Cihad Azur
Uluslararası Para Fonu (IMF) Ortadoğu ve Orta Asya Bölge Direktörü
TT

Ortadoğu'da büyük ekonomik dönüşümlerin zamanı

Dünya ve Ortadoğu, eşi benzeri görülmemiş bir küresel sağlık ve ekonomik kriz ile yüzleşmesinde ikinci yılını geride bırakmaya hazırlanıyor. Bu krizlerin arkasında Omikron varyantının sonuncusunu temsil ettiği, pandeminin tekrarlayan dalgalarının patlak verişi, yüksek enflasyon oranları ve ekonomik geleceğe ilişkin artan belirsizlikleri gibi yeni mali dönüşümlerin ortaya çıkışının yansımalarından kaynaklanan yeni zorlukların etkisi yer alıyor. Bu hareketli ve ekonomik ufkun bulutlu olduğu 2021’in sonunda, bölgenin bu yıl tanık olduğu en önemli gelişmeleri gözden geçirmek ve önümüzdeki yıla dair ekonomik beklentileri tahmin etmek faydalı olacaktır.
Geçtiğimiz yıl boyunca yerli üretimde eşi görülmemiş bir daralmaya yol açan istisnai krizin ardından birçok ülkesi kayda değer bir ilerleme kaydeden bölgenin kademeli olarak toparlanmaya geri dönüşü, 2021 yılına damgasını vurdu. Pandemi krizinden kaynaklanan ekonomik şokları değişen derecelerde de olsa bu yılın sonunda kontrol altına almayı başaran bölge ülkeleri, bu yıl yüzde 4,1'lik bir büyüme yakalamayı hedefliyorlar. Diğer yandan, ülkelerin süreçleri arasındaki farklılar mevcut iyileşmeye damga vuruyor. Bunun sebebi, ağır ilerleyen aşılama süreci nedeniyle bazı ülkelerin, özellikle de çatışmaların ve siyasi dalgalanmaların getirdiği yüklerin altında ezilenlerin veya istikrarsızlığın zorluklarıyla mücadele edenlerin, çeşitli ekonomik ve sosyal yansımalardan muzdarip olmasıdır.
Diğer yandan geçen yıl çok düşük seviyeleri gören (Nisan 2020'de varil fiyatı 25 dolar eşiğinin altına düşmüştü) petrol fiyatlarına kıyasla, varil fiyatının ekim ortasında 84 doların üzerine çıkmasıyla petrol piyasası bu yıl büyük bir gelişme kaydetti. Bölge ülkeleri aynı zamanda küresel finans piyasalarındaki finansman kapasitelerini de korudular. Yaklaşık 17 milyar dolarlık finansmanla Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) sağladığı 60 milyar dolara yakın desteğe ek olarak bu yılın ağustos ayında 42 milyar dolarlık Özel Çekme Hakları’nın (SDR) tahsisi de buna katkıda bulundu.
Başarılar hanesine bakılacak olursak; pandemi krizi ekonomik dönüşüm süreçlerinin hızlanmasına katkıda bulundu. Birçok ülke, üretim modellerini küresel dönüşümlere ve tedarik zincirlerine uyacak şekilde uyarlamanın yanı sıra teknolojiye yatırım yapma ve dijital ekonomiyi geliştirme alanlarında ilerleme kaydetti. Yeni yollardan yararlanmak sosyal programların geliştirilmesi için de bir vesile oldu. Teknoloji ve dijital dönüşüm temel bir rol oynamakta, geleceği inşa etmeye yönelik herhangi bir stratejinin bel kemiği olarak kabul edilmektedir. Bu ikisinin faaliyetleri, sosyal güvenlik ağlarının desteklenmesi, büyümeyi destekleyen yeni sektörlerin yaratılması ve bölgenin küresel rekabet gücünün sağlanması açısından da büyük önem taşıyacaktır.
Yeni zorluklar açısından bakılacak olursa; bölge ülkelerinde enflasyon oranları yükseldi ve 2021'de yüzde 13'e ulaşacağı tahmin ediliyor. Küresel fiyatlardaki artışa paralel olarak gıda ve enerji fiyatlarında da yaşanan önemli artış, düşük gelirli ve en savunmasız grupların yaşam koşulları üzerindeki olumsuz etkisi açısından endişe kaynağı oluşturuyor. Bütün bunlar, özellikle düşük gelirli ülkelerde ve kırılgan ekonomilerde, toplumsal huzursuzluk risklerine karşı bir uyarıdır. Yine bunlar, yüksek mali açıkları olan ülkelerin önündeki zorlukları da artırabilirler. Daha kapsamlı bir biçimde söyleyecek olursak, finansal koşullarda ani bir sıkılaşmanın yansımalarına maruz kalma riskinin yüksek olduğu birçok ülkede ekonomik istikrar beklentileri daha karmaşık hale geldi.
Sosyal düzeyde ise istihdam oranları bu yılın sonunda halen zayıf. Bu konuda toplum grupları arasındaki eşitsizlikler artıyor. Bölgedeki işsizlik oranı, pandeminin patlak vermesinden bu yana yaklaşık yüzde 1,5 artarak geçen yıl yüzde 11,6'ya ulaştı. Bu oran önceki krizlerde egemen olan oranların çok üzerindedir. En çok etkilenenler gruplar gençler ve kadınlar oldu. Örneğin, yetişkinler arasında yüzde 4,3 olan azalmaya kıyasla genç istihdam yaklaşık yüzde 10 azaldı. Yine bu yıl içinde kadınların istihdamı da erkeklerdeki yüzde 3,9'luk bir düşüşe karşılık yüzde 6,1'lik bir düşüşe şahit oldu. Diğer yandan küçük işletmelerin yaklaşık yüzde 15 ila yüzde 25'i yeniden yapılanma veya kapanma olasılığıyla karşı karşıya. Önceki durgunluk dönemlerinden farklı olarak kayıt dışı sektöre de şoklara karşı bir kalkan sağlanamadı. Sosyal mesafe önlemleri bu sektördeki birçok kurumun kapanmasına ve çalışanların işlerini kaybetmelerine neden oldu.
2022 yılına gelince; büyük ekonomik dönüşümlerin yılı olarak adlandırılabilir. Zira küresel ekonomi, çeşitli nedenlerle belirsizlik ve beklenti ile karakterize edilen yeni bir aşamaya giriyor. Söz konusu nedenlerden bazıları pandeminin yeni dalgalarının ortaya çıkışı ve bunun ekonomik aktivizm, seyahat üzerindeki etkisi, kalıcı ve derin enflasyon risklerini pekiştiren üretim ve tedarik zincirlerinde devam eden gerilimler olarak sıralanıyor. Çin gibi bazı büyük ekonomilerde de talepteki olası düşüşün yansımaları bulunuyor. Faiz politikasının revize edilme olasılığı ve bunun küresel yatırımların aktivitesi üzerindeki etkisi var. Bazı gelişen piyasalarda yaşanabilecek sermaye çıkışı, dolayısıyla para birimlerinin baskıya maruz kalması riski de mevcut. Bunlara ilaveten, yüksek faiz oranları dünya çapında borçlanmayı daha maliyetli hale getirerek kamu maliyesini de zorlayacaktır.
Önümüzdeki yılda beklenen bu küresel gelişmeler, daralan hareket marjı ve sosyal eşitsizliklerin sürekli genişlemesi göz önüne alındığında, bölgedeki birçok ülkeyi ekonomik kararlar açısından hassas bir öncelikleri belirleme süreciyle karşı karşıya bırakacaktır. İşte bu noktada ekonomik politikaların akıllıca yönetilmesinin önemi ortaya çıkıyor ve bunda başarılı olunursa, zorlu öncelikleri belirleme süreciyle doğru bir şekilde başa çıkmaya yardımcı olacaktır. Bu nedenle önümüzdeki yıl ekonomi politikalarının seyrine şu ikisi arasındaki uyumun damga vurması önemlidir: Yakın zorlukların üstesinden gelmek ve sürdürülebilir, kapsayıcı büyümeye giden yolu güvence altına alan sağlam bir toparlanma elde etmek için bu krizi bir hareket noktasına dönüştürmeye çalışmak.
