Darwin'in kaplumbağası adım atınca birçok ülkede pandemi, buna bağlı olarak işsizlik, enflasyon, kadına şiddet, her şeye şiddet ve dahası mazoşist eylemler serisi başlamıştı.
Kaplumbağalar önemlidir. Osmanlı dönemi ressamlarından Osman Hamdi Bey'in “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosu boşuna yapılmamıştır. Osman Hamdi Bey, Darwin'in tüm stratejilerini öngörmüş ve “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosuyla ona karşı stratejiler üretmiştir. Çünkü Darwin'in kaplumbağası hareket ettikçe devletlere ve halklara bir haller olmaktadır. Fakat terbiye edilmiş kaplumbağalar Osmanlı topraklarında olunca, diğer terbiye dışı kalmış kaplumbağalardan birisi hareket edip sağ ayağını biraz sertçe basınca iki dünya savaşı, yüzlerce kriz ve binlerce sosyal dalgalanma yaşanmıştır.
Kelebek etkisi teorisini aşan bir teori olma iddiasında olmasa da Darwin'in kaplumbağasının adım atınca kürenin ve içinde bulunduğu galaksinin tümünün etkilendiği teorisini bilimin gündemine getirmekteyiz.
Evrim teorisinin siyasal sosyolojik patronları Karl Marx, Emil Durkheim, Max Weber ve daha birçok filozof, sosyolog, tarihçi ve ekonomist, sosyal olayların ekonomik paylaşımların adaletsizliği ile ilgili oldukları yönünde teoriler geliştirmişlerdir. Bu teoriler aşırı kullanımdan dolayı ağır hasar görerek teori hurdalığına atılmıştır. Çünkü bunların bir kısmı Komünist bir kısmı Kapitalist olarak etiketlenip itibarsızlaştırılmıştır.
Osman Hamdi Bey'in Darwin'in taaa Dünyanın öbür ucundaki Galapagos adalarındaki canlılar üzerindeki araştırmalarının siyasal, sosyal, askerî, diplomatik, kültürel ve dinsel binlerce operasyonda kullanılacağına ilişkin öngörüsü tutmuş fakat bu öngörü destek bulamamıştır. (Doğal olarak Osman Hamdi Bey'in bu yazıdaki rolüne biraz ivme kazandırıldığı meydandadır.) Darwin'in yoldan çıkardığı ve aşırı yavaşlıklarından dolayı tam olarak evrim teorisinin de sembolü olabilecek bu kaplumbağalardan birisi adım atınca Mars'taki bir uzay aracının bile sağ ön ayağı arızalanmıştır. (Espiritüel bir girişin zorunlu olduğu Darwin'in espiritüel yazmasındandır. Belki ruhu ileride hologram tekniği ile konuşturulursa, türlerin kökeni konusunda haklı olduğumuzu kendisi beyan edecektir.)
Doğal olarak evrimsel bir hızla hareket eden kaplumbağaların birisinin ayağının hareket edip yere basması için geçen sürede yeryüzünde ve galaksimizde herşey değişmektedir. Bu noktada kelebek etkisi ile Darwin'in kaplumbağası adım atınca teorisi kesişmektedir. Kaplumbağa bir adım daha atınca daha büyük değişimler gerçekleşmektedir.
...
Ailenin bilimsel çalışmaları sebebiyle Darwin zaten dezavantajlı durumdadır. Darwin'in dedesi Erasmus Darwin de zoonomia yani canlılarda dönüşüm teorisini açıklayan transmutasyonu gündeme getirince esaslı bir aforoza maruz kalmıştır. Dedesinin yaşadığı sosyal ve dinsel yaptırımlar Darwin'i de korkutmuştur. Edinburg da ikamet etmektedir. Bunun iyi olduğunu düşünmektedir. Çünkü Oxford ve Cambridge üniversitelerinden uzaktadır. Böylece teorisi için biraz daha korunaklı alan olan Edinburg ideal konumdadır. Öte yandan Avrupa daha yeni yeni Fransız Devrimi’nin sebep olduğu radikal siyasal, dinsel, ekonomik, sosyal ve daha birçok değişimi özümsemekle meşguldür.
Darwin bir dehadır. Çünkü Avrupa'da insanlar üzerinde araştırma ve gözlem yapsa sosyal, siyasal ve ekonomik evrimi yazmak zorunda kalacaktır. Bu da Karl Marx gibi sürgün üstüne sürgün yemeyi beraberinde getirecektir.
Öte yandan Darwin'in araştırmaları siyaset yapıcıların olağanüstü vizyonlar edinmelerine sebep olmuştur. Türlerin kökeni ve evrimi ile ilgili tezleri ilahiyat ve biyoloji alanında kıyametler koparsa da, yazdığı aslında tümü ile çok boyutlu bir strateji kitabıdır. Kendi bağlamı içinde bile değerlendirilse Türlerin Kökeni ve evrimi ile ilgili tüm yazılar ve gözlemler Darwin'i sosyolog, siyaset bilimci, ekonomist, general ve yönetici yapmaktadır.
