılabilir ancak Delta varyantından daha ölümcül olabilir. Bu durum geleceğe yönelik tahminleri etkileyebilir. Ancak tıpkı geçtiğimiz ay dünyanın beklenenden daha hızlı toparlanmasında olduğu gibi gerçek, bu tahminleri geçersiz kılabilir.
Tüm bu tahminler, gelecek duruma ilişkin daha net bir tablo verebilmek için bilim adamlarından ve hastanelerden gerçek verilerin gelmesini bekliyor. Özellikle piyasaların en büyük korkusu fabrikalara, limanlara ve taşımacılığa yeni kısıtlamalar getirilmesi. Zira bu, zaten varyantın ortaya çıkışından önce sıkıntı yaşayan tedarik zincirlerinin daha çok sıkıntıya girmesi demek. Aynı zamanda hükümetler, kötüleşen ekonomik durumun yeni yardım paketlerinin oluşturulmasını gerektireceğinden endişeli. G20 ülkeleri tarafından verilen yardımların miktarı neredeyse 10 trilyon dolara ulaştı. Batılı ülkelerin şu anda borçlarının yükselmesinden ötürü bu yardımlardan diğerlerine nazaran daha fazla zarar görme ihtimalleri varken, Asya ülkelerinin bu yardımları yalnızca borca dayalı olmayarak vermelerini sağlayan rezervleri var.
Tabiki yeni varyant salgının başlangıcındaki gibi şiddetli olmayacaktır. Çünkü dünya bugün virüsün varlığına alışmış durumda. Bu yıl vaka ve ölü sayıları geçen yıla nazaran çok daha fazla olmasına rağmen ekonomiyi önceki gibi sarsmaması bunun bir delilidir. Ancak tıpkı şu anda Japonya’nın sınırlarını kapattığı gibi hükümetlerden kapanma kararları gelmesi veya insanların virüsün bulaşmasından korkarak kendi istekleri ile toplu alanlardan ve sosyal temastan kaçınması ya da Çin’de olduğu gibi yerel kısıtlamaların artırılmasından ötürü riskler oluşabilir. Çin’in şu anki durumu, ekonomik gücü ve tedarik zincirleri üzerindeki büyük etkisinden ötürü dünyanın geri kalanını etkileyebilir.
Bir yıl içerisinde beş varyantın çıkması, Kovid-19'un tüm ülkeler için tehdit oluşturmayı bırakana kadar dünyadaki hiçbir ülke için tehdit olmaktan çıkmayacağının bir göstergesi. Beş varyantın ikisinin, yetişkin nüfusunun sadece yüzde 25'inin aşılandığı Güney Afrika'da ortaya çıkması tesadüf değil. Bu yüzden dünyadaki hükümetlerin -geçici çözüm olarak para politikalarını değiştirmek yerine- aşılama oranı zengin ülkelerde yüzde 65 iken bu oranın yüzde 7'yi geçmediği yoksul ülkelere aşı sağlamaya ciddi bir şekilde özen göstermeleri daha uygun olacaktır. Yoksul ülkelere aşı vermek bir hayır işi değil, bilakis bir zorunluluktur. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Aşıların verilmemesi, virüsün daha hızlı yayılmasına ve dolayısıyla dünyadaki ekonomik dalgalanmaları artıracak ve ekonomik büyümenin toparlanmasını geciktirecek yeni varyantların ortaya çıkmasına fırsat verecektir.