Başlangıç olarak; mevcut aşamanın yönetimi, ekonomik döngünün istikrarını sürdürmek ve ekonomileri 2022'de herhangi bir yeni şoktan korumak için halen çalışmayı gerektiriyor. Buna bir de en acil önceliği oluşturan pandeminin tekrarlanan dalgalarıyla yüzleşmek için gereken çabalar ekleniyor. Aşılama süreci vatandaşların hayatlarını korumanın en iyi yolu olarak kabul ediliyor. Aşılamanın hızlandırılması büyümeyi teşvik edecek ve toplum grupları arasındaki eşitsizlikleri azaltmaya katkıda bulunacaktır. Bu noktada, aşıların temin edilmesinde ve toplumun tüm kesimlerine dağıtımının sağlanmasında bölgesel ve uluslararası düzeyde iş birliği çerçevelerinin güçlendirilmesinin büyük önemi hatırlatılmalıdır. Diğer yandan küresel olarak yükselen enflasyon, bölgedeki merkez bankalarının yakın takibini gerektiriyor Küresel enflasyon beklentilerinin yükselmeye devam etmesi durumunda faiz artırımı ihtiyacı bir önlem olarak ortaya çıkabilir. Kısa vadede maliye ve para politikalarıyla sağlanan destek de makroekonomik istikrarı sağlama çabalarıyla uyumlu hale getirilmelidir. Borç seviyesini sürdürülebilir sınırlar içinde tutmak, ülkelerin istikrar ve ilerleme gereksinimlerine etkin bir şekilde yanıt verme yeteneklerinin güvenilirliğini takviye etmek için politika çerçevelerinin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. 2020'deki borç birikimi, Ortadoğu bölgesinin gelecekteki finansman ihtiyaçlarını önemli ölçüde artırdı. 2018-2019'daki 784 milyar dolar olan borcun 2021-2022 döneminde 1,075 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu finansman ihtiyaçlarında önemli bir artışa işaret ediyor bu borcun büyük bir kısmını Devlet finansman ihtiyacı oluşturuyor.
Öte yandan eşitsizlikleri gidermek, istihdam yaratmak ve sosyal riskleri azaltmak için cesur adımlara ihtiyaç var. Bölgenin ilgisini sağlık ve eğitim sektörlerini desteklemeye kaydırmak, yeni bir sosyal sistem inşa etmek amacıyla sosyal güvenlik ağlarının güçlendirilmesi için önemli bir fırsat olarak görülüyor. Mesleki rehabilitasyon fırsatlarının iyileştirilmesi ve istihdama yönelik teşviklerin sağlanması, çalışanların daha verimli sektörlere geçişine, gençlere yönelik iş fırsatlarının desteklenmesine ve kadınların ekonomik faaliyetlere daha fazla katılımına yardımcı olacaktır.
Buna paralel olarak iklim felaketlerindeki artış da var. Bunlarla ilişkili ve önümüzdeki on yıllarda daha da artması beklenen maliyetler göz önüne alındığında, iklim değişikliğine uyum çabaları bölge ülkeleri için büyük önem taşıyor. Gelecek nesiller için yeni ve sürdürülebilir iş fırsatlarının yaratılmasına yardımcı olan iyi hedeflenmiş yatırımlarla iklim değişikliğiyle mücadele gereksinimlerine uyum sürecini tamamlamak önemlidir.
Toplumun tüm kesimlerini kapsayan daha gelişmiş ve sağlam bir ekonomi inşa edip, bu toparlanmayı bölge için çok önemli bir dönüm noktasına dönüştürerek daha iyi bir yarına geçiş yapmak, 2022'de bölge ülkelerinin ekonomi politikalarının temel hedefi olmayı sürdürüyor. Hızlı ve stratejik hareket etmemek bölge halklarına büyük yükler getirecek ve gelecek nesilleri ilerleme ve refah için tarihi bir fırsattan mahrum bırakacaktır. Yani gelecek yıl büyük ekonomik dönüşümlerin yılıdır ve bu dönüşümlerden doğru bir şekilde yararlanılırsa, umut verici ve müreffeh bir ekonomik gelecek inşa etme yolunda bir kilometre taşı oluşturabilirler.