Evcilleştirilen canlılar için yapay seleksiyon fikrini ortaya atarak, masum görünen ön hipotezle destekçi kitle bile oluşturabilmiştir. Daha sonra evrimleşmemekte direnen canlılar doğal seleksiyon yoluyla sistem dışına atılırlar teorisi yapay evrimleşme hipotezi nedeniyle olumsuz tepkilere kısmen engel olmuştur. İnsanoğlunun evrimi yanlış anlaması pek Darwin'in suçu da değildir.
Darwin'in en büyük hatası veya dehası insanoğluna torpil geçmesidir. İnsanoğlunun şempanzeler üzerinden oyuna dahil edilmesi, daha önceki süreçlerden es geçirilmesi insana epey zaman kazandırmıştır. Bu aslında, geciktiğiniz bir bölgesel veya küresel oyuna geç kaldığınızda uygulayabileceğiniz stratejiler kartelası da sunmaktadır. Ayrıca masonlukta "anında yükselme"yle ilgili ritüel, anekdotta olduğu gibi, insana biraz da anında evrimleşme yani oyuna çok eskiden içindeymiş gibi dahil olma olanağı vermektedir. Ancak Darwin kitabında ani evrimleşme olamayacağını savunur görünmektedir. Tepkileri azaltmak için teorisinde şimdilik kanıtlayamadığı süreçlerden bahseder. Teorisinin bu güçlükleri aşması mümkün değildir: Çünkü ara türler yoktur. Canlılardaki içgüdünün kaynağı bilinmemektedir. Daha açık ifadeyle teorisi ciddi sorunlar içermektedir.
Sadece bu teorinin karşılaştığı güçlükler bahsi bile Darwin'in aslında canlıların evrimi ile ilgili değil, toplumların, sanayinin, bilimin, teknolojinin ve devletlerin evrimi ile ilgili yazdığını kanıtlayacak bolca veri içermektedir. Çünkü Avrupa'da çok köklü değişiklikler olmaktadır. Bu değişiklikler ile ilgili siyasal, dinsel ve ekonomik analizler ve savunular yapanların başına gelmedik kalmamaktadır. En yakın örnek de dedesi Erasmus Darwin'dir. Transmutasyon teorisini ileri sürmekle yaptığı aslında hem biyolojik hem de siyasal dönüşümler üzerinden olanı biteni açıklama çabasıdır. Darwin de dedesinin izinden giderek hem bilimsel hem de sosyal siyaset tezleri ileri sürerek çift dilli ve bilimli kitap yazmıştır: Türlerin Kökeni. Siyasal, sosyal, ekonomik, dinsel ve kültürel tüm değişimlerin kökeni olarak da tercüme edilebilir ki Darwin'in de isteği ve amacı budur.
Bunun yanısıra Darwin, İsviçre çakısının pabucunu da dama atmıştır. Çünkü Darwin'in araştırma, gözlem ve savları çok sayıda alanda hala çok işlevseldir: İlahiyat açısından ele alınınca teologlara hem yardımcı olan hem onları kilitleyen hem de başka bilgiler sunan boyutuyla "Türlerin Kökeni" bambaşka bir kitap olmaktadır. Bir ateist kitabı bihakkın okusa hem deist hem ihlâslı bir mümin, hem ateizme iyice sarılan tanrı tanımaz, hem de panteist olabilir ki bu da hep göz ardı edilir.
Hele doğal seleksiyon teorisi baştan sona olağanüstü bir strateji ortaya koymaktadır. "Doğayla savaşma, ona uyum sağla, yoksa kökün kurur" ikazı Darwin'e olağanüstü bir stratejist konumu kazandırmaktadır. Din-bilim-felsefe savaşlarında cephane olarak kullanılsa da Darwin'i bilimsel bağlamda okuyanlar ondan çok yararlanmışlardır.
Darwinizm aslında Marksizm’den çok daha devrimsel bir felsefi mekanizmadır. Ya da bir başka ifadeyle Darwinizm okunmamış bir metodoloji kitabıdır. Metodoloji ile stratejinin iç içeliğini bu kadar muazzam anlatan Darwin'in İslam dünyasından "tedrici" kavramını alıp ona motor takıp kullanmış olduğu da söylenebilir.
Marksizm’deki etapsal yaklaşım Darwinizm’de vardır. Olağanüstü içsel ya da dışsal etkiler yoksa doğa ve üstündekiler etapsal yani evrimseldir. Hatta Marx ve Engels Darwin'i okumuş kendi tezlerini destekler bulmuşlardır. Darwin'i Engels kadar coşkuyla karşılamayan Marx, büyük olasılıkla Darwin'in onları aşan bir teori ürettiğini fark etmiştir. Bu bakımdan sosyal-kültürel-antropoloji, tüm varlıkların incelenmesinde Darwinizm’den muazzam bir alet ve cihaz çantası olarak yararlanır.
