Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Ara bir siyasi meşruiyet modeli

Geçen haftaki makalemi yazarken, aklımda siyasi meşruiyetin kaynaklarını rasyonel-hukuki modele göre yeniden tanımlamaya hazır olduğunu varsaydığım üç Arap ülkesi vardı. Bu ülkeler, Irak, Libya ve Tunus’tu.
Fakat Suudi Arabistan’da tanınmış bir doktor ve yazar olan kıymetli hocam Dr. Casir Herbiş (Jasir Al-Herbish), dikkatimi, Çin ve Rusya'nın halen rasyonel/hukuki meşruiyet modeli ile geleneksel/ideolojik muadili arasında bir tereddüt halinde olduklarına çekti. Bu iki ülke siyasi istikrarın ve disiplinli ekonomik büyümenin tadını çıkarıyor. Bu nedenle, rasyonel-saf yasal meşruiyet modelini benimsemeye daha isteklidirler. Siyaset bilimciler böyle olduğunu düşünüyor. Ancak gerçeklik bize, Çinlilerin ve Rusların çoğunluğunun, ideolojik yükleri ve gelenekleri ile önceki dönemlerin bir uzantısını temsil eden mevcut liderler lehinde oy kullandığını söylüyor. Görünen o ki dünyada, gelişmiş ya da yarı-endüstriyel ülkeler arasında bile pek çok benzer model var.
Bu, grupların kültürel-psikolojik oluşumunda yeterince araştırılmamış ve analiz edilmemiş derin bir eğilime işaret ediyor olabilir. Ben bunu, 'ara meşruiyet' olarak adlandıracağım. Bu, geleneksel siyasi meşruiyet kaynağının bir ucunu ortalama bir ekonomik-politik başarı düzeyiyle birleştiren bir bileşik.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping hükümetinin, siyasi, güvenlik ve uluslararası duruşunun yanı sıra ekonomik başarılardan oluşan sağlam bir duvara yaslandığı anlaşılıyor. Benzer şekilde, Rusya'da Devlet Başkanı Putin yönetimi, bir dereceye kadar, Moskova'nın 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce sahip olduğu uluslararası itibarı geri kazanmayı başardı.
Bu başarı miktarı, geleneksel kültürlerde yerleşik bir geleneğe ek olarak, sürekliliği ve iletişimi destekler ve değişimi, özellikle de bir macerayı veya tarihsel normlardan açık bir şekilde ayrılmayı içeren değişimi reddeder. İki hükümetin ulusal tarihe ve kültürel sembollere olan ilgisi, doğrudan ve kasıtlı olarak, geçmişin hayali ihtişamlarının varisi olarak mevcut liderliğe ışık tutmayı ve aynı zamanda dönemin kazanım ve başarılarını korumayı amaçlamaktadır. Başka bir deyişle, Rusya ve Çin'deki siyasi seçkinler, görkemli geçmişle temasa odaklanan geleneksel bir model ile fiili maddi başarıya odaklanan bir geçiş modelini birleştirme olasılığının başarılı bir örneğini sunuyor. Sorunlarına rağmen anayasaya ve dönemsel seçimlere yansıyan hukuki kaynağı da eklemek isterim.
Dr.Casir’in görüşünün tamamen doğru olduğunu düşünüyorum. Bu iki kaynak arasında bir sentez var: Geleneksel ve yasal – rasyonel. Geçiş durumunda olan veya modern güç ve siyaset modelini destekleyen kültürel mirası olmayan ülkelerde bu uygun bir olasılık olabilir.
Varoluşsal krizler yaşayan Arap ülkeleri için bunun gibi bir model veya buna yakın bir model, kapsamlı kaosa alternatif teşkil edebilir ve bu da destekleyici bir kamu kültürüne dayanmayan demokratik bir dönüşüme yol açabilir. Tıpkı Libya'da olduğu gibi. Irak ve Tunus'ta duyduklarımıza benzer şekilde, tiranlığın, içinden çıkılmaz krizlerden ve siyasi açmazlardan tek kurtarıcı olarak ortaya çıkmasına karşı daha güvenli bir alternatif.
Demokratik-liberal model, insanlık tarihindeki tüm deneyimlerle karşılaştırıldığında benzersiz bir başarı göstermiştir. Ancak bu modelin Mars'tan gelmediğini, yavaş yavaş gelişen bir kültürel yapının meyvesi olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, tam siyasi moderniteye geçişi destekleyen kültürel ve ekonomik yapının belirginleşmesi için, kriz yaşayan veya krizden yeni çıkmış ülkelerin Rusya ve Çin'in uyguladığı ara meşruiyet modelini takip etmeleri daha faydalı olabilir. Sanıyorum ki, o zaman geçiş pürüzsüz ve yarı otomatik olacak.