Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Elizabeth Holmes ve icat dolandırıcılığı

Kendi kendine başarılı olan bir milyarder, başarılı bir genç kadın, erkek egemen iş dünyasında parlayan bir kadın… Geçen hafta, sahip olduğu teknoloji şirketi Theranos'ta yatırımcıları dolandırmakla suçlanan Elizabeth Holmes eskiden böyle tanımlanıyordu. Holmes'un hikayesi birçok kişi için ilham verici görünüyordu. Görünüşte klasik bir hikayesi vardı; 19 yaşında kendi şirketini kurmak ve dünyayı değiştiren girişimcilerden biri olmak için Stanford Üniversitesi’ndeki eğitimini yarıda bırakan genç bir girişimci. Şirketini kurduktan sonra birkaç yıl boyunca Holmes, tıbbi cihazlarının, koldan alınan kan tüpleri yerine parmak ucundan alınan bir damla kan ile 200'den fazla tıbbi test yapabildiğini iddia etti. Bu iddia ile şirketi kalkındı ve büyüdü. Böylece çalışan sayısını 800'ü aşan şirketin değerini 9 milyar dolara ulaştırdı!
Ancak 2015 yılında The Wall Street Journal gazetesi tarafından başlatılan bir inceleme, Theranos'un cihazlarının işe yaramadığını ve hatalı olduğunu ortaya çıkardı. Bu da Holmes’un tıbbi şirketleri, hastaları ve yatırımcıları dolandırmakla suçlanmasıyla sonuçlanan bir dizi soruşturmaya yol açtı. Holmes geçen hafta kendisine yöneltilen 11 suçlamanın dördünden suçlu bulundu. Bu suçlamalar yüzünden en az 20 yıllık hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Bu durum genç milyarderin gazete manşetlerini süslemesine sebep oldu. Ancak bu sefer başarılar kısmı yerine skandallar kısmını! Peki Holmes yatırımcıları nasıl dolandırıp onları başarılı olduğuna ikna edebildi?
Holmes’un kariyerini inceleyen birisi onun görünüşüne son derece önem verdiğini fark edecektir. Dış görünüşü ile yatırımcıların, ünlülerin ve basının kalbini ve hayranlığını kazanmayı başardı. Öyle ki fotoğrafını ünlü dergilerin kapaklarında görmek sıradan bir şey haline geldi. Holmes, dış görünüşün etkisini fark etti. Bu yüzden defalarca kez Apple şirketinin sahibi ve kurucusu Steve Jobs’un yaptığı gibi ilham verici ve aynı zamanda pratik bir lider izlenimi vermek için yüksek yakalı siyah gömleklerle ortaya çıktı. Aynı zamanda sağlık bilimleriyle ilgili bir üniversiteden mezun olmamasına rağmen, kompleks tıbbi cihazların yanında laboratuvar önlüğü giyip poz verdiği birden fazla fotoğrafı var. Hatta duruşmasına bile altı aylık çocuğu olan genç bir anne olarak jüriyi etkilemek için annelerin kullandığı bir çanta ile geldi.
Bu dış görünüşler sayesinde ve büyüleyici bir karizması olduğu için Holmes, ABD’deki birçok ünlüyü ve eski devlet adamını şirketinin yönetim kurulunda toplamayı başardı. ABD’nin eski Savunma Bakanı James Mattis ve William Perry'nin yanı sıra eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ve George Shultz da Theranos'un yönetim kurulu üyeleriydi. Rupert Murdoch da Holmes'un şirketindeki yatırımcılardan biriydi. ABD Başkanı Joe Biden, Obama'nın başkanlık yaptığı dönemde yardımcısıyken bu şirketi ziyaret etmiş ve gelişmiş laboratuvarlarını geleceğin laboratuvarları olarak nitelendirmişti. Ayrıca Holmes'un genç nesillere ilham verdiğini söylemişti. Daha sonra laboratuvarın Biden'ın ziyareti için özel olarak hazırlandığı ortaya çıkmıştı.
Holmes'un etrafında bu ünlü kişiler olduğu için yetkinliklerini, yeteneklerini ve sahip olduğunu iddia ettiği teknolojileri sorgulamak zorlaştı. Böylece Holmes yatırım turlarında 1 milyar dolardan fazla para toplamayı başardı. Bu, Holmes hikayesinden çıkarılacak en önemli derslerden biri olabilir. Zira birçok yatırımcı yetkinliği karizma ile karıştırıyor ve başkanın karizmasının yatırım vaatlerini yerine getirmesini sağlayacağına inanıyor. Şirketin kol yerine parmak ucundan kan alınabileceği iddiası teknik açıdan öyle bir devrim niteliğindeydi ki, yatırımcıların bunu bilimsel olarak incelemesi gerekirken bu güvenin bir sonucu olarak, yatırımcılar Theranos'un icatlarını bilimsel olarak eleştirmeye çalışmadılar. Ancak Theranos fikri mülkiyetine tutundu ve araştırma topluluğunun teknolojilerini incelemesine izin vermedi. Öyle ki bu durum, her ne kadar bu teknolojilerin bağımsız uzmanlar tarafından incelenmesi gizliliklerini koruyabilse de normal fikri mülkiyetlerin gizliliğinden şüpheli bir örtbas etme girişimine vardı.
Holmes'un hikayesinden çıkarılabilecek bir diğer önemli ders ise ünlülerin desteklediği yatırımların arkasındaki patlama oldu. Yatırımcıların yatırım yaparken ünlülerin desteğini almamaları, bunun yerine bağımsız uzmanlar ile yatırımları finansal tablolara, şirketin performansına ve teknolojilerine bakarak incelemeleri gerekirdi. Bu şirket, büyük bir ünlünün portföyünün küçük bir bölümünü oluşturabilecekken bazı yatırımcılar, sadece bir ünlü yatırım yaptı diye şirkette elindeki her şeyi verebilir ve bu ünlü kişi şirketin bir yatırımcısı olmayabilir. Şirket sahipleriyle verdiği görüntü sadece para karşılığında yaptığı bir reklam olabilir. Bu da çoğu zaman ünlüler tarafından sır olarak saklanır.
Elizabeth Holmes ve hikayesi ilham verici oldu ancak tam tersi şekilde. Bugün bu durum, girişimcilerin peşinden koşan ve yatırımları için kontrol önlemleri almadan yaptıkları icatlara paralar döken cüretkar sermaye sahiplerine bir ders oldu. Holmes’un yaptığını Silikon Vadisi'ndeki birçok girişimci yapıyor. Silikon Vadisi'ndeki ve başka yerlerdeki girişimcilerin dünyasında ‘sahiden yapana kadar öyleymiş gibi yap’ kültürü yaygın. Bu nedenle, yatırımların kârını yeterince incelemeden para akıtmak, girişimcilik hususunda olumsuz bir etkiye sebep olabilir. Yatırımcılara duyulan güven kaybolabilir. Özellikle sağlık gibi sektörlerde yeteri kadar şeffaf olunmaması sonucunda icatlar işe yaramaz. Zira konu insan hayatı olunca, tıpkı Holmes’un yaptığı gibi dolandırıcılığa yol açabilecek bilgi belirsizliği tolere edilemez.