Genellikle Köken ve Evrim kavramlarına takılıp kalındığında Darwinizm dinsel, bilimsel ve ideolojik tasnifler arasında yok olup gider. Oysa Darwin'in bir survivor kitabı yazdığı açıktır. “Bunu yazıldığı bağlamda okuduğunuzda doğal seleksiyona maruz kalabilirsiniz ve bunun farkında olmazsınız” der aslında Darwin.
Türlerin Kökeni ve evrimi, antropolojinin ve bilimin diğer dalları ile multidisipliner bir okumaya tabi tutulursa, bugüne kadar Darwin'e çok haksızlık yapıldığı da ifade edilebilir.
Darwin'in türlerin kökeni ve evrimi ile ilgili tüm süreci dikkatle irdelersek, aslında yine Tanrı, din ve yaratılış kavramlarını hedef almadığını aslında çok ezoterik (Batınî) yazımda bulunduğunu da teslim etmeliyiz. İşimiz ve amacımız Darwin'in savunusunu yapmak hiç değildir. Fakat bu sıralar Darwin'i okumak dünyadaki bazı gölge alanları algılamamızı sağlar. Doğal olarak türlerin kökeni ve evriminin bire bir anlamı başka bir çalışmanın konusudur. Bu yazı doğal olarak enflasyon, kripto paralar, Ukrayna, Yemen, Irak, İran, Lübnan, Libya, Suriye, Etiyopya, Sudan, Somali, Cezayir, Fas, Mali, Çin, AB ve ABD’nin yanında Kazakistan’la ilgilidir. Darwin, döneminin siyasal ve sosyal çalkantıları ile direkt yazmak yerine aynen dedesi Erasmus Darwin gibi bilim dilini kullanmıştır.
Darwin'in kaplumbağasının sağ ayağını atması sonucu Kazakistan sosyal ve ekonomik bir dalgalanma yaşamaktadır. “Kelebek etkisi” teorisi gibi buna da “kaplumbağanın sağ ayağı teorisi” diyebiliriz: En uzak galakside bile kaplumbağa sağ ayağını atarsa dünyamız türbülansa girebilir. Enflasyon çıldırabilir. Pandemik varyantlar zinciri Darwin'in teorilerini gündeme getirebilir, yaratılışı reddetmeyen fakat evrimi içleyen Darwinizm tartışmaları serisi başlayabilir...
Sonuç olarak söylemek istediğimiz, Darwin'in evrim teorisinin ezoterik boyutunu irdeleyince ortaya başka bir kitabın çıktığı gerçeğidir. Anlaşılmayan bu boyut, ezoterik Darwin'i okuyanların kazancıdır. (Darwin'i kimler doğru okumuştur diye sorarsan yanıt da açık değil midir)
Darwin'in sosyal-kültürel-antropolojinin biyolojik boyutu üzerinden yaptığı gözlemlerin ezoterik olduğu kitabın yazıldığı dönemin İngiltere'sinin entelektüel elitlerinin değişik stratejilerine denk düşmektedir. Büyük olasılıkla Darwin, Galapagos'daki ve sair yazılarında döneminin sosyal, siyasal, ekonomik, dinsel, kültürel, ticari, etik ve sosyo psikolojik kesitlerini gözlemleyerek ve yer yer ayrıştırarak yer yer de sentezleyerek ortaya koymuştur.
Avrupa'daki müthiş kaosun Darwin'i aslında araştırmalar yaptığı ve çok ciddi veriler derleyip, teoriler geliştirdiği biyoloji alanında - belirli yerlerden ciddi destekler aldıktan sonra -devrimsel bir tezle ortaya çıkmış gibi yapıp tümüyle politik alana özellikle sosyal siyasete yönelik ciddi stratejiler ileri sürmüştür.
Franz Kafka’nın “Dönüşüm” kitabını dede Erasmus Darwin'in transmutasyon teorisini okuduktan sonra yazdığını da ileri sürmek de mümkündür. Son olarak Darwin'in Türlerin Kökeni kitabında evrimi kanıtlayacak ara yaşam formlarını ortaya koyamayışı ve canlılardaki içgüdü yani hangi durumlarda ne yapacaklarını doğuştan bilmelerini teorisinin en büyük eksiklikleri olarak nitelemesi bile kitabının strateji kitabı olduğunu önemli oranda destekleyecek içeriktedir.
Bu bağlamda Darwin'in hem biyoloji hem strateji kitabı hem de siyasal, sosyal, ekonomik evrim kitabı yazdığı düşüncesindeyiz. Türlerin Kökeni kitabının şu zaman diliminde birçok olayı açıklayacak nitelikte olduğunu söylemek gerekmektedir.
TT
Bir stratejist olarak Darwin ve Darwin'in kaplumbağası adım atınca